KESK Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Adana'da 3 Temmuz günü yargılanmalarına başlanacak 5'i tutuklu 12 KESK üyesi için açıklama yaptı, 3 Temmuz'da adliyeye yürüyeceklerini duyurdu.

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, 13 Ocak, 13 Şubat ve 25 Haziran 2012 operasyonlarında gözaltına alınıp tutuklanan onlarca yönetici ve üyelerinin 16 aya varan uzun tutukluluk süreleri sonrasında özgürlüklerine kavuştuğunu hatırlattı.

19 Şubat 2013 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanan 64 KESK üyesinin hala cezaevinde olduğunda dikkat çeken Özgen, şöyle konuştu: "Tüm tahliyelere rağmen bugün itibariyle KESK ve bağlı sendikalarının yönetici ve üyesi toplam 88 kişi hala tutukludur. Daha bir hafta önce bağlı sendikamız Haber-Sen Ankara Eğitim Sekreteri Can Deliduman, milyonlarca insanın katıldığı, KESK olarak başından beri içinde yer aldığımız, 'Gezi Parkı direnişi protestolarına katılmak' gerekçesiyle tutuklanmıştır. Bugün tutuklu bulunan toplam 88 KESK'linin 20'si kadın yönetici ve üyelerimizdir. Ülkenin dört bir tarafındaki hapishanelerde, kimisi tecrit koşularının ağırlaştırıldığı F tipi hapishanelerde bulunan yönetici ve üyelerimizin 64'ü 19 Şubat operasyonunda tutuklanan arkadaşlarımızdır. 19 Şubat operasyonunun üzerinden tam 4 ay 12 gün geçmesine rağmen hala iddianame açıklanmamıştır. Operasyon kapsamında bugüne kadar hazırlanan tek iddianame iki gün sonra, 3 Temmuz'da Adana'da ilk duruşmalarına çıkacak arkadaşlarımız hakkında hazırlanan iki ayrı iddianamedir. Bu iddianameler kapsamında dört ayı aşkın süredir tutuklu bulunan; Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Ayhan Erkal, SES Hatay Şube Eski Başkanı Ahmet Aras, SES Hatay Şube Örgütlenme Sekreteri Merih Şanlı, Eğitim-Sen Silifke Temsilciliği Başkanı Mehmet Doğan ve Eğitim-Sen Silifke Temsilciliği Örgütleneme Sekreteri Bülent Coşkun'un yanı sıra 12 yönetici ve üyemiz de tutuksuz olarak yargılanmaktadır."

5'i tutuklu 12'si tutuksuz KESK üyesi hakkındaki iddianame için "kes-kopyala-yapıştır" iddianamelerinden hiçbir farkı olmadığına dikkat çeken Özgen, "Sendikal faaliyetlerimiz, KESK ve bağlı sendikalarımızın kararını aldığı eylem ve etkinliklere katılmak yine suç olarak gösterilmektedir. Puşinin, şemsiyenin, şapkanın tutuklamalara delil olarak gösterildiği Özel Yetkili Hukuk sistemi yönetici ve üyelerimizin tutuklanmasında da en az bu deliler kadar trajikomik 'deliller', gerekçeler ileri sürmektedir" dedi.

KESK Genel Başkanı Özgen, şöyle konuştu: "Bugün tutuklu tek bir arkadaşımızın dahi kalmadığı 13 Şubat, 25 Haziran operasyonları sonucunda açılan davalardaki suç isnatlarının tekrar edildiği iddianamelerin omurgasını meşhur gizli tanık ifadeleri ve neredeyse her sendikamızın genel merkezine ve şubesine hukuksuz bir şekilde yerleştirilen gizli kamera ve ses kayıtları oluşturmaktadır. İçeriğinde hiçbir suç unsuru olmayan ortam ve telefon dinlemelerinden elde edilen kayıtlar 'yasadışı faaliyetin delilleri' olarak gösterilmek istenmektedir."

İktidarın KESK'e yönelik saldırılarında "ideolojikler" ifadesini sık sık kullandığını hatırlatan Özgen, "Kendisine itiraz edenleri 'ideolojik' olarak nitelendirerek suçladığını zanneden AKP'nin de elbette ki bir ideolojisi vardır. Bugün yönetici ve üyeleri şahsında emek ve demokrasi mücadelesi hedef alınan KESK'e yönelik baskıların, kuşatma operasyonlarının kaynağında da sermaye yanlısı bu ideoloji vardır. Çünkü onlara göre sadece kamu hizmeti sunanların değil bu hizmetlerden yararlanan milyonlarca yurttaşın çıkralarını temel alan, emeğin, ezilenin, dışlananın yanında yer alan KESK tehlikeli bir 'ideolojik' odaktır" diye konuştu.

Tutuklu arkadaşlarını yalnız bırakmayacaklarını duyuran Özgen, Hatay, İskenderun, Antep, Osmaniye, Tarsus, Mersin, Urfa ve Kilis'ten şube yönetici ve üyelerinin yanı sıra genel merkez yöneticileriyle birlikte 3 Temmuz'da Atatürk Parkı'ndan Adana Adliyesi'ne yürüyeceklerini duyurdu. (ETHA)