Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde Arefe günü PKK'lilerle karşılaşan BDP'li milletvekillerinin kucaklaşmasına tepkilerin artması üzerine bir basın toplantısı düzenleyen BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, gittikleri noktada PKK’lileri görüp görmeyeceklerini bilmediklerini ancak oranın bir gerilla kontrol noktası olduğunu belirtti.

 

Kışanak, basın mensupları ile ilk kez gittikleri köylerde ağır hasarların görüldüğünü ve bunları görmek için gittiklerini belirterek şunları söyledi:

 

"Biz orada aslında bizimle birlikte ilk kez köylere girebilen medya oradaki gerçeği gördü. Orada atılan toplardan bombardımandan dolayı evlerin duvarlarının çatladığını gördü. Yine orada Şemdinli'nin çıkışında tanklarla en yüksek teknolojiyle donatılmış askerlerle özel timlerle kurulmuş şehir çıkışındaki barikatlar gördü ve barikattan birkaç kilometre ötede gerillanın olduğunu gördü ancak bunlar bugün Türkiye'de konuşulmuyor bu gerçeğin tartışılması gerekir gerçeğin ta kendisi budur. Buna gözlerinizi kapatarak bir görüntüyle siyasi malzeme elde etmiş gibi uğraşırsanız ve görüntüyü anlamaktan uzak bir anlayış içerisinde olursanız bu ülkeye yazık edersiniz"

 

"AK PARTİLİLER ŞUURUNU YİTİRMİŞ"

Ak Parti'li bakanların şuurlarını yitirdiğini söyleyen Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Değerli arkadaşlar bu hükümetin bir bakanı şuuru yitirmişçesine şu sözü kullanabiliyor: Kaça aldıysak ona satarız. Tüccarlar böyle söylüyormuş. Bu ülkeyi şu kadar kan dökerek kurduk anca o kadar kan dökerek veririz diyor. Gerçekten de bunlar şuurlarını yitirmişler. Din ticaretini bıraktılar kan siyasetine başladılar. Böyle bir mantık olabilir mi? Bir ülkenin hükümetinin bakanı ülkeyi kanla satmaktan bahsediyor. Bu nasıl bir zihniyettir. Siz bu ülkeyi kanla satışa çıkarırsanız alıcısı çok olur. Irak'ın, Suriye'nin, Afganistan'ın nasıl bir gölüne döndüğünü herkes biliyor. Değerli arkadaşlar bunlar akıllarını, merhametlerini vicdanlarını duygularını her şeylerini yitirmiş durumdalar. Tüm Türkiye halkının bunlara bir dur demesi biz düşman değiliz kardeşiz demesi gerekiyor. Dağdaki gerilla da bu halkın çocuğudur demesi gerekiyor. Bu ülke kurulurken dökülen kan yitirilen can son 30 yılda yitirdiklerimizden daha fazla. Bunun idraki içerisinde değiller mi, bu kadar mı şuursuzlar, bu kadar mı muhakeme gücünden yoksunlar, bu kadar mı akıldan vicdandan yoksunlar, kana bu kadar mı ölüme bu kadar mı sevdalılar. Daha kaç kişi ölecek? Sayın Arınç çık açıkla: Bedeli ne, kaç bin can, yetmedi mi? 40, 50 bin can yetmedi mi."

 

ALLAH KORKUSU POLEMİĞİNE CEVAP

Bülent Arınç'a sert yanıt veren Kışanak, şöyle konuştu:

 

"Senin çocukların mı gidip ölüyor orada, babanın kesesinden mi gidiyor? Bir başka Bakan da 3-5 Mehmet öldü diye parlamentoyu mu toplayacağız diye küçümsüyor. Açık söylüyorum bu ülkede yüzlerce kez kontrol noktalarından geçtim ve askerler ile karşılaştım, bu hükümetin korkusu ve devletin korkusu olmasa zorla dayatılan bu düşmanlık olmasa o askerlerle de biz kucaklaşırız. Bizimle kucaklaşmaya hazır her kontrol noktasında asker görüyoruz. Son gittiğimizde yine aynı şeyleri yaşadık. Korkudan tebessüm edemeyen ama sadece bize tebessüm eden askerler var. Sizin Allah'tan korkunuz olsa kanla siyaset yapmaz, ölüm üzerinden iktidar kurmazsınız. Allah'tan korkusu olan der ki Allah herkesi ayrı ayrı yarattı ben de bunlara bir kul olarak saygı göstereceğim. Onlar bize beddua da okunmasını istediler ama ben halkımızın ve evladını yitiren anaların nasıl beddua ettiğini biliyorum. Ben diyorum ki bizde dua edelim, Allah onlara vicdan, akıl, adalet duygusu, insanlık duygusu versin. İnsanlıklarından çıkmışlar. O dağlardaki gençler Kürt halkının evlatlarıdır, yakınlarımızdır, eşimiz, dostumuzdur akrabamızdır. Bizim çocuklarımızdır. Kimse bize onlara terörist muamelesi yapmayı dayatamaz. Bu dünyadaki en büyük zulümdür bir halka kendi evlatlarına zorla terörist diyeceksin dayatması dünyanın en büyük zulmüdür"

 

"BEN ANNEYİM, O GERİLALLALARI GÖRÜNCE DUYGULANDIM"

"Ben bir anneyim. Ben o gerillaları gördüğümde büyük bir duygu yoğunluğu yaşadım. Hiç kimse çok büyük bir davası yoksa eline silah alıp ölüme gitmez. O gençler belki birkaç saat sonra bir uçak bombardımanında yaşamını yitirecekler. Bunu vicdan nasıl kabul eder. O insanları kimse zorla dağa çıkarmıyor. Kimse bize tehditler yağdırarak korkutacağını zannetmesin. Çok karmaşık duygular bunlar. Bir halkın özgürlük mücadelesi için eline silah almış ölümü göze almış kişilerle karşılaşmak çok karmaşık çok zor duygular yaşamamıza neden oldu. Elinde silah olanlarla bir kontrol noktasında karşılaştık diye bunu yargı konusu yapan milliyetçilik konusu yapanlar şunu söylesinler. Biz kaç kez o yollarda eli silahlı askerler tarafından durdurulduk. Yüzlerce kez. silahlarını arabalarımızın üzerine doğrultan askerler tarafından durdurulduk. Daha 14 Temmuz'da meydan dayağında geçirildik linç edildik. O gün orada yaşadığımız duygular yoğundu. Özellikle bir anne olarak o genç kadının genç insanların ölümle burun buruna olduğunu hissetmek beni çok duygulandırdı. Onların bir kaç kilometre ötesinde ellerinde dünyanın en gelişkin silahları olan askerler var. Tepelerinde kobralar var uçaklar var yere atılmış kazan bombaları var. böyle bir ortamda tebessüm edebilen insanlar var. Bunu anlamak gerekiyor. Bunlar yabancı bir ülkeden istila kuvveti olarak gelmediler. Bu ülkenin çocukları bizim çocuklarımız. Bunu yüreğimizin derinliklerinde hissettik. Ben defalarca askeri kontrol noktalarında silah zoruyla durdurulmuş saatlerce bekletilmiş ve bana silah doğrultan askerin biz artık hareket etme aşamasına geldiğimizde sadece gözlerini kırparak bana selam verip üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım dediğini hissettirdiğini defalarca yaşamış bir insanım"

 

"BİZ ONLARA TERÖRİST DEMİYORUZ"

DTK Eş Başkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ise şunları söyledi:

"Biz neden sarılmışız gerillalara. Gerilla bu coğrafyanın bir gerçekliğidir ve o gerilla bu halkın çocuğudur, bu halkın içerisinden çıktı. O gençler bu halkın çocuklarıdır ve tabi ki biz o gençlere sarılırız. Hiç kimse bizim duygularımıza müdahale etme hakkına sahip değil. Ve biz onlara terörist olarak bakmıyoruz. Onlar eline silah almak zorunda bırakılmış gençlerdir. Gerilla silaha aşık değildir, demokratik ve barışçıl çözümden yanadır, halkların kardeşliğinden, birliğinden yanadır ve bu sorunun demokratik çözümünden yanadır. Ama siz dağını bombalarsanız Sizi imha edeceğiz, bitireceğiz, yok edeceğiz, siyaset hakkını dahi tanımayacağız, kimliğinizi, dilinizi tanımayacağız, sizi bir halk olarak tanımayacağız, size en ufak bir saygı duymayacağız derseniz ve politikanızı bunun üzerine kurarsanız gerillalar her zaman o dağlarda olacaktır"

 

"İDRİS NAİM ŞAHİN BURAYA GİRME HAKKINA SAHİP DEĞİL"

Hakkari'de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e yapılan protestoya da değinen Tuğluk, "İnsanda biraz utanma olur gerçekten. İdris Naim Şahin bu halkın içine gitme hakkına sahip değildir. Önce halkımıza yaptığı bu hakaretten vazgeçmelidir. Ve bu halktan özür dilemek zorundadır" dedi. (Kaynak:haberler.com)