Sabah'ın başyazarı Mehmet Barlas'la Cemaat'le olan ilişkilerini her fırsatta dile getiren Ekrem Dumanlı ve Hüseyin Gülerce arasındaki polemik devam ediyor.

Barlas bugünkü yazısında isim vermeden Cemaat'i işaret ederek 'Kükreyen fareler' gibi sert ifadeler de kullanarak uyarıda bulundu.

Barlas, "Bazen koşullar ve farklı zamanlar kişleri de, toplulukları da kendilerini olduğundan öteye güç sahibi olduklarına inindırabilir. Hatta bazen kendilerini devlet içinde devlet zannedenler de görülebilir. Demokrasilerde seçim sonuçlarını yok sayanların veya kendi küçük tabanlarını seçmen tabanından daha etkili olarak görenlerin tarihi yanılgıları da, gündeme gelir. Gerçek gücün sahibi öfkeleninceye kadar bu gösteri devam da edebilir. Oysa biraz aklı olan gerçek güçlüye 'Ben olmasan senin halin fenadır' diye asla meydan okumaz" diye yazdı.

İşte Barlas'ın o yazısı:

Toplumsal ilişkilerde de, bireysel birlikteliklerde de kendi güçlerini abartarak hesap edenler, sonunda hep zararlı çıkarlar.

Bazen şartlar, çevre, zaman kişilerin de, toplulukların da, kendilerini olduğundan daha güçlü hissetmelerine neden olur. Aynı şekilde ustaca davranışlar da, bazı konumları gerçek ötesi güce sahipmiş gibi gösterebilir.

Ama gerçek gerçektir neticede...

Yakın tarihimizden bu duruma bir örneği, Karadağ (Montenegro) Kralı 1'inci Nikola'nın serüveninden verebiliriz.

Minik Karadağ Berlin Konferansı (1878) ile bağımsız bir devlet olarak kabul edilip, Osmanlı'dan bağımsızlığını kazanmıştı. Sonunda Nikola da 1910'da Karadağ Kralı olarak tahta oturdu.

Bütün toplar

Nikola usta bir adamdı. Karadağ'ı olduğundan daha büyük ve güçlü bir devlet gibi sundu Avrupa'ya... Ve 1912'deki Balkan Savaşı'nda Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan'la birlikte, Karadağ da, aynı cephede savaşa katıldı.

Kumanova Muharebesi'nde 1'inci Nikola'nın ülkesinin gerçek gücünü anladığı söylenir.

Anlatıldığına göre muharebenin başlangıcında Nikola "Bütün toplar ateş" diye komut vermiş askerlerine. Sonra da yaverine eğilip "İkisi birden" diyerek bütün toplarının iki tane olduğunu hatırlatmış.

Nikola iki yıl sonra 1'inci Dünya Savaşı'nda da bağımsız ve büyük devlet lideri rolü oynamayı denedi. Sonuçta Montenegro Yugoslavya Krallığı'na ilhak edildi. Nikola da 1918'de tahttan indirildi ve sürgünde öldü (1921).

Kükreyen fareler

Uluslararası sahnedeki gücünü abartanların öyküleri "Kükreyen Fare" (The Mouse That Roared) kitabında ve filminde olduğu gibi, günlük yaşamda da mizah edebiyatına konu olmuştur.

Azizi Nesin'in bir öyküsünde bir bara fedai olan ufak tefek adam barın sarhoş müdavimlerini, cüsselerine bakmadan döver. Ama bir gece bu dövdüğü sarhoşlardan biri, onu ayağının altına alıp perişan eder.

Sonra anlar ki sarhoşu döverken onun anasına babasına da küfretmiş. Meğer dayak atarken küfretmemesi gerekiyormuş.

Bir noktaya kadar

Kıssadan hisse çıkarmaya gelince...

Bazen koşullar ve farklı zamanlar kişileri de toplulukları da kendilerini olduğundan öteye güç sahibi olduklarına inandırabilir.

Hatta bazen kendilerini devlet içinde devlet zannedenler de görülebilir. Demokrasilerde seçim sonuçlarını yok sayanların veya kendi küçük tabanlarını seçmen tabanından daha etkili olarak görenlerin tarihi yanılgıları da, gündeme gelir.

Gerçek gücün sahibi öfkeleninceye kadar bu gösteri devam da edebilir. Oysa biraz aklı olan, gerçek güçlüye "Ben olmazsam senin halin fenadır" diye asla meydan okumaz.