Kürt sorunu ve Kuzey İrlanda üzerine çalışmaları olan Yrd. Doç. Dr. Zafer Yörük, Türkiye'deki gelişmelerin 2009 yılında Sri Lanka'da yaşananlarla birebir özdeşleştiğini savundu. "Şu an Erdoğan İrlanda modelinden çok Sri Lanka Cumhurbaşkanı Kumaratunga'yı örnek alıyor" diyen Yörük, Erdoğan'ın 'başkanlık ihtirası' nedeniyle çözüme giden İrlanda modeli yerine savaşa ve katliama sürükleyen Sri Lanka modelini tercih ettiği belirtti. Yörük, "Türkiye'de bugüne kadar kaç tane isyan Sri Lanka yöntemi ile bastırıldı, ancak sorunu çözmedi" dedi.

"SRİ LANKA MODELİ BU SÜREÇTE YAŞANABİLİR"

İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan ve "Kürt sorununda barış süreci arifesinde Kuzey İrlanda dersleri", "Kürt Barışı: Kuzey İrlanda'yla karşılaştırmalar" gibi incelemeleri ile tanınan, aynı zamanda da "Akademisyenler Barış İstiyor" çağrıcılarından olan İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Zafer Yörük DİHA'ya konuştu.

Yaşanan çatışmalı sürecin toplumsal sonuçlarını değerlendiren Yörük, 2009 yılında Kürt sorununda sıklıkla gündeme getirilen Sri Lanka modelinin bu süreçte yaşanabileceğine dikkat çekti.

"SÜREÇLER TÜRKİYE İLE BENZER"

Yaşanan süreçlerin birbirine benzediğine işaret eden Yörük, Sri Lanka ve Tamiller arasındaki diyalog sürecinin dönemin cumhurbaşkanı tarafından engellendiğini söyledi. 2009 yılında ülke başkanının gelecek seçimlerde iktidarını korumak için katliam kararı aldığını söyleyen Yörük, "Süreçler Türkiye ile birbirine benziyor. 2009 yılında Tamil bölgesinde, dönemin Cumhurbaşkanı Mahinda Rajapaksa Tamil Kaplanları'na topyekun bir savaş ilan ediyor. Aradan beş yıl geçmesine rağmen Tamil Kaplanları yeniden oluşmuş, kendini toparlamış değil. Yani Sri Lanka Başkanı, bu yolla beş yıl iktidarını güvence altına aldı. Bu senenin Ocak ayında iktidardan düştü ancak bu sefer de ülkenin başbakanı olmaya soyundu. Yani bir şekilde iktidarda kalmak istiyor" dedi.

"ERDOĞAN SRİ LANKA CUMHURBAŞKANI'NI ÖRNEK ALIYOR"

"Şu an Erdoğan da kendisine İrlanda modelinden çok Sri Lanka Cumhurbaşkanı'nı örnek alıyor" diyen Yörük, şöyle devam etti:

"Erdoğan, böyle topyekun bir saldırı ile tabi ki de yeneceğini düşünmüyor ama bu yolla Kürt siyasal hareketini zayıflatmayı düşünüyor. Bu şekilde kendi iktidarını devam ettirmeyi düşünüyor. Ancak askeri bir başarı sağlayamaz ancak asayişi sağlayabilirler. Sorun hiçbir zaman çözülmüyor. Bugün Sri Lanka'da Tamil sorunu çözülmüş değil. Türkiye'de bugüne kadar kaç tane isyan Sri Lanka yöntemi ile bastırıldı ancak sorunu çözmedi. Kalıcı çözüm getirmeden sorunları çözemezsiniz."

'SİYASETTE ELDE EDEMEDİĞİ BAŞARIYI ASKERİ ALANDA KAZANMAK İSTİYOR'

Yaşanan çatışmalı süreci bir kişinin ihtirası olarak değerlendiren Yörük, ülkede yaşananları bir kişinin ihtirası sonucu insanların kurban edildiğini söyledi. AKP ve HDP arasındaki siyasi rekabetin siyasi olarak kalmayıp AKP tarafından askeri düzeye tırmandırıldığını belirten Yörük, şunları kaydetti:

"Rekabet siyasette kalmalıdır, ancak bunu bu hükümet daha önce de yaptı. Siyasi düzlemdeki iki parti arasındaki rekabeti alıp askeri düzleme taşıması çok yanlış ve talihsiz bir şey. Erdoğan, askeri bir başarı elde etmeyi beklediğini sanmıyorum, askeri süreçten bir rant elde etmeyi hedefliyor, ölen askerler üzerinde bir rant elde edilmeyi hedefliyor."

ERDOĞAN'IN TUTUMU VE PARALELLİKLER

"Kürt sorunu yoktur, Dolmabahçe Mutabakatı'nı doğru bulmuyorum, İzleme Heyeti'ne katılmıyorum" diyerek çözüm sürecinin sonlanmasında baş aktör olarak görülen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinden de HDP'nin barajı geçmesi ve AKP'nin tek başına iktidar olamaması sonucunda çokça dillendirdiği 'başkanlık sistemi'ni hayata geçiremedi.

Seçimin ardından ise çatışmalı süreç devreye konuldu. Erdoğan'ın bu tutumunun ardından da çözüm sürecinde sıklıkla dile getirilen İrlanda modelinden vazgeçilip daha çok savaştan yana olan kesimlerin dile getirdiği Sri Lanka modelinin esas alındığı yorumu yapılıyor.

Peki 6 yıl önce Sri Lanka'da neler olmuştu?

SRİ LANKA DENEYİMİ

Sri Lanka'nın kuzeybatısında 1976 yılında kurulan bağımsız bir devlet kurmak için mücadele yürüten Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları veya Tamil Kaplanları (TEKK) uzun yıllar verdiği mücadele sonucunda halk tabanında büyük destek gördü. PKK ile çıkış özellikleri benzer olan Tamil Kaplanları, birçok bölgeyi hakimiyeti altına alarak, Tamil halkı ile birlikte fiili olarak yönetmeye başladı. Uzun yıllar süren bağımsızlık mücadelesinin ardından sorunun barışçıl çözümü için öneriler geliştiren Tamil Kaplanları, 2001 yılında aldığı kararla sorunun barışçıl ve demokratik yönde çözülmesi için hükümetle diyalog ve müzakereye hazır olduğunu belirterek, bağımsızlık yerine özerk bir yönetim istediklerini ilan ettiler.

Tamil Kaplanları'nın bu çağrısının ardından hükümetin olumlu tepkisi ile başlayan süreç, Türkiye'de yürütülen sürece birebir benziyor. Sri Lanka yönetimi bu çağrıya 5 Aralık 2001'de yanıt verdi. Yapılan genel seçimler sırasında Sri Lanka Başbakanı Ranil Vikran Singhe liderliğindeki "Milli Birlik Partisi" de, ülkedeki çatışmayı sona erdirmek amacıyla sorunu görüşme yolu ile çözeceğini beyannamesine aldı. 2002 yılında ise Norveç'in arabuluculuğu ile süresiz ateşkes imzalandı. Yürütülen görüşmeler sonucu TEKK ve Sri Lanka yönetimi arasında federal bir yönetiminin oluşturulması yönünde Dolmabahçe Mutabakatı'na benzer anlaşmaya varıldı. İlk kez tutsak değişimi yapıldı.

Tamil Kaplanları ile yapılan bu anlaşma, tıpkı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe Mutabakatı'na karşı olduğu gibi dönemin Sri Lanka Cumhurbaşkanı Chandrika Bandaranaike Kumaratunga'nın muhalefetiyle karşılaştı. Kumarataunga, ateşkes anlaşması imzalamadan örgütün silahsızlandırılmasını istedi. Bu anlaşmasızlık ülkede uzun bir süre siyasi krize neden olurken, barış görüşmelerini ortadan kaldırdı. Erdoğan'da tıpkı Kumarataunga gibi, Dolmabahçe Mutabakatı'nı tanımadığını ilan ettikten sonra PKK'nin silah bırakmadan görüşme ve müzakerelerin yapılmayacağını deklere etti.

BARIŞ'A RAMAK KALA KATLİAM

Tamil Kaplanları, Kumaratunga'nın bu tavrına rağmen defalarca eylemsizlik kararı almış ancak Sri Lanka yönetimi, her defasında AKP hükümetinin bugün yaptığı "Silvan olayı, Habur olayı" gibi gerekçelerle ateşkesi bozarak çatışmalı süreçte ısrar etti. Kumaratunga'nın bu tavrı barış umudunu yok edip 2009 yılına kadar süren topyekun savaş kapsamında Sri Lanka'da Tamillere karşı bir katliam gerçekleştirildi. Sri Lanka Ordusu, 2009 Mayısı'nda "hedef gözetmeyen" bir saldırı düzenlemiş, örgütün üyeleri birlikte Tamil halkı öldürülmüş ve kampları haritadan silinmişti. Sri Lanka hükümeti, saldırının bilançosunu "7 bin ölü" diye duyurdu, ama BM raporlarında bile en az 20 bin kişinin yaşamını yitirmesinden söz ediliyor.

Kaynak: DİHA