HDP Eş Başkanı Ertuğrul Kürkçü ÖYM’lerle ilgili değişiklik konusunda mahkemelerin değil “Terörle Mücadele Yasası’nın değişmesi gerektiğini belirterek Hükümet’in demokratikleşme konusundaki tutumunu şöyle örnekledi: , “Bir gün Brejnev’in içinde bulunduğu tren aniden durmuş. Brejnev ‘Ne oldu yoldaşlar?’ diye sormuş. Yanındakiler, ‘Raylar bitti!’ deyince Brejnev, ‘Hemen birileri aşağıya inip treni sallasın da yolcular yola devam ettiğimizi sansın!’ demiş.”

HDP Eşgenel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, ‘Kırmızı kitap’ın alt metinlerinden olan ‘Terörle Mücadele Stratejisi Belgesi' isminin “Terörle Mücadele ve Demokratikleşme Stratejisi" olarak değiştirilmesinin çözüm sürecine ilişkin atılan olumlu bir adım olarak lanse edilmesinin esas zihniyeti ortaya koyduğunu belirti.

"TERÖRLE MÜCADELE YASASI'NIN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREK"

Kürkçü, terör ile demokrasi sözcüklerinin yan yana koyulmasının hükümetin hala çözüm meselesine güvenlik ekseninde yaklaştığının açık bir göstergesi olduğunu söyledi. Terörle mücadele yasasında yapılan tek değişikliğin 10. maddede işaret edilen Özel Yetkili Ceza Mahkemelerini kaldırmaktan ibaret olduğuna, ancak buna karşın Türkiye’deki 165 Ağır Ceza mahkemesinin hepsinin Özel Yetkili Mahkeme haline getirildiğine dikkat çeken Kürkçü, mahkemelerin değil Terörle Mücadele Yasasının değiştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Demokrasiye ilişkin atılan tek olumlu adımın partiler yasasına eşbaşkanlık sisteminin eklenmesi olduğunu belirten Kürkçü, hükümet bu değişikliği yapsa da yapmasa da, zaten HDP olarak eşbaşkanlık sistemini sürdürdüklerini hatırlattı. Brejnev’le ilgili ünlü bir fıkrayla sözlerine devam eden Kürkçü, “Bir gün Brejnev’in içinde bulunduğu tren aniden durmuş. Brejnev ‘Ne oldu yoldaşlar?’ diye sormuş. Yanındakiler, ‘Raylar bitti!’ deyince Brejnev, ‘Hemen birileri aşağıya inip treni sallasın da yolcular yola devam ettiğimizi sansın!’ demiş” diye anlattı. Yaptığı tüm yasa değişikliklerinde halka yönelik iyileştirmeleri değil, kendi iktidarını korumayı esas alan hükümetin durumunu da buna benzeten Kürkçü, “Hükümet treni sallamaya devam ediyor” dedi.

Çözüm süreci çerçevesinde önerilen hiçbir adım atılmamasının, çözüme seçim endeksli bakıldığı yönündeki endişeleri artırdığını dile getiren Kürkçü, hükümetin süreci karşıtlarına karşı bir kuvvet oyununa dönüştürdüğünü, anlamlı bir sonuca varmak yerine, kırıntılar halinde hakları tanıma yoluyla vakit kazanarak olası tepkileri nötralize etmek istediğine dikkat çekti. Kürt Özgürlük Hareketinin tutumunun önemine vurgu yapan Kürkçü, her şeye rağmen hareketin çözümü bilfiil gerçekleştirme yönünde bir kararlılığı gösterdiğini söyledi.

"MUHALEFET DİNAMİKLERİ ACİLEN BİR ARAYA GELMELİ"

AKP ve cemaat arasında giderek sertleşen çatışmaya da değinen Kürkçü, hükümetin devlet kuvvetlerinin tamamını kontrol etmek ve ordu ile arasındaki ittifakı perçinlemek suretiyle cemaat yapısını saf dışı bırakmaya hazırladığını ifade etti.

Son olarak yolsuzluk operasyonu kapsamında tutuklanan kişilerin teker teker serbest bırakılmasına da tepki gösteren Kürkçü, “Hükümet yolsuzluğu yolsuzluk olarak görmüyor ve bunları rutin faaliyetler haline getirmeye çalışıyor” dedi. Yaşanan bu çatışmanın aslında Tayyip Erdoğan’ın Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğu döneme dayandığına dikkat çeken Kürkçü, hükümetin her zamanki bildik taktiğe başvurduğunu, sorumluluğu kabul etmek ve gereğini yapmak yerine, gerçeği örtbas edip bu hususu halka empoze etmeye çalıştığını kaydetti. Başbakan Erdoğan’ın meselesinin toplumla değil kendi kuvvet tabanıyla ilgili olduğunun altını çizen Kürkçü, bu kuvveti muhafaza ettikten sonra toplumun geri kalanını baskıyla kontrol edebileceğine inandığını dile getirdi. “Bu yaşananlar olağanüstü rejime doğru gitmekte olduğumuzun bir göstergesi” uyarısında bulunan Kürkçü, muhalefet dinamiklerinin acilen birbirlerini görüp, harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

"HÜKÜMET AB NORMLARINI ESKİSİ KADAR ÖNEMSEMİYOR"

Hükümetin Avrupa Birliği normlarını artık eskisi kadar önemsemediğini belirten Kürkçü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet evvelden kendini bir uluslararası denetim mekanizmasına açmıştı. Ancak artık bu denetim mekanizmalarına da aldırmıyor. Bu bodoslama bir gidiş. Ekonomik krizle de birleştiği takdirde buradan son derece gergin ve çatışmalı bir ortama sürüklenebiliriz.” (ANF)