HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, yüzlerce kişiyi yüksek kar vaadiyle dolandıran Çiftlik Bank’a ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Çiftlik Bank’ın hükümet yetkilileri ve bürokratları arkasına alarak halkı dolandırdığını savunan Kürkçü, AKP’ye ile yakın ilişki kurmanın para kazanma yolu olduğunu öne sürdü.

Kürkçü, “Bütün bunların meşruiyet kazanması, kısmen, bütün yerel yetkililerin ve Hükümet yetkililerinin, Hükümetin yerel temsilcilerinin, hepsinin, bu işler olup biterken orada olmasındandır. Kaymakam oradadır, müftü oradadır, AKP il başkanı oradadır, ilçe başkanı oradadır, jandarma komutanı oradadır, alayı oradadır ve Çiftlik Bank sahibinin kendisi değil kurumun arkasında olduğu bilgisi insanları buraya yönlendirir. Araştırma yapıldığı takdirde bütün bu Ponzi işlerinin hepsinin gerisinde hem AKP'ye yaklaşarak pozisyon kazanmış unsurların bunu yönlendirmesi hem de yerel yöneticilerin her yerde bunun yanında yer alması buna bir meşruiyet kazandırması olduğu ortaya çıkacaktır” dedi.

AKP’nin ekonomi politikasını "Ponzi Oyun Sistemi"ne benzeten Kürkçü, “Hükümet’in kendisinin iktisadi uygulamalarının bir başka ulusal ve uluslararası ölçekte bir Ponzi uygulaması olduğunu söyleyebilirim. Çünkü Hükümetin 2018 Ocak sonu itibarıyla yurt dışı varlıkları 232,8 milyar, yurt dışı yükümlülükleri 713,8 milyardır. Yani uluslararası yatırım pozisyonu açığı 481 milyar olan bir ülkeden söz ediyoruz ve bu ülkeyi yönetenler bize diyorlar ki "Yüzde 7 büyüdük." Bundan ala bir Ponzi, bundan ala bir saadet zinciri olamaz” ifadelerini kullandı.

TBMM Genel Kurulu'nda açıklama yapan Kürkçü, şöyle konuştu:

‘KANUNEN ÇİFTLİK BANK'IN HİÇBİR ZAMAN KURULAMAMASI GEREKİYORDU’

Bir saadet zinciri vakasıyla karşı karşıyayız ve bu, ilk kez Türkiye'nin başına gelmiyor. Aslında, 1998'de "Titan Saadet Zinciri" diye başlayan bir rezalet sonucunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 80'inci maddesinde bu tür piramit satış sistemleri yasaklanmıştı. Yani aslında, bu Çiftlik Bank'ın hiçbir zaman kurulamaması gerekiyordu, tartışmamız gereken mesele budur.

Bu, uluslararası literatürde "Ponzi Oyun Sistemi" diye bilinen işin Türkçeye tercümesinden ibaret. Bütün mantığı, ilk para koyanların son para koyanlar tarafından beslenmesine dayalı bir aldatma, dolandırıcılık sistemi olmasıdır. Hiçbir zaman ilk para koyanlara ödenecek paranın yetiştirilmesi mümkün olmadığı için, sondan gelenlere hiçbir şey kalmadığından bunların hepsi daima çökerler ve bu bir uluslararası suçtur.

‘TÜRKİYE'DE MASAK NİYE VARDIR?’

Türkiye'de MASAK niye vardır? Niçin 2016'dan bugüne kadar hiçbir şekilde bu ve bunun benzeri yeni saadet zinciri, Ponzi sistemlerine herhangi bir biçimde el konulmamıştır, bunun tabii ki araştırılıp cevabının verilmesi gerekir.

Sayın Tarım Bakanı Fakıbaba diyor ki: "Biz farkına varır varmaz hemen gereğini yaptık". Ama aynı Fakıbaba, Sakarya'daki tesisin açılışına tebrik mesajı göndermişti. Nasreddin Hoca'nın hikâyesi gibi, “kazanın doğurduğuna inanıyorsun ama öldüğüne inanmıyorsun.” Kazanın doğurduğuna da inanmayacaktın, bu telgrafı da çekmeyecektin.

‘BU İŞLER OLUP BİTERKEN HÜKÜMET ORADAYDI, BÖYLECE MEŞRUİYET KAZANDI’

Bütün bunların meşruiyet kazanması, kısmen, bütün yerel yetkililerin ve Hükümet yetkililerinin, Hükümetin yerel temsilcilerinin, hepsinin, bu işler olup biterken orada olmasındandır. Kaymakam oradadır, müftü oradadır, AKP il başkanı oradadır, ilçe başkanı oradadır, jandarma komutanı oradadır, alayı oradadır ve Çiftlik Bank sahibinin kendisi değil kurumun arkasında olduğu bilgisi insanları buraya yönlendirir.

‘HÜKÜMETE YAKLAŞARAK PARA KAZANMA BİR USUL’

Tabii ki günümüzde Hükümete yaklaşarak para kazanma bir usul olduğu için, herkes Hükümete ve şansa yaklaştığına burada inanmıştır bu görüntüler altında. Bunların Hükümet tarafından önlenmesi gerekirdi. Fakat işin doğrusu, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu araştırmaya "hayır" diyeceğini biliyorum. Çünkü bu araştırma yapıldığı takdirde bütün bu Ponzi işlerinin hepsinin gerisinde hem AKP'ye yaklaşarak pozisyon kazanmış unsurların bunu yönlendirmesi hem de yerel yöneticilerin her yerde bunun yanında yer alması buna bir meşruiyet kazandırması olduğu ortaya çıkacaktır.

Aslında bence Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu buna "evet" demelidir çünkü bu zincirleme ilişkiler dolayısıyla en çok paraları ellerinden alınan, dolandırılanlar arasında AKP seçmenleri vardır. Çünkü genel topoğrafya budur. Fakat ben Hükümet’in kendisinin iktisadi uygulamalarının bir başka ulusal ve uluslararası ölçekte bir Ponzi uygulaması olduğunu söyleyebilirim. Çünkü Hükümetin 2018 Ocak sonu itibarıyla yurt dışı varlıkları 232,8 milyar, yurt dışı yükümlülükleri 713,8 milyardır. Yani uluslararası yatırım pozisyonu açığı 481 milyar olan bir ülkeden söz ediyoruz ve bu ülkeyi yönetenler bize diyorlar ki "Yüzde 7 büyüdük." Bundan ala bir Ponzi, bundan ala bir saadet zinciri olamaz. Halkımız AKP'ye oy verirken esas bunu düşünmelidir.

Demokrat Haber/Ankara