İstanbul Tabip Odası’nda dün (11 Nisan) Ata Soyer’i anmak için buluşan hekimler, onunla yaşadıkları anılarını anlattı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün de katıldığı anmada, Ata Soyer’in hayatını adadığı emek mücadelesi ve barış konuşuldu.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören’in yaptığı açılış konuşmasının ardından, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Ata Soyer’in yaşamını anlattı.

Soyer’in gençlerle ilişkisinin samimiyetini anlatan Çerkezoğlu, kendisinin de genç yaşta tanıştığı Soyer’den oldukça etkilendiğini anlattı. Yapılan anmanın Ata Soyer’in ruhuna yakışır bir dönemde, hekimlerin grev kararı aldığı bir dönemde yapıldığına dikkat çeken Çerkezoğlu, Soyer’in Ankara, Hatay, Aydın, İzmir, Bursa, Denizli ve Şırnak Tabip Odaları’nda geçen ömrünü özetledi.

Soyer’in İHD’de Halkevleri’nde, ÖDP’de, Türk Sağlık Sen’de, SES’te, Diyarbakır Belediyesi’nde verdiği mücadeleyi selamlayan Çerkezoğlu, Soyer’in bir Kürt dostu olduğunu vurguladı.

Çerkezoğlu’nun konuşmasının ardından Soyer’in en sevdiği şarkılarla yapılan video gösteriminin ardından mücadele arkadaşları Soyer’le anılarını anlattı.

Daha sonra Ertuğrul Kürkçü’nün söz sırası geldi. Kürkçü, Soyer’le son kez barış eksenli bir etkinlik için görüştüklerini söyledi. Cenazeye katılamadığını, çünkü o günkü Newroz kutlaması için Diyarbakır’da bulunması gerektiğini söyleyen Kürkçü “Ata da olsa, benim gibi yapardı. Tüm mücadelesinin ete kemiğe büründüğü yerde olurdu. Cenazeye katılamadığım için üzgünüm. Ama onu anmak için böyle bir zeminde bulunma fırsatı tanıdığınız için size teşekkür ederim” dedi.

SOYER, HEKİMLERİ İŞÇİ MÜCADELESİYLE BULUŞTURAN ÇOK ÖNEMLİ BİR İSİM

Ata Soyer’in halkın sağlığının halkın kurtuluşuna, hekimin kaderinin halkın kaderine bağlı olduğunu çok iyi bildiğini söyleyen Kürkçü, Soyer’in hekim hareketini, sosyalist ve işçi hareketleriyle bağlayan çok önemli bir isim olduğunu söyledi.

Soyer’in tüm yazılarının bir anlamı ve bir nedeni olduğunu ifade eden Kürkçü, “Onun tüm yazıları, sermayenin hekimlere yönelik tüm saldırılarını geleceğe haber veriyor” diye konuştu. Soyer’in barış- emek ve hekimlik-emek kavramlarının yollarının kesiştiği bağlantı noktalarını bulmak için çok çaba sarf ettiğini anlatan Kürkçü, “TTB’nin etnik bölünmeler olmayan bir yer olmasında Ata’nın payı çok büyük” dedi.

“Süreç”e ilişkin bilgiler veren ve değerlendirmelerde de bulunan Kürkçü, “Ata’nın Diyarbakır’da yaptığı çalışmaları bugün geldiğimiz noktada daha iyi anlıyorum” dedi.

SÜREÇ TEHLİKELERLE DOLU

Sürecin başarı yolunun tehlikelerle dolu olduğunu kaydeden Kürkçü “Emek muhalefetinin yeniden kurulmasına gebe bir an yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri yaşadığımız en önemli an. Tarih yapıcıları arasında yer alabiliriz. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin son derece önemli bir karar verdiğini görüyorum” dedi.

Bu durumu bir Güneş tutulmasına benzeten Kürkçü, üç gök cisminin istisnai olarak aynı hizaya gelmesi anı gibi bir an yaşandığını ve Güneş tutulmasına bağlı bir durum isteniyorsa, o durumun kaçırılmaması gerektiği gibi bu anın da kaçırılmaması gerektiğini söyledi. Kürkçü, bugün de Ortadoğu Kürtlerinin durumu, Türkiye’nin durumu ve Kürtlerin kendi durumunun istisnai bir durum yaşadığını anlattı.

Öcalan’ın önerileri üzerine iki yola gidilebileceğini bunlardan birinin müesses nizamın yeniden kurulması olabileceğini diğerinin de aşağıdan bir radikal kuruluş olabileceğini kaydeden Kürkçü, “Süreç kendi kendine barış ve özgürlük vermiyor. Silahtan gayri bir yol olduğunu görüyorum. Bugün dalga dalga yayılan bir hava olduğunu görüyorum” dedi.

CAMI NASIL ÜFLERSENİZ, O ŞEKLİ ELDE EDERSİNİZ

Kürkçü süreci cam eriyiğinin kızgın haline benzeterek, “Nasıl üflersen, o şekli elde edersiniz. Ama hükümet bu camı elinde tutmak istiyor. Akil insanlar dediği grup tebliğciler grubu oldu. Çatışan iki taraf arasında 3. tezi dile getiren insanlar olmadı. AKP, çatışmasızlıktan istifade, sermaye hareketlerini hızlandırmak istiyor. Sermayeyi bölgeye taşımak, orayı iktisaden kendine bağlı tutacak şekilde nüfuzu altına almak istiyor” diye konuştu.

Silahlı kuvvetlerin çekilmesinin Türkiye’den bakınca teslimiyet gibi görüldüğünü ifade eden Kürkçü, “Ama Kürdistan’dan baktığınızda, öyle olmadığını görebilirsiniz” dedi.

Sürecin, işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin kurtulabilmesi için bir fırsat olduğunu vurgulayan Kürkçü, “Ama tek başına değil. Barışın gerçekleşebilmesi için eşlik edilebilir. Özgürlükçü bir laikliğin tesisi için mücadeleye birlikte devam etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

40 YILLIK SEKÜLER SÖYLEM BİR KEREDE YOK EDİLEMEZ

Öcalan’ın mektubunun İslamcılarla ittifak anlamına gelmediğini düşünen Kürkçü, “Bu söylem gelenekçil bir söylem. Ben de katılmıyorum ama İslamcılarla ittifak olduğunu da söyleyemem. Zaten buna ihtiyaç da yok. 40 yıllık seküler söylem bir kere de yok edilemez” dedi. Kürkçü, bu konudaki söylentilerin de Aleviler ve Kürtlerin bakışımlarından rahatsız olanlar tarafından çıkarıldığını söyledi.

Türkiye’nin Ata Soyer’in ümitlerine en yakın yerde olduğunu belirten Kürkçü, “Kürdistan Özgürlük Müzadelesi Mahir Çayan’ı, Deniz Gezmiş’i, İbrahim Kaypakkaya, Ahmet Kaya, Yılmaz Güney gibi ikonları sahipleniyor. Biz de Mahsun Korkmaz’ı Kemal Pir’i o ikonların yanına koyabilmeliyiz” cümlelerine yer verdi.

Kürkçü, doktorları tarihe tanıklık ederken, tarih yapmaya da davet etti. (HekiMedya)