Mesut Yılmaz'ın oğlu Yavuz Yılmaz'ın cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bakışı kameralara yansımıştı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, cenazede yaşananları anlattı: "Sıradan Sayın Erdoğan geliyordu geldi yerine geçti benim açımdan çok fazla bir şey ifade etmiyor. Sayın Erdoğan'ın cenazeye gelmesi de tabii önemli bir şey."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

''Evlat acısı acıların en büyüğüdür o acıyı yaşayan bir baba olarak evlat acısının ne anlama geldiğini biliyorum. Sıralı olmayan ölüm her zaman acı getirir. Mesut Yılmaz'ın saygın bir devlet adamı kimliği vardır. Dün de cenaze törenine katıldık. Bir rahatsızlığının olmasının yol açtığı bir ölüm.

CENAZEDE ERDOĞAN İLE OLAN FOTOĞRAF KARESİ

Sıradan Sayın Erdoğan geliyordu geldi yerine geçti benim açımdan çok fazla bir şey ifade etmiyor. Sayın Erdoğan'ın cenazeye gelmesi de tabii önemli bir şey.

ERKEN SEÇİM İDDİALARI

Eğer ekonominin daha kötüye gideceğini görürlerse erken seçim kararı alabilirler. Ekonominin daha da kritik bir noktaya gideceği yönünde bir görüntü bir algı oluşursa saray çevresinde erken seçim kararı alırlar.

BAHÇELİ’NİN “SEÇİM BARAJI DÜŞSÜN” ÇIKIŞI

Bahçeli bir çıkış yaptı seçim barajının düşürülmesi konusunda ama iktidar çevresinin işine gelmediği için bir kenara koydular

SEÇİM İTTİFAKI

Önümüzdeki süreç zaten bir ittifak süreci olacak. Tek adam rejimi ve demokratik parlamenter sistem. Demokrasiden yana olanlar bir ittifak oluşturacak, otoriter sistemden yana olanlar da bir ittifak oluşturacak. Ben hiçbir ülkücünün, hiçbir milliyetçinin otoriter yönetimden yana olduğunu düşünmüyorum. Her vatansever demokrasiden yana tavır alır. Geçmişte askeri darbelerin olduğu yıllarda en büyük acıları bu ülkenin devrimcileri ve ülkücüleri çekmiştir. Ülkücüleri ve milliyetçileri demokrasiden yana tavır alanlar olarak görüyorum. Bugün için herhangi bir ittifak söz konusu değil. Ama söylediğim gibi demokrasiden yan kim tavır alıyorsa onlara evet deriz."

ATAŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ GÖREVDEN ALINMASI

Her belediye başkanı hakkında inceleme de yapılabilir soruşturma da yapılabilir. Biz hiçbir zaman bunu için bir eleştiri yapmadık. İçişleri Bakanı'nın saydığı unsurların tamamından belediye başkanımız için takipsizlik kararı verilmiş. Ben Battal Bey’e sordum “nedir bunlar” diye. Hepsinin mahkeme kararını bana gösterdi. Şimdi siz Man Adası’nı tartışmadan uzak tutmak ve içişleri bakanı olarak koltuğunu sağlamlaştırmak için böyle bir yola başvuruyorsunuz. Şu bir gerçek: Bizim belediye başkanlarımızı baskılayarak onları iş yapamaz hale getirmek ve “bakın görüyorsunuz CHP’li belediyeler iş yapamıyor” demek.

BİR KURUŞ TORPİL VARSA SİYASETİ BIRAKIRIM

Buz Rezidans'ta kızımın 73 metrekarelik bir dairesi var. Eğer bir kuruşluk bir torpil varsa ben siyaseti bırakırım. Ben onlara benzemem. Bu iddia üzerine ben sadece kendimin değil bütün çocuklarımın, dünürlerim dal hepsinin mal varlığını araştırın dedim. Ben siyaseti ahlak temelli yaparım. Varsa bir ahlaksızlık üzerine gidelim.

MAL VARLIĞIMI ARAŞTIRIN DİYORUM ARAŞTIRMIYORLAR

Mal varlığımı araştırın” diyorum araştırmıyorlar. Siyasi manevra diyorlar. Bir siyasi manevra da Binali Bey Erdoğan yapsın. Kızımın dairesi orada, hatta dedim ki “şu basın mensuplarını çağırı da gösterin şu daireyi. İnanın daireyi aldı 2 ay bekledi mobilya almak için biraz para biriktirmek için. 
Battal Bey’in eşi ön seçimle geldi. Ben onun milletvekilliğini ilan etmedim ki. Kontenjandan olsa hadi diyelim bu iddia doğrudur ama kontenjandan gelmedi ki.

ERDOĞAN’IN “DEVAMI GELECEK” AÇIKLAMASI

(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Ataşehir’i de zaten arkadaşlarımız sağolsun en güzel şekliyle ortaya koydu, daha çok şeyler gelecek" açıklamasıyla ilgili) Zaten bütün CHP’li belediyeler inceleniyor ama Erdoğan Man Adası’yla ilgili belgelerden dolayı büyük rahatsızlık içinde. Dolayısıyla bunu kapatmak istiyor. Neyle kapatacak? CHP’li belediyelere saldırarak kapatacak. Saldırsınlar ne var? CHP’li belediyelerde bir şey yok ki. Verilemeyecek hesapları mı var? Hepsinin hesabı veriliyor.

Burada ayıp olan şu: Cumhurbaşkanı makamını işgal eden zat doğrudan doğruya yargıya ve bürokrasiye talimat vererek onları kendi özle intikamını alması için aracı kılması. Yani devletin gücünü özel intikam almak için kullanıyor. Devleti bir şantaj aracı olarak kullanıyor. Asıl acı olan bu. Çünkü kendisi acz içinde hesabını veremiyor. Bir şey de diyemiyor. “Sahtedir” diyor. Ama acz içinde o makamda oturan zat acziyetini baskı inşa ederek gidermeye çalışıyor. Onun baskısı bize vız gelir.

SOYLU'YA: SEN KİMSİN Kİ BENİ TEHDİT EDİYORSUN

(İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Kılıçdaroğlu sen bittin" açıklamasıyla ilgili) Ben ona yanıt vermedim. Yanıt vermeye değmez çünkü. Ama grup başkanvekillerimiz ağzının payını verdi. İçişleri Bakanlığı'nda oturacak beni tehdit edecek. Ben de ona pabuç bırakacağım. Sen kimsin ki beni tehdit ediyorsun. Değmez bile. Sırf sarayın gözüne girmek ve koltuğunu sağlamlaştırmak işin bu yola başvuruyor. Belediye başkanımızı görevden alıyor Bunların hepsinin hesabı yargı önünde sorulacak. Bir insan bulunduğu koltuğun hakkını vermeli. Yargı kararlarına rağmen birisini görevden alıyorsanız birilerinin talimatıyla bunu yapıyorsunuz demektir. Bir kişi çok sık parti değiştirirse, o kişinin kişiliği her zaman tartışma konusu olur. Özgür Özel gensoru tarihine kadar süre verdi. Açıklamaları yapacak. Düne kadar Fetullah Gülen’e övgüler düzen ve düne kadar Erdoğan hakkında ağza alınmayacak şeyler söyleyen biri nasıl olur da 180 derece dönüp içişleri bakanlığı koltuğuna oturur. Dün söylediğini bugün nasıl yalarsın? Bu tür inşaları siyasette muhatap almak da doğru değil. Bunla kendi çukurlarında debelenip durular.