KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, ANF'ye verdiği röportajda, 'sürece' ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hozat, Türk devletinin ne kadar ayak diretirse diretsin nihayetinde geleceği noktanın yine demokratik çözüm noktası olacağını; fakat şu anda bu noktanın çok uzağında olduğunu ifade ederek,  “biz mücadelemizi kapsamlı biçimde sürdüreceğiz. Devletten beklemeden kendi demokratik özerk sistemimizi kuracağız. AKP çözüme, müzakereye gelmezse Kürtler Türk devletinden ve AKP hükümetinden çözüm dilenmeyecektir” dedi.

Bese Hozat’ın konuya ilişkin yaptığı çarpıcı açıklamalar şöyle:

Sayın Öcalan, BDP-HDP heyetine “sürecin aslında bittiğini ancak tek taraflı olarak süreci sürdürmekte kararlı olduğunu” ifade etti. Sizin tutumunuz ne olacak?

"Çözümden herkesin anladığı şey farklıdır. Çözüm silahların susması değildir, silahların susması çözüm için sadece bir iklim oluşturuyor. Biz bir yıldır bu iklimi oluşturmuşuz zaten. Ama AKP, demokratik adım atmıyor. Halen çatışmasızlık sürecinin baş mimarı Önder Apo’nun toplumla teması yoktur. Dışarıya sesini duyuramıyor. On bini aşan siyasi tutsak rehine olarak tutulmaya devam ediliyor. Siyasi rehineler üzerinden pazarlık yapan bir siyasi anlayış var karşımızda. Herkes soruyor tabii; tarihi bir sorun tüccar ve ticaret anlayışıyla çözülür mü? Yirmi milyonu aşan bir halk, dilini parayla öğrenir mi? diye.  Halk açık açık şunu söylüyor, senin haddine değildir bu halka parayla dilini öğretmek. Maalesef hala bu kadar milliyetçi ve sömürgeci bir devlet ve hükümetle karşı karşıyayız. Ve halen AKP’nin dilinden tek millet, tek vatan, tek bayrak sloganları düşmüyor. PKK, otuz beş-kırk yıldır bu devlet zihniyetine karşı mücadele ediyor. Bu zihniyeti değiştirmeye, inkar ve imha politikalarını kırmaya çalışıyor.

‘GERÇEK BİR HALK SAVAŞI SÜRECİ’

"Önderliğimizin bütün çabası devletin ve hükümetin zihniyetini değiştirerek adım attırmaktır. Bunun için çok büyük bir sabır göstererek mücadele ediyor. Demokratik siyasal çözüme olan inancı onu bu konuda çok ısrarlı ve kararlı bir tutuma götürüyor. Şu bir gerçektir ki, dünyada Kürt sorununa benzer her sorun son noktada demokratik siyasetle çözülmüştür. Türk devleti ne kadar ayak diretirse diretsin en nihayetinde geleceği nokta yine demokratik çözüm noktasıdır. Fakat şu anda bu noktanın çok uzağındadır, bu çok açık. Bunun için biz de mücadelemizi kapsamlı bir biçimde sürdüreceğiz. Demokratik çözüm için toplumsal direnişi yükselteceğiz. Devletten beklemeden kendi demokratik özerk sistemimizi kuracağız. Otuz beş yıllık halk devrimini demokratik özerk sistem inşasına dönüştüreceğiz. Devlet üzerimize geldiğinde de her türlü meşru savunmamızı yapacağız. Bundan sonraki süreç gerçek bir halk savaşı süreci olacaktır. Geçmiş süreçte devrimci halk savaşı tek ayaklı yürüdü, gerilla savaşıyla sınırlı kaldı. Bundan sonra bu böyle olmayacak, olamaz da.

"Halkımızı özgürleştirmenin araçları ve seçenekleri çoğalmıştır. Hareket olarak bu konuda fazla sıkıntılarımız yoktur. Bölgenin içinden geçtiği siyasi konjonktür Kürtler için birçok imkan ortaya çıkarmıştır. Kürtlerin siyasi ve askeri kazanımları çok güçlüdür.  Kürtler bölgede çok örgütlü ve donanımlı bir halk gerçeğini ifade ediyorlar. Kürtler kendi sistemlerini kurma ve savunmalarını yapma gücüne ulaşmış durumdadırlar. Rojava buna en açık örnektir. Ayrıca Kürtlerin dostları ve ittifak güçleri artmıştır. Bölgede temel bir denge unsurudurlar. Kürtlerle stratejik ittifak kurmak isteyen, bunun için ciddi çaba harcayan güçler vardır. AKP çözüme, müzakereye gelmezse Kürtler Türk devletinden ve AKP hükümetinden çözüm dilenmeyecektir. AKP’nin dilencileştirme politikalarına Kürtler gelmeyecektir. Kendi çözümlerini kendileri yaratacaklardır. AKP Kürtleri kandırarak seçimleri kazanacağını düşünüyor. Kürtler açısından kanma ve oyuna gelme dönemi değerli Kürt liderleri Şeyh Sait’in ve Seyit Rıza’nın asılmasıyla tarihe gömüldü. Bu tarihi kişilikler Kürtlere çok büyük dersler öğrettiler, yaşadıkları tecrübeler Kürtlere saf olmamayı çok iyi öğretti." (ANF)