Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, Mehmet Mir Dengir Fırat'la AK Parti'nin dününü, bugününü konuştu. Ilıcak, o ropörtajını bugün Sabah gazetesindeki köşesine taşıdı. İşte o ropörtajın ses getirecek önemli satırbaşları...

Fırat: "Kürt halkı teba olmak istemiyor"

-Kürtler ne istiyor?
-Teba olmaktan çıkıp, vatandaş olmak istiyor. Aslında AK Parti gereken adımları atsa, BDP, bölgede bugünkü kadar bile oy alamaz.

-AK Parti birçok adım attı. Noksanları söyleyebilir misiniz?
-Ne noksan değil ki! Meselâ, İsmail Beşikçi, terör örgütü propagandası yapmaktan dolayı 18 ay hüküm giydi. Suçu, Kandil'i Q ile yazmaktı. W, X, Q harfleri kullanmak yasak. Yetkililere soruyorum, "Latin alfabesini siz mi keşfettiniz?" Eğer fonetik, farklı harfleri gerektiriyorsa, niçin suç sayılıyor? Evet... Kürt kimliğini inkâr kalktı, ama, asimilasyon çabaları devam ediyor. Tayyip Erdoğan, Almanya'ya gidince, orada Türklere seslenirken dedi ki: "Kendi dilinizi öğrenip konuşacaksınız, geliştireceksiniz. Entegrasyona evet, asimilasyona hayır." Kürtler de kendi dillerini öğrenip geliştirmek istiyor. Ana dilde eğitime karşı çıkamayız. İsimlerde de yasak var. Türk Vatandaşlık Kanunu'na göre isimler, Türk örf ve adetine, hâkim ahlâk ve adaba aykırı olmayacak. Buradan yola çıkarak, yasak koyuyorlar. Yer adları da geri verilmedi. Kısacası yapılacak çok şey var. Avrupa Birliği'nde uygulandığı gibi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi de gerekir. Bir an önce bütün bu adımlar atılmalı.

-Operasyonları nasıl yorumluyorsunuz?
-Ben şunu söylüyorum, PKK ile Kürt halkını ayıracaksınız. PKK, Kürt halkının ihtiyacını karşılayacak taleplerden ziyade, Öcalan'ın çıkarlarını düşünüyor. Onlar için birinci hedef, Öcalan'ın şartlarının düzeltilmesi; onun siyasi hayata girmesi.

-PKK, şiddet eylemlerini bu yüzden mi arttırdı?
-PKK, taşeron da olabilir. Dünyadaki ülkeler Türkiye'nin dostu değil. İstihbarat örgütleri, terör örgütlerini kolayca kullanabilir. Kürt sorunuyla, terör sorunu farklı. Terör sorununda güvenlik önlemleri alırsınız. İki problemi birbirinden ayıracaksınız. Bir de, "Benim istediğim zaman, benim vereceğim kadarıyla yetinmelisiniz. İstediğim kişiyi muhatap alırım" gibi buyurgan tavırdan kaçınacaksınız.

-AK Parti döneminde belirli bir ilerleme kaydedilmedi mi?
-Her şeyin tartışılabildiği bir zemine gelindi. Meselâ, özerklik ilan ettiler. Demek ki, bunların konuşulabileceği bir siyasi zemin mevcut; böyle bir alan açılmış. Mücadele, meşru siyaset alanında devam etmeli. Ama PKK, meşru alanı kullanmıyor. Silâhı bırakırsa, siyaset alanından silineceğini düşünüyor. Çünkü, bir bakarsınız liberal bir Kürt partisi kurulur, ortaya farklı alternatifler çıkar.

-Silâhlar bırakılsın, ondan sonra müzakere edebiliriz deniliyor.
-Temel hak ve özgürlüklerin verilmesi için silâhların susması beklenemez. Beklenirse, PKK tuzağına düşmüş oluruz. Tekrar edeyim: Kürtlerin haklarına kavuşmasıyla, PKK'yı ayrıştıracaksınız. Vatandaşın mağduriyetini gidereceksiniz; kendisini rahat hissetmesini sağlayacaksınız. Dağda 5 bin kişi var deniliyor. 30 bin PKK'lı terörist öldürülmüş, hâlâ 5 bin kişi var. Dağa çıkışlar maalesef devam ediyor.

-Anayasa değişikliği gündeme gelecek. Belki, oralarda ihtiyaç karşılanabilir.
-Ben şahsen, değişmez denilen maddelerin de değişmesinden tarafım. Tabii ki, laik cumhuriyet, demokratik hukuk devleti kavramları kalmalı. Ama, meselâ, "Devletin dili Türkçe'dir" deniliyor. O hüküm, "Resmi dil Türkçe'dir" olarak değişmeli.

-Bir de vatandaşlık meselesi var.
-Vatandaşlık bağı, ırk ya da dini nitelikli olamaz. Bir hukuki bağ söz konusudur. "Devlete, vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türkiyelidir" denilebilir. 1924 Anayasası bile bugünkünden daha ilerideydi. "Türk ıtlak olunur" (Türk adı verilir) şeklindeydi. Bugün o tarifin gerisindeyiz. Kısaca "Türk'tür" diyoruz. Anayasanın 42. maddesinin son fıkrasında da, ana dilde eğitim yasaklanıyor. Bu da değiştirilmeli. 42. maddeye göre, "Türkçe'den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında, Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez." Asimilasyona hayır diyorsak, Kürtçe ana dilde eğitimin yolunu açmalıyız.

***

Vedalaşırken, son bir tesbit daha yaptı: "Diyarbakır Cezaevi yıkılmasın müze olsun. Onun önüne de, 12 bin 500 faili meçhul cinayeti hatırlatacak kocaman bir kara taş koyalım."

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2011/08/23/firat-kurt-halki-teba-olmak-istemiyor