Bolu Tugay tarafından gözaltına alınan 11 köylünün katledilmesine ilişkin davada general Yavuz Ertürk için yapılan tutuklanma talebi bir kez daha reddedildi.

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 8-25 Ekim 1993 tarihleri arasında general Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Tugayı tarafından 11 kişinin gözaltına alınarak katledilmesine ilişkin açılan davanın sekizinci duruşması Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

ETHA’nın haberine göre duruşmayı taraf avukatları, yakınları gözaltında kaybedilen ailele, HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel ve Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, CHP Milletvekili Şenal Sarıhan, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen ile çok sayıda gözlemci takip etti.

BABAMI TELEVİZYONDA SUÇLU GÖSTERDİLER

Yakınlarını kaybeden ailelerin beyanlarının alındığı duruşmada söz alan Mizbah Akdeniz, babasının 16 gün gözaltında kaldığını belirtti, "Televizyon yayınında babamı gördüm. TRT 1 kanalında Tuğgeneral Bahri Aydın'ın öldürülmesi, arkasından 42 PKK'linin öldürülmesi haberinde babam suçlu gibi televizyonda ilan edildi. Kulp Savcısı'na başvurdum. Kulp Savcısı'nın istediği görüntü bandında babama ait görüntüler makaslanmıştı" şeklinde konuştu.

Keleş Şimşek ise kardeşi Bahri Şimşek'in gözaltına alındığını öğrendiğinde Mersin'den Kulp'un Alaca köyüne gittiğini söyledi. Şimşek, "Kardeşimin Pirinç mezrasında tutulduğunu öğrendim. Daha sonra helikopterle 11 kişiyi Kepir mezrasına götürüldüğünü söylediler. Oraya gittim. Giderken yanıma iki asker geldi. Kardeşimin gözaltında tutulduğunu onlara söyleyip, görüşmek istediğimi söyledim. Epey bekletildikten sonra kardeşimle görüştürdüler. Açık alanda bekletiyorlardı. Günlerce elleri bağlanmış şekilde bekletmişlerdi. Askerler onları rehber olarak tutuklarını ve operasyon bittiğinde serbest bırakacakların söylediler ancak bir daha haber alamadık" ifadelerini kullandı.

'ELBİSE PARÇALARINI GÖRDÜM'

Abdo Yamık'ın kardeşi Süleyman Yamık ise ifadesinde "Kardeşim kaybedildikten sonra uzun uğraşlarla aradım. Keper mezrasında elbise parçalarını buldum, bulduğum elbise parçaları kardeşime aitti. Bunlar üzerine Kulp savcısına başvurdum. Savcılık bir şey yapmadı. Avukatlar ve köylülerle inceleme yaptık. Kemik bulmamıza rağmen kafatası bulamadık" diye konuştu.

Avukat Hasan Anlar duruşmada yaptığı konuşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 1997-1998 tarihinde iki ayrı komisyonla inceleme yaptığına dikkat çekti ve şunları söyledi:

"Yavuz Ertürk'ü de dinlemişler. 24-25 Ekim 1993 tarihinde bir operasyon yapıldığını tespit etmişler. Daraltılmış operasyonun merkezi Alaca Köyü ve mezralarıdır. Askeriyeye ait ele geçirilen bir raporda köylülerin çoğunun PKK'li olduğu ifade edilmiştir. Sivil halkın PKK'lilere erzak temin ettiği yer almıştır. 100 kişinin gözaltına alındığı ve kaybedilen 11 kişinin de o grubun içinde yer aldığı belirtilmiştir. Köylülerin şikayetine rağmen Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) köylüler askerler tarafından gözaltına alınmasına rağmen PKK kaçırdı diyerek takipsizlik kararı vermiştir."

Avukat Anlar, AİHM'in yaşam hakkı ihlali, kişi hak ve özgürlüklerin mahrumiyeti ile etkili yargılama yapılmadığı yönünde karar verdiğini hatırlattı, Türkiye'yi mahkum ettiğini söyledi. Anlar, mahkeme tarafından istenen belgelerin göndermeyen devlet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve davanın asıl bakması gereken Diyarbakır'a gönderilmesini talep etti.

Avukat Oya Aydın da tutuklanmayı gerçekleştirecek bilgi ve verilerin yeterli olduğunu belirtti, Yavuz Ertürk'ün tutuklanmasını talep etti.

ERTÜRK'ÜN TUTUKLANMASI TALEBİ REDDEDİLDİ

Mahkeme heyeti, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşiv Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak, Kulp Davası'na ilişkin belgelerin istenmesine, dönemin Kulp Jandarma Yüzbaşı Ali Ergülmez'in dinlenmesine karar verdi.

Mahkeme sanık Yavuz Ertürk için istenen tutuklama talebini kabul etmedi ve duruşmayı 7 Mart 2016 tarihine erteledi. (ETHA)