KONDA Araştırma, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına ilişkin olarak en kapsamlı raporu yayımladı. Raporda, HDP'nin, özellikle CHP'den kayan "emanet oylarla" barajı aştığı iddiasının temelsiz göründüğü belirtilirken, "Çıkarımlarımız sonucu HDP’nin yeni oylarının büyük bölümünün daha önce AK Parti’ye oy vermiş olan seçmenlerden geldiğini görüyoruz" dendi. "CHP’nin HDP’ye kaybettiği oyun iki katı kadarını MHP’ye kaybetmiş olması da kayda değer diğer bir gözlemimiz" görüşü dile getirilen KONDA raporunda HDP'nin başarısındaki iki temel etmenin "AKP’den kayan oylar ve önceki seçimde oy vermemiş olan seçmenin oyları" olduğu vurgulandı.

Yönetim kurulu başkanlığını Tarhan Erdem'in, genel müdürlüğünü Bekir Ağıdır'ın yaptığı, Türkiye'nin saygın araştırma kuruluşlarından KONDA, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının değerlendirildiği en kapsamlı raporu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, seçim sonuçları, KONDA'nın düzenli olarak yaptığı "barometre" anketlerinin sonuçlarıyla da karşılaştırılarak analiz edildi.

T24'te yer alan habere göre, "7 Haziran - Sandık ve Seçmen Analizi" başlıklı raporda öne çıkan bazı tespitler şöyle:

NÜFUS VE SEÇMEN ARTTI, CHP OYU ARTMADI     

- Türkiye’de seçime katılım oranları genelde dünya ortalamasında üst seviyelerde bulunuyor ve Türkiye seçmeninin katılımının 30 Mart 2014’te yüzde 86,6 ile 2002’den beri en üst noktasına ulaştığını belirtebiliriz. 7 Haziran 2015’te ise katılım bir önceki seçimden biraz daha azdı ve seçmenin yüzde 84,2’si sandığa gitti.

- 7 Haziran 2015 seçimleri pek çok açıdan ilginç sonuçlar üretti. Bir taraftan, AK Parti’nin ilk iktidara geldiği 2002 yılından beri Türkiye siyasetine hakim olan genel eğilimden büyük bir sapma olmadı; siyasi rekabetsizlik küçük partileri ufaltmaya ve siyaseten etkisiz kılmaya devam etti. Daha önce BDP’nin bağımsız milletvekilleri ile toplamda dört parti arasında paylaşılan siyasi arena, son seçimlerinde HDP ile iyice bu dört parti arasında konsolide oldu. Bundan önce genel gözlemlerimize dayanarak, belki biraz çekinerek söylediğimiz, Türkiye siyasetinde dört farklı kimlik siyasetinden beslenen dört temel siyasi partinin varlığını sürdürebileceği yönündeki savımız seçim sonuçları ile somutlaşmış oldu.

- 7 Haziran 2015 seçimlerine baktığımızda diğer sağ partilerin toplam oranında yine bir düşüş görüyoruz. Ancak bu sefer öyle görünüyor ki bu düşüş belki de ilk defa AK Parti lehine gerçekleşmedi. Hepimizin bildiği üzere AK Parti’nin kendisi de büyük ölçüde oy kaybetti.

- 12 yıldır en yüksek oyunu 30 Mart yerel seçimlerinde almış gözüken CHP’nin son genel seçimlerde, yani 2011 Genel Seçimlerinde aldığı oy oranın altına indiğini görüyoruz. Burada ilginç olan bir nokta ise, her ne kadar hem Türkiye nüfusu, hem de seçmen sayısı artmış olursa olsun, CHP’ye oy veren toplam seçmen sayısının neredeyse sabit kaldığıdır. Bu yüzden oy oranındaki düşüş aslında CHP’nin seçmen kaybetmesinden değil, nüfus ve seçmen artışına rağmen, bu partinin kendine yeni seçmen kazandıramayışından kaynaklanıyor.

'EMANET OY ‘ İDDİASI TEMELSİZ GÖRÜNÜYOR     

- 2015 seçimlerine kadar CHP’nin ve MHP’nin oy artışı genel olarak baktığımızda ilk üç partinin arasındaki alışverişten değil, yukarıda bahsettiğimiz küçük partilerin oylarının erimesinden kaynaklanıyordu. Ancak AK Parti’nin seçmen kaybettiği ve CHP’nin deyim yerindeyse yerinde saydığı bir seçimde daha farklı dinamiklerin söz konusu olmuş olduğunu anlamak hiç de güç olmuyor. Öyle görünüyor ki CHP’nin yeni seçmen kazanamadığı bu son seçimde AK Parti milliyetçi oylarını Anadolu’da MHP’ye, Kürt bölgelerindeki oylarını ise HDP’ye kaybetmiş.

- AK Parti’nin metropol bölgelerinde kaybettiği oylar HDP’nin lehine olmuş. MHP’nin büyükşehir ve metropol alanlarında seçmen sayısının artışı ile oy artışı arasında ise bir bağıntı bulunmuyor.

- Seçimde şüphesiz beklentilerini gerçekleştirebilen parti HDP oldu. Seçim sonrasındaki dönemde üzerine en fazla yazılan konulardan biri ise HDP’nin barajı aşmasını sağlayan unsurun CHP seçmeninin stratejik davranarak HDP’ye “emanet oy” verip vermemesi oldu. Ancak, genel olarak CHP seçmen sayısının – anlamlı bir artmadan ya da azalmadan ziyade – yerinde sayması/değişmemesi bu iddiayı ilk bakışta temelsiz kılıyor görünüyor.

- HDP’nin barajı aşmasının en temel nedeni seçime parti olarak girmesi oluyor. Ancak öyle görünüyor ki, 2000li yılların başından itibaren artan bir ivmeyle Türkiye’de Kürt siyaseti devletin kendine uyguladığı stratejileri akıllıca alt-üst etmeyi, bunlara karşı yeni girişimlerde bulunmayı başarıyor – 1980 darbesinin sonucu olan yüzde 10 barajının halen devletçe sahiplenilmesi ve HDP’nin buna rağmen barajı geçmekle kalmayıp bütün meclisin milletvekil sayısındaki dengeyi değiştirmesi başka ne şekilde açıklanabilir?

KİM NE KADAR OY KAYBETTİ VE ARTIRDI?    

- AK Parti 2011’den 2014’te yüzde 4, ardından da 2014’ten 2015’e yüzde 11 oranında seçmen kaybetmiş. Bu oranlar CHP için sırasıyla yüzde 13 artış ve yüzde 10 azalma, MHP için de yüzde 24 artış ve yüzde 8 artış olarak gerçekleşmiş. Halbuki HDP en az seçmen sayısına sahip olmasına rağmen 2011’den 2014’e yüzde 4 seçmen kaybedip, 2014’ten 2015’de seçmen sayısını yüzde 113 oranında seçmen arttırmış. 2014’te 2 milyon 746 bin oy almışken, 2015’te 5 milyon 838 bin oy almış. Diğer bir ifadeyle 2014’te 100 olan seçmen sayısı 2015’te 213’e çıkmış. En az oy almış olan parti olmasına rağmen, seçimler öncesinde HDP’nin barajı aşıp aşamayacağının bu kadar yoğun şekilde tartışılmasının nedenini, destekçilerini 100’den 213’e çıkma, yani ikiye katlama ihtimalinin ve seçimle beraber bunun gerçekleşmesinin tüm seçmenlerde yarattığı şaşkınlık olarak açıklayabiliriz.

KONDA raporunun tam metni için tıklayınız