CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet dosyasının kapatılmasına ilişkin olarak hükümete ağır eleştiriler yönelten Kılıçdaroğlu, "17 Aralık’tan sonra yapılan bütün yasal düzenlemelerin tek amacı vardı. Yolsuzluk dosyalarını kapatmak" dedi.

Dosyaya takipsizlik kararı veren savcı Ekrem Aydıner'i de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Savcıya da sözümüz var. Ona savcı diyoruz. Resmi adı savcı. Gerçek adı Rıza Sarraf’ın avukatı. Savcı ile avukatın rolü farklıdır" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Eğer 17 25 Aralık dosyalarında rüşvet ve yolsuzluk dolayısıyla bir delil yoksa emin olun dünyadaki hiçbir yolsuzluk davasında bir delil yoktur. Her türlü delil, her taraftan fışkırıyor. Paralar, makineler, dolarlar, liralar, fotoğraflar… Ama savcıya göre hiçbir şey yok.

Ayakkabı kutularında da var. Kamuoyuna mal olan küçük bir alan. Asıl 247 milyar liralık bir yolsuzluk var. Bu savcı hiçbir delili görmüyor. 25 Aralık 2013. Bunların bir bakanı, Erdoğan Bayraktar. Televizyonlarda, “rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız’ şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul edemem” diyor.

Savcı bunu görmüyor. Diyor ki, “kabul etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın onayıyla yapıldı. Bu minval üzerinden bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum.”

Daha ne söylesin? Kendi bakanı. Beraber çalıştığı bakan. Yıllar yılı TOKİ’de başkanlık yaptı. Başbakan’ın talimatıyla yapıldı bunlar diyor.

Bir yolsuzluk dosyasını kapatmaya çalışabilirsiniz. 17 Aralık’tan sonra yapılan bütün yasal düzenlemelerin tek amacı vardı. Yolsuzluk dosyalarını kapatmak.

YARGILANACAKSINIZ

Davutoğlu’nun görev alanını çizdiler. “Sen şu konularda görev yapacaksın” diye. O da “başım üstüne” dedi. Bugün konuşmasının temel nedeni de budur.

Bir ülkede bu kadar yolsuzluk ve hırsızlıuk var ve Başbakan konuşmuyorsa, ciddi açık var o ülke iyi yönetilmiyor demektir. Dönemin Başbakanlık Müsteşarı polise telefon ediyor, “savcıyı alın” diyor, “içeri alın” diyor. “Ne bekliyorsunuz” diyor. “Kanun manun dinlemem, kanun biziz, siz gereğini yapın, gerekirse kanun çıkarırız” diyor. Ama bir kişi, savcı, bunları yapmadı ve görmedi.

Madem bu konuya girdik, önce hırsızlara seslenmek istiyorum. Ey hırsızlar, rüşvetçiler, rantçılar, komisyoncular, kaçakçılar, sakın devleti de hükümeti de satın aldık demeyin. Satın aldığınız, şerefini satılığa çıkarmış adamların kendisidir. Onlar gelir geçer, bu ara dönem mutlaka biter. Bu devlet asli rotasına döndüğü zaman adaletin tokadı suratınıza çarpacak. Bu hırsızların ortaklarına da sesleniyorum. Ağzımızdan çıkan kanun oluyor, ne yaparsak yırtarız demeyin. Bazı suçların zaman aşımı yoktur. Pinochet nasıl yargılandıysa, siz de aynı şekilde yargılanacaksınız.

Sevgili yurttaşlarım bizim kültürümüzde tarihimizde hırsızlığın zorbalığın yeri yoktur. Biz padişahını Kanuni diye öven bir milletiz. Bizim yanımızda rüşvetçiler yok, kaçakçılar yok katiller yok. Bizim yanımızda alnının akı ile kazanan Somalı madenciler var. 14 yaşında biber gazı kurşunu ile hayatını kaybeden Berkin Elvanlar var. Bizim yanımızda adalet için sokağa çıkıp öldürülen Ali İsmail Korkmazlar var. Bizim yerimiz burası.

Biz Ethem Sarısülük’ün katiline 7 yıl hapis verip annesine 10 yıl verenlerden değiliz. Biç Ethem Sarısülük’ün annesinin yanındayız. Ethem için içimiz nasıl yanıyorsa sokak ortasında linç edilen Yasin için de Diyarbakır’da linç edilen Yusuf Er için de üzülüyorum.

SAVCI DEĞİL SARRAF'IN AVUKATI

Savcıya da sözümüz var. Ona savcı diyoruz. Resmi adı savcı. Gerçek adı Rıza Sarraf’ın avukatı. Savcı ile avukatın rolü farklıdır. O savcı şunu unutmasın Nazi Almanyası’nda Hans Frank’ın açıklaması var. Verdiğiniz her karada kendinize şunu soracaksınız. Benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdiniz.

Bu savcı da benim yerimde Erdoğan olsaydı nasıl karar verirdi diyerek karar verdi. O savcı adalet sarayına giderken diğer hakimlerin yüzüne nasıl bakıyor acaba. Eşinin çocukların yüzüne nasıl bakıyor. Komşularının yüzüne nasıl bakıyor. Soyadı Aydıner bence değiştirsin. Karanlık soyadı çok yakışır. Ona savcı denmez. Düşüncesini, adaletini, kalemini satan adama savcı denemez.

Onlara müsaade edeceksin gazi bacağına haciz koyacaksın. Bu mu adalet. Türkiye provokasyonla karşı karşıya. Daha baskıcı bir Türkiye’yi inşa etmek istiyorlar.

İktidar olduğunun farkında değil. Sen Başbakansın. Sen şikayet edeceksen kim savunacak. Adalet kavramının içini boşattılar. Özgürlük diye satıyorlar bunu. Otobüsü yakanı mahkemeye çıkardın da karşı çıkan mı oldu. Türkiye yeni bir sürecin içine sokulmak isteniyor. İtibarlı, hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasisi gelişmiş bir Türkiye istiyoruz. Türkiye’nin itibarı yerle bir. En son BM’de görüldü. Davutoğlu kendi grubunda konuşma yapıyor. Biz BM Güvenlik Konseyi’ne daimi olmayan üye seçileceğiz bu bizim başarımız olacaktır” diyor. Sonuç ne oldu. Yeni Zelanda 4,5 milyon nüfuslu 145 üyenin oyunu aldı. İspanya girdi oyu aldı. Türkiye 60 üyede kaldı. Tam bir yüz karası, diplomatik darbe. BM’de Türkiye’yi bu hale getiren kim.

HAVA YAĞMURLU OLSA CHP'YE BAĞLAYACAK

Bu soruyu iktidara sorma, bu hale CHP getirdi de. Hava yağmurlu olsa CHP’ye bağlayacak. BM’de neyin olup olmadığını göremiyorsun. Suudi Arabistan, Kral Abdullah Türkiye’ye geldiğinde diplomatik kuralları yerle bir ettiler. Kral ortada oturdu bir tarafında Türkiye’nin başbakanı diğer tarafında cumhurbaşkanı oturdu. Şimdi Suudi Arabistan bunlara ders verdi, BM’de aleyhine kulis yaptı. Dış politikayı iç politika malzemesi yaparsanız böyle duvara toslarsınız. Kral’ın hediyelerini de ceplerini indirdiler.

İran’a gittiler ip gibi dizildiler. Erdoğan buraya gelince kendimizi 2. Evimizde hissediyoruz dedi. İran da aleyhine kulis yaptı. Bunların tamamı gerçek. Bundan çıkan sonuç şu: Türkiye iyi yönetilmiyor. Gazetecisi memnun değil, çifti, işçi, gazi memnun değil. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenler de memnu değil. Ben bu hükümeti eleştirirken sakın sizi eleştiriyorum sanmıyorum. Ben sizden ülkemiz için bayrağımız için güvenliğimiz için sandığa giderken düşünün. Yeni bir hükümet, yeni bir anlayış, halktan yana politika üreten bir anlayış. Bunu hangi parti üretiyor diye kendinize sorun. Vicdanınız size seslenecek. CHP diyecek.