Bağımsız Milletvekili Leyla Zana dün Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşmesini TBMM'de yaptığı bir basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.

 

Erdoğan'ın diyaloğa açık ve nazik bir tavır sergilediğini belirten Zana, barışa ilişkin iyimser olduğunu dile getirdi. Zana  konuşmasında silahların susmasını, Öcalan'a ev hapsi sağlanmasını, Kürtçe anadilde eğitimi, devletin Kürtler'den özür dilemesi gerektiğini söyledi.

 

Zana'nın açıklaması şöyle:

 

İlk defa bu basın odasında toplanıyorum. 22 yıl sonra bir ilki başlatıyoruz. Bu ilkin genel bir barışa vesile olması dileğiyle konuşmama başlıyorum.

 

"Sizin de takip ettiğiniz gibi; dün Başbakan'la yaklaşık 1.5 saat süren bir görüşme gerçekleştirdik. Başbakan Erdoğan'a ilettiğim konuları satır başları ile aldığım kısa notlar çerçevesinde paylaşmak istiyorum.

 

Bu görüşmeye zemin yaratan iki önemli konuyu gündeme getirmek de yarar var. Biz 2004 yılında cezaevinden çıktığımızda bir dizi görüme talebinde bulunmuştuk. Bunun önemli kısmını da gerçekleştirdik. Sivil toplum kuruluşlarından iş çevrelerine, başbakandan, meclis başkanına, ana muhalefet partisinden sendikalara kadar herkesle görüşme talep etmiştik.

 

Bu süreç unutulmuş olabilir. Bunu hatırlatmak isterim. Sayın Başbakan'la dün gerçekleşen görüşmenin böyle bir miladı var. Ayrıca 24. Dönem başladığından bu yana, yani meclise girdiğimizden beri, basın ve bazı milletvekilleri aracılığı ile gelen, görüşmenin gerçekleşmesine yönelik talepler vardı. Bu talepler, Başbakan'la görüşmenin tıkanan sürecin açılması için pozitif etki yaratacağına ilişkindi. Başbakan'la görüşmemizin başında, 21 yıl önce, bu parlamentoda, halkların kardeşliği üzerine yemin etmiş bir milletvekili olarak, Türk ve Kürt halkları için verilmiş bir sözüm olduğunu söyledim. Öncelikle Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı haklarından söz ettim.

 

Türkiye'nin sürdürülebilir bir barışa ve diyaloga ihtiyacı olduğunu, bunun en temel koşulunun güven ortamı olduğuna tekrar ve tekrar dikkat çektim. Korkularıyla yüzleşme çabalarına rağmen, süregelen tutuklamalar ve davalarla tedirgin olan toplumunu küçük adımlara değil ileri ve samimi adımlara ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bu adımların da, tüm bileşenlerin sürece dâhil edilmesiyle atılabileceğini, kesintisiz barış ortamı için herkesin katkı sağlaması gerektiğini ifade ettim.

 

Roboski katliamı, cezaevlerinde yaşananlar ve süregelen polis şiddeti Bunların hepsinin açık yaralarımızı kanattığını söyledim. Yaşananların ve yaşamakta olanların tüm çıplaklığıyla ortaya konması ve çözüm aranmasına ihtiyaç var. Kendisine de ilettiğim gibi, halklarımıza artık söylem ve söz yetmiyor. Bu aşama geride kaldı.

 

Türkiye'de onlarca yıldır denenen güvenlikçi politikaların sonuç vermediğini gördük. Denenmeyen tek yol sürdürülebilir müzakeredir. Bu anlamda Oslo görüşmelerinin milat olduğunu ve bu görüşmelerin yeniden başlaması gerektiğini ifade ettim."

 

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Zana, devletlerin kendi yurttaşlarından özür dilemeyi bir zafiyet olarak görmemesi, özür dilenmesi talep edilen halkın, bir başka devlet değil kendi yurttaşları olduğunu dile getirdiğini belirtti ve ''İdam gibi bir tabuyu yıkan bu ülkenin Sayın Öcalan'ı pekâlâ ev hapsine alabileceğini ve bunun hayati bir önem taşıdığını belirttim'' dedi.

 

Seçmeli dersler arasında Kürtçenin yer almasının, olumlu bir gelişme olduğunu kaydeden Zana, ancak Kürtler'in anadilde eğitim taleplerini karşılamaktan uzak olduğunu savundu.

 

Zana, ''Dünyada hiçbir halk, kendi ana dilini para ödeyerek öğrenmez dedim ve anadilde eğitim hakkı vurgusu yaptım. Yaralarımız açık ve kanıyor. Bu nedenle de gerçekçi olmayan talepler karşılık bulamaz. 'Silahları bırakın operasyonlar durur' söylemi gerçekçi olmayan taleplerden. Bunun altını çizdim'' diye konuştu. Bu görüşmenin, kesintiye uğrasa da, 2004'den bu yana ortaya konan çabaların ve kazanımların bir ürünü olduğunu dile getirdi.

 

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyle Zana, sözlerine şöyle devam etti:

 

''Toplumsal beklentinin sonucunda gerçekleşti. Görüşme son derece nazik bir ortamda gerçekleşti. Başbakan tüm taleplerimizi büyük bir dikkat ve nezaketle dinledi. Bu görüşmenin kesintiye uğrayan sürecin açılmasına katkı sağlayacağına, halklar için umutvar bir sürecin yaratılmasına ve barışın gelmesine olumlu bir etki yapacağına inanıyorum. Sayın Başbakan hem görüşme süresince hem de sonrasında görüşmeyle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, diyalog sürecini açık tutmak konusundaki samimi tavrını göstermiştir. Bunun için teşekkür ediyorum. Bilinmesini isterim ki; aklım, vicdanım, yüreğim, politik deneyim ve öngörümle hareket ettim. Tarihsel olarak bu görüşmenin kimler arasında gerçekleştiğinin ötesinde, olası sonuçları çok önemli. Sormak isterim; tıkanan bu sürecin önünü açmak için kaç kuşak, kaç ölüm daha bekleyeceğiz- HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTH, DTP, BDP ve diğer tüm bileşenlerin verdiği mücadele göstermiştir ki; bu topraklarda herkesin barışa ihtiyacı var. Bunun için, ben, o, diğeri fark etmez. Herkes hem Türkiye halkları hem de Kürt halkı barış sürecinin oluşmasında yer almalı. Zira barışın ortak bir çabaya ihtiyacı var.''

 

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Zana, soru almayacağını belirterek basın toplantısını bitirdi.