Frankfurt - BDP Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana, tek taraflı ateşkese ilişkin çağrıları değerlendirirken, "Ben tek taraflı hiçbir şeyin anlamlı olacağını düşünmüyorum. Her şeyin mutlak surette bir tarafı vardır” dedi ve ekledi: “Artık silahlı mücadele bir noktaya geldi. Ben silahların bırakılmasını asla tartışmıyorum. O Kürtlerin sigortasıdır. Bu sorun var olduğu müddetçe o silahlar Kürtlerin güvencesidir."

Frankfurt merkezli Yeni Özgür Politika gazetesine mülakat veren Leyla Zana, siyasi tutuklamaların yoğunlaştığı mevcut süreç için şöyle konuştu: “Tümüyle olumlu ya da tümüyle olumsuz bir süreçtir demiyorum. Sayın Öcalan ile diyalog süreci başlatıldı. Yıllardır bunun çabasını, bunun diplomasisini yürütüyoruz. Bunu ifade ediyoruz: Mutlak surette bütün taraflar müdahil olmalı. Türkiye devleti sadece kendine yakın Kürtleri değil. Kürtlerin geneli ile bir diyalog süreci başlatmalı. Herkesi dikkate almalı. 'İyi Kürt', 'Kötü Kürt' ayırımına gitmeden Kürtleri bir taraf olarak görmeli. Tartışıp bir sonuca bağlanması gerektiğini vurguluyoruz. “

ÖCALAN İMRALI’DAN ÇIKARILMALI

27 Temmuz’dan bu yana avukatları ile görüştürülmeyen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını isteyen Zana, “Bir an önce tecridin kaldırılması lazım. Artık başka bir cezaevine naklinden daha çok ev hapsi olabilir. O koşulların kesinlikle değişmesi lazım. Öcalan'ın İmralı'dan çıkarılıp, İstanbul mu olur, Ankara mı olur, Urfa mı olur, onu bilemiyorum ama mutlaka artık İmralı'dan alınması gerekiyor. Bu sağlıklı bir müzakere için gereklidir. Toplumsal sükunet içinde bu kanın akmaması gerekiyor. Toplumu rahatlatmak ve bir an önce bu tecrit koşullarından kurtarılması gerekiyor. Daha iyi bir dialog için bir başka alana gelmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

BİZİ SÜREKLİ KCK TUTUKLAMALARI İLE UĞRAŞIR HALE GETİRİYORLAR


AKP’nin vaatleri ardından yaşanan gelişmeler ve KCK operasyonlarına değinen Zana şöyle dedi: "Evet tutuklamalar var ama bu tutuklamaların tümü 30 küsurluk savaşla bağlantılıdır. Savaşı unutturmak, savaşı örtmek, genel tutuklamaları, haksızlıkları unutturmak, geleceğe ilişkin Kürtlerin kafa yormasına, proje üretmesini engellemek için gündem yaratıyorlar. Yani neredeyse artık Kürtlere bir zindan düşecek biçimine getirdiler Kürtleri. Kürtler 70'lerden bu yana bu provokatif eylemleri gördü. Saldırıları gördü. Mutlaka bunu da güncel tutmalı ama gündemimizin tamamına bunu oturtmamalı. Bir bütün olarak Kürt sorunu olarak Kürt sorununun tartışmasına teşvik etmeli. Sürekli bunu diri tutmalı. Bizi, sürekli KCK tutuklamaları ile uğraşır hale getiriyorlar. Bunun altına baktığımızda Kürt sorunu yatıyor. Kürt sorununu tartışmamak için günlük tutuklamalarla bizi uğraştırıyorlar. Bu konuda duyarlı olmamız gerekiyor.”

TEK TARAFLI HİÇBİR ŞEYİN ANLAMI YOK

Hükümete yakın medyada tartışılan olası tek taraflı ateşkes konusunda görüşlerini dile getiren Zana şunları söyledi: “Ben tek taraflı hiçbir şeyin anlamlı olacağını düşünmüyorum. Her şeyin mutlak surette bir tarafı vardır. Günümüz koşullarında demokratik eylemlilikler (biz buna Kürtçe 'Berxwedana Demokratik' diyoruz) vardır. Çok radikal bir şekilde demokratik eylemliliklerin yaygınlaştırılması lazım. Silahlı mücadele şu anda herkesi taraf ediyor. Artık silahlı mücadele bir noktaya geldi. Ben silahların bırakılmasını asla tartışmıyorum. O Kürtlerin sigortasıdır. Bu sorun var olduğu müddetçe o silahlar Kürtlerin güvencesidir. Çünkü biz geçmiş süreçleri de görmüş insanlarız. 80'li yılları yaşamış insanlarız. Karşılıklı bir güvensizlik var. Bu güvensizliğin giderilmesi için belirli adımların atılması lazım. En büyük adımın devlet tarafından atılması gerektiği kanısındayım. Çünkü haksızlığa uğrayan Kürtler, haksızlığı da yapan devlettir. Kürtlere bir statü verilmeden, yasal bir güvence sağlanmadan, Kürtlerin silah bırakmasını tartışmamak gerekir. Ama silahların susturulması taraftarıyım. Çünkü artık gençlerin kanı akmamalı. Diyalog süreci başladığı zaman yarın arkamıza döndüğümüzde gerçekten de gençler için hepimiz üzüleceğiz ve yaralanacağız.”

KÜRTLER REFERANDUMA GİTMELİ

Zana şunları ekledi: “Kürtler de her halk gibi referandumdan geçmeli. Kendisi için federasyon mu, özerklik mi, eyalet sistemi mi, yoksa konfederal bir yapı mı istiyor? Yoksa bağımsızlık mı? Kürt halkı kendi iradesini ortaya koymalıdır. Bunun kararını verdiği zaman tabanda belli bir rahatsızlıklara da neden olabilir. Ancak Kürt halkının kendi kaderini belirlemesi evrensel bir haktır. Kürt halkı beraber yaşamak istiyorsa bunun da formülleri de vardır. Kürt halkı ne istiyorsa taraflar bu karara saygı göstermelidir.”