Yeni güvenlik paketiyle polisin yetkisini artıracaklarını söyleyen İçişleri Bakanı Efkan Ala, “Eylemlerde molotof kullanılıyorsa, öldürücü ve yakıcı bir saldırı varsa polisin silah kullanma yetkisi var” dedi.

Cnn Türk’te Akif Beki’nin sorularını yanıtlayan Ala, yeni iç güvenlik reformu ve polise verilecek yeni yetkilerle ilgili paketin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun G-20 toplantısından döndükten sonra TBMM’ye sevkedileceğini açıkladı.

Ala, yeni güvenlik paketi ve polise verilecek yeni yetkilerle ilgili şunları söyledi:

“Polisin ateş etme yetkisi biraz önce gördünüz. Tabi bir silah kullanıyorsa, molotof kullanıyorsa, molotofu almış eline götürüp otobüse atıyor, araca atıyor, bir esnafın dükkanına atıyor, orada böyle öldürücü, yakıcı, yaralayıcı, yok edici bir saldırı varsa silah kullanma yetkisi var şimdi. Ona molotofu bu şekilde kullanırsa ona da yetki getiriliyor. Molotof da bir silahtır diyoruz. Mesela bonzai de eroin gibi muamele görecek diyoruz.

Polisin yapmaması gereken hizmetler var. Mesela pasaport hizmeti. Neden polis versin. Nüfus idaremiz var. Orada nüfus cüzdanı veriyor. Onu da verebilir. Bizim polise sahada ihtiyacımız var. Büroda değil. Buradan da 5 bine yakın polisimizi kazanıyoruz ve onlar sahada hizmet verecekler.
Polisin hiçbir konuda gözaltına alma yetkisi yok. Şimdi biz bunu değiştiriyoruz. Eş zamanlı reforma ihtiyacımız var. Polisin bir arabayı durdurduğunda bile arabanın bagajını açıp bakma yetkisi yok. Arama yetkisi yok, gözaltına alma yetkisi yok. Şöyle bir düzenleme getiriyoruz. Hırsızlık, gasp, uyuşturucu, terör, suçları da sayıyoruz, olur olmaz her suç değil.

Suçüstü halinde polis gözaltına alma yetkisine sahip olacak ama her polis mi ya da her Jandarmamı hayır. Onların o bölgede tanımlanmış, belirlenmiş, idarenin de bildiği belli amirleri ismen belirlenecek. Bu başka ülkelerde de var gelişmiş ülkelerde. İsmen belirlenecek, baştan onaylanacak. Ona sorulacak. Çünkü vatandaşın da, normal suç işlememiş olan, sadece oradan geçerken rastgelmiş olan vatandaşın da hürriyetini, hakkını garanti altına almak zorundayız.

Keyfi uygulamalara zinhar izin vermemeliyiz ama suç işleyeni de hemen, çünkü toplum ondan rahatsız, topluma karşı suç işliyor, onu da gözaltına alıp bertaraf edebilmeli.
İşte bu dengeyi sağlayacak. Ya hep ya hiç değil. Hem vatandaşın hakkını koruyacak hem keyfiliği önleyecek hem suçu önleyecek hem de güven verecek bir optimal noktayı sağlayacak düzenlemeler yapıyoruz.”