Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Kışanak, gündeme ilişkin konulara dair değerlendirmelerde bulundu.

HEY TEKSTİL İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİ

Kışanak, Hey Tekstil firmasına karşı direnişte olan işçilerin grup toplantılarına katıldığını söyleyerek, 420 işçinin işinden çıkarıldığını, 3 aylık maaşları ve kıdem tazminatlarının verilmediğini ifade ettiği konuşmasında, "Tam bir yıldır Hey Tekstil işçileri direnişte" dedi.

"2010 yılında Meclis üstün hizmet madalyası verilen bir firmanın, işçilerin haklarını gasp etmesine göz yumamazsınız," diyen Kışanak AKP'nin sorumlu olduğunu belirtti ve "İşçiler bunun hesabını soracak biz de bunun mücadelesinde sizlerin yanında yer alacağız" dedi.

'TÜRKİYE İŞ CİNAYETLERİ KONUSUNDA DÜNYA BİRİNCİSİ’

"Türkiye iş cinayetleri konusunda dünya birincisi ve şampiyonudur" diyen Kışanak, madencilik sektörünün en önemli can kayıplarının olduğu alanlardan biri olduğunu söyledi. Kışanak, "Bir ay içinde tam 13 madenci yaşamını yitirdiğini" belirttiği konuşmasında, "Taşeron firmalarının giderek sayılarının artığını görüyoruz. Bu sermayenin sorumluluğunu gizlemek amacı ve işçileri de sendikasız bırakmak için kurulmuştur. Sendikalaşmayı, iş güvencesini ortadan kaldıran bir sistemdir. Ne yazık ki bu konu AKP döneminde giderek yaygınlaşmıştır" şeklinde konuştu.

TAŞERON İŞÇİLER

Taşeron işçi sayısının 4 kat arttığını söyleyen Kışanak, "Taşeron işçiler 14 saat çalışırlar, mesai almazlar, iş güvenceleri, TİS hakları yoktur. Tam anlamıyla taşeron işçiler bir kölelik rejimine terk edilmişlerdir. Bu konuda şimdiye kadar mücadele ettiğimiz gibi bu sistemin ortadan kaldırılması, işçilerin alın terinin haklarını alabildikleri bir çalışma düzeni için mücadele edeceğiz" ifadesinde bulundu.

'ERMENİLERE SALDIRILAR SİSTEMATİKTİR’

Kışanak, Samatya'daki Ermeni kadınlara yönelik saldırılar için ise "Bu saldırıların sistematik ve oluş biçimlerine bakıldığında nefret duygularıyla yapılan saldırılar olduğu ortaya çıkmıştır" dedi ve İHD'nin raporunu hatırlattı.

BİRGÜL AYMAN GÜLER’İN SÖZLERİNE TEPKİ

CHP'li Birgül Ayman Güler'in sözlerine de tepki gösteren Kışanak, "Bunu partisine Parlamento'ya yakıştırmıştır, kendisine yakıştırmıştır. Irkçı ayrımcı aymaz bir cümle kurmuştur. Açıkça söylüyoruz bu cümlenin kendisi ırkçılıktır. 'Kürtlerle Türkler eşit ve eş değer değildir' kelimelerini kullanabilmiştir. Bu kimlikler arasında hiyerarşi kuran bir yaklaşımdır. Bunun adı da ırkçılıktır. (...)Kaldı ki o cümlede ırkçılık ve ayrımcılığın ötesinde 'bundan sonra saldırı halinde olacağız' diyor. Açıkça nefret suçu işlemeye teşvik ediyor insanları. Bu cümlenin hiçbir şekilde izah edilir yanı yoktur. Yapılacak tek şey 'ırkçılık kötü bir şeydir bundan kurtulmak için bana yardım edin' diye insanlardan yardım istemesidir. Sosyal mi psikolojik yardım mı herkes bu desteği sunsun. Ruhunun temizlenmesi lazım" diye konuştu.

'GÜLER UMUMİ MÜFETTİŞ OLSUN' ÖNERİSİ

"Sayın Kılıçdaroğlu, bu zihniyetle hesaplaşmadan birinci derecede sorumludur," diyen Kışanak, "Gözler Sayın Kılıçdaroğlu'ndadır. Tüm Türkiye'nin gözleri CHP'den çıkacak demokrat ve eşitlikçi sözlerdedir. Eğer bunu yapmayacaksa önerimiz derhal Meclis'e bir Umumi Müfettişlik önergesi getirsinler; tekrar gündeme getirsinler. Bu Sayın milletvekilini de Umumi Müfettiş olarak atasınlar. Gitsin bakalım bunu hayata geçirebiliyor mu, asimile edebiliyor mu, zorla Türkleştirebiliyor mu denesin. Bir kez de kendisi denesin bakalım."

AKP'nin bir taraftan anadilde eğitimi engellediğini diğer taraftan da ırkçı olmadıklarını söylediğini belirten Kışanak, herkesin anadilde eğitim hakkına sahip olması gerektiğini ifade etti.

"AÇIK IRKÇILIKLA MÜCADELE ETMEK KOLAY"

Kışanak, "Alevi yurttaşlar da Cemevi ibadet yerimizdir diyorsa o da oradan haklarını alacak. Eşit hak budur. Böyle tartışmadığınız zaman eksik olur. Bu kadar açık, yalın ırkçılıkla mücadele etmek kolaydır; ama bu işin derininde ne var. Eşit haklar sorusuna kim nasıl cevap veriyor bunu sorgulamak biraz daha zor," dedi ve AKP'yi eleştirdi.

"Artık yan yana eşit yurttaşlık hukuku içinde demokratik bir kültüre sahiptir bu ülke" diyen Kışanak, "Yeter ki yüksek siyaset ve onun yandaşı medya ırkçı bir yaklaşım içinde olmasın," dedi ve "Bir Alevi'nin cemevinde yer alması hiçbir sünniye zararı yoktur. Bir sünninin de bir cemaatte yer almasının bir Alevi'ye bir zararı yoktur," diye belritti.

‘TÜRKİYE’DEN GÖNDERİLEN SİLAHLI GRUPLARLA ÇATIŞMALAR ÇIKIYOR'

Suriye'deki gelişmelere de değinen Kışanak, AKP'nin Suriye politikasını da eleştirerek, "Suriye'deki Kürtlere ilişkin politikaları çok vahim. Kışkırtıcı ve tehlikeli. Ceylanpınar'ın karşı tarafında Serêkaniyê var. Aslında Ceylanpınar'ın da adı Serêkaniyê'dir. Şu salon kadar bir mesafe bile yok her iki taraf arasında. Suni bir sınır var arada. Fakat son birkaç aydır Türkiye'den gönderilen silahlı gruplarla çatışmalar çıkıyor. (...)Serêkaniyê'de Halk Meclisi var, YPG var, Kürtler var, Araplar var. Serêkaniyê'de şu anki çatışmaların tek kaynağı Ceylanpınar üzerinden götürülen silahlı çetelerdir" dedi.

'DEVLET HASTANESİ ÇETELERE TAHSİS EDİLMİŞ’

Kışanak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdiye kadar öldürülenlerden bir teki de Serêkaniyê halkından değildir. Başka yerlerden getiriliyor. Ama bunların hiçbirisi Türkiye medyasında yer almıyor, haber olmuyor. Yaralandıklarında 112'nin ambulansları geçiyor karşıya oranın yaralıları getiriyorlar. Çekilmiş fotoğraflar var; ama bu Türkiye medyası için bir anlam ifade etmiyor. AKP hükümeti çok tehlikeli oynuyor. Çıkacak bir savaşta bizim sizin evlatlarınız ölecektir. Türkiye halklarının bunda bir çıkarı yoktur. AKP'nin bu politikası karşısında herkes durmalıdır. Bu kadar açıktır. Hükümetin izlediği Kürt karşıtı politikanın bir vesilesini bulup acaba Türkiye'yi de müdahil edebilir miyim politikasını görüyoruz. Artık Ceylanpınar halkının yaşadıkları hiçbir şekilde kabul edilemez duruma gelmiştir. Havan mermileri kurşunlar Ceylanpınarlıların evlerine isabet ediyor. Son saldırılarda Ceylanpınar'da 6 kişi yaralanmıştır. Ceylanpınar Devlet Hastanesi de bu çetelere tahsis edilmiştir, sivil yurttaşlara kapatılıyor. Türkiye'nin bundan ne çıkarı var. Bütün bir Türkiye halkının bunu sorgulaması gerekiyor."

'SERÊKANİYÊ GAZZE GİBİ AMBARGO ALTINDA'

Serêkaniyê'de halkın Gazze gibi ambargo altında olduğunu söyleyen Kışanak, "Türkiye'nin tam 12 sınır kapısı var Suriye ile. Tamamı insani yardıma kapalıdır, çeteci gruplara açıktır. Açıkça Gazze'deki ablukanın bir benzerini yaşıyor Rojava. Çetelere her türlü silah gidiyor; ama Serêkaniyê'ye Rojava'ya, insani yardım gitmiyor. Gelip buradan bir torba un, bebek maması almasına izin verilmiyor" dedi.

'HALK OLARAK SINIR KAPILARINA DAYANACAĞIZ'

Şimdiye kadar konuşarak sorunu çözmeye çalıştıklarının altını çizen Kışanak, "Bu konuda sonuç almazsak Halk İnisiyatifi olarak Halk olarak yardımları toplayıp o sınır kapılarına dayanacağız. Onların aç kalmasına gönlümüz razı olmaz, izin vermeyiz. Bu ambargo derhal kaldırılmalı. Hiçbir yetkili bu 7 kentte bir torba un gönderdik diyemez. Diğer bölgelere her şeyi gönderiyorlar; ama bu halkı cezalandırıyorlar. Açıkça Esed güçlerine karşı bir başarıdan söz edilecekse bu 7 kenttir. Eğer Esad karşıtıysanız ambargoyu kaldıracaksınız. Halkın yardım etmesine imkan yaratacaksınız. Bizler elimizden gelen çabayı sürdürüyoruz. Tüm halkımıza tüm Türkiye halklarına bu sınır kapılarının açılması için çabasını ortaya koymasına davet ediyoruz" ifadesinde bulundu.

3 ŞUBAT’TAKİ MİTİNGE KATILIM ÇAĞRISI

3 Şubat'ta Viranşehir'de yapılacak dayanışma mitingine de değinen Kışanak, "Buradaki toplumsal desteğin moral desteğin çok önemli olduğunu biliyoruz. Başta kadınlar olmak üzere tüm halkımızın o mitinge gelerek Rojava halkı ile dayanışma duygularını ortaya koymasını bekliyoruz" dedi.

ÖMER GÜNEY’İN ARKASINDA KİM VARSA ORTAYA ÇIKARILSIN’

Paris suikastını "Bu büyük siyasi bir cinayet" olarak niteleyen Kışanak, "Son günlerde basında yer alan bilgiler ışığında biliyoruz ki cinayet zanlısı olarak tutuklanan Ömer Güney Türkiye'ye çokça gelmiş gitmiş. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, sık sık gelip gitmesi cinayetten 19 gün önce Ankara'da olması AKP hükümetine büyük bir sorumluluk yüklüyor. Ömer Güney kim? AKP bunun cevabını verecek. Arkasında kimler var, Türkiye'deki bağlantıları kim? AKP'nin sorumluluğudur. İçişleri Bakanlığı, MİT, Emniyet, bize bilgi vermek zorundadır. Cinayetin üzerinden 20 gün geçti hala AKP hükümeti ve ilgili bürokrasiden bir tek resmi açıklama duymadık. Sadece bunun siyasetini yapıyorlar," dedi.

'BİZ BİLGİ İSTİYORUZ'

"Biz bilgi istiyoruz," diye devam eden Kışanak, "Şimdiye kadar AKP hükümeti olarak Paris cinayetlerinin aydınlanması için ne yaptınız. Bir komisyon mu kurdunuz, İçişleri Bakanlığı mı, savcılık mı yürütüyor kim ne yapıyor çıkın kamuoyu önünde açıklayın. Şu ana kadar bir şey açıklamamanız araştırmadığınızı gösteriyor. Bu da sizi zanlı yapar. Bir şey yapıyorsanız da çıkın açıklayın. En kısa zamanda Hükümetten bir resmi açıklama duymak istiyoruz. Fransa'da yürütülen soruşturma kapsamında ne yapıyorlar. Bu kadar çok Türkiye'ye gelip gittiğini biz medyadan okuyoruz bu doğru mu. En azından bunu teyit etsinler. Niye sızdırma yoluyla manipülatif haberlerle bu süreci götürmeye çalışıyorsunuz," diye konuştu.