KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı, Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Cerablus'a yönelik dün başlattığı operasyona ilişkin açıklama yaptı.

ANF'de yer alan açıklamada, Türkiye'nin uzun zamandır Cerablus’a müdahale etme planını Minbic’in kurtarılmasıyla pratiğe geçirdiği savunuldu.

Cerablus’un IŞİD’le anlaşmalı bir şekilde devralındığını iddia eden KCK, Türkiye ve ÖSO'nun hedefinde IŞİD olmadığını, tek hedefin Demokratik Suriye Güçleri (DSG) olduğunu ifade etti.

KCK, Rojava’ya yönelik saldırının tüm Kürt halkına saldırı olduğunu savunarak, mücadeleyi yükseltme çağrısında da bulundu.

Açıklamadan öne çıkanlar şöyle:

“TÜRKİYE’NİN ESAS HEDEFİ IŞİD DEĞİL DSG'DİR”

“IŞİD Minbic’ten atılınca hemen IŞİD’in Cerablus’tan çıkarılıp Türkiye'ye bağlı çetelerin yerleştirilmesi planı devreye sokuldu. Türk devleti ve bağlı çeteler IŞİD’i Cerablus’tan çıkarmamıştır, IŞİD anlaşmalı bir biçimde Cerablus’tan çekilmiş, yerine Türk devleti ve onun güdümündeki çeteler yerleştirilmiştir. Türk devleti ve bağlı çetelerin amacı IŞİD değildir; tek hedef vardır, Suriye’nin demokratikleşmesini sağlayacak Demokratik Suriye Güçleridir.

“SALDIRI SURİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİNE YÖNELİK”

“Bu saldırı Suriye’nin demokratikleşmesine yönelik saldırıdır. Kürt halkının Arap, Asuri-Süryani, Türkmen, Çerkez, Ermeni, Dürzi gibi halklarla birlikte demokratik Suriye’yi yaratma mücadelesine saldırıdır. Zaten Türk devlet yetkilileri IŞİD’i değil, YPG’nin de içinde olduğu Demokratik Suriye Güçlerini ve tüm halkların içinde yer aldığı Demokratik Suriye Meclisini hedeflediklerini açıkça ortaya koymuşlardır.

“Uluslararası güçlerin de Türkiye ile siyasi çıkarları gereği bu saldırıya göz yummaları, demokratik bir Suriye’yi amaçlamadıklarını göstermektedir. Siyasi güç mücadelesi içinde her türlü kirli ilişki içine girmekte ve halkları çıkarlarına kurban etmektedirler.

“KÜRTLERİN SURİYE’Yİ PARÇALAMA GİBİ BİR AMACI YOKTUR”

“Demokratik Suriye Güçleri ve tüm halkların birlikte oluşturmak istediği Kuzey Suriye Federasyon’u, demokratikleşme temelinde Suriye’nin birliğini güçlendirmeyi hedeflemişlerdir.

“Kürtlerin ve Kuzey Suriye halklarının Suriye’yi parçalama gibi bir amacı yoktur. Türkiye'nin bu güçleri Suriye’yi parçalama gücü olarak göstermesi, kendi amaçlarını gizlemek içindir. Aksine Türkiye Suriye halklarını birbirine düşman ederek Suriye üzerindeki hesaplarına ulaşmayı hedeflemektedir.

TÜRKİYE'NİN AMACI

“Türk devletinin tek amacı, temel demokratik haklarını kazanması temelinde Kürtlerin Suriye’nin birliğini güçlendirmesinin harcı olmasını engellemektir. Demokratikleşmeyi engelleyip Kürt sorununu ve diğer sorunları çözümsüz bırakıp Suriye’nin sürekli zayıf durumda kalmasını amaçlamaktadır.

“Türk devleti Cerablus’u işgal edip çeteler üzerinden Suriye üzerindeki etkisini arttırmak istemektedir. Bu amacına ulaşmak için Kürt karşıtı güçleri de kullanmaktadır. Kürtleri etkisizleştirdikten sonra mezhepçi zihniyet ve ilişkileriyle Suriye üzerinden Ortadoğu’daki emellerinin kapısını açmayı hedeflemektedir.

“Türk devleti şu anda Ortadoğu'da demokrasi karşıtlığına öncülük yapmaktadır. Kürtler ve tüm demokrasi dinamiklerini ezip başta kendileri olmak üzere Ortadoğu'da baskıcı otoriter rejimlerin ayakta kalmasını sağlamaya çalışmaktadır. Bu açıdan bu saldırının işbirlikçileriyle birlikte Ortadoğu'da demokrasi isteyen tüm güçlere saldırı olarak görülmesi gerekir. Bunun için de bu saldırıya demokrasi ve özgür yaşam isteyen tüm halklar karşı çıkmalıdır.

“Mevcut AKP iktidarı varlığını sadece Türkiye'deki demokrasi güçlerini ezmede değil, tüm Ortadoğu'daki demokrasi güçlerini ezmede görmektedir. Bu açıdan da Ortadoğu'nun en demokratik gücü olan Kürtleri ve Suriye’deki demokratik ittifaklarını ezme saldırısı yürütmektedir.

'MÜCADELEYİ YÜKSELTME ÇAĞIRISI'

“Bu saldırı karşısında tüm Kürtler ve demokrasi güçleri bir araya gelmelidir. Kürtler bu saldırıyı sadece Rojava Kürtlerine saldırı olarak değil, tüm Kürtlere yönelik saldırı olarak görerek birliklerini güçlendirip ortak tutum ve mücadele içine girmelidirler. Kürt halkı ve demokrasi güçleri Rojava’ya ve Kobanê’ye yönelik saldırıda nasıl güçlerini birleştirerek mücadele etmişlerse, şimdi de her yerde bu saldırıya karşı tutum almalı ve mücadeleyi geliştirmelidirler.

“Türk devleti Rojava Devrimine ve Kobanê’ye saldırttığı IŞİD başarısız kalınca, şimdi saldırısını doğrudan kendisi yürütmeye başlamıştır. Bu açıdan tüm Kürt halkı, Türkiye'nin ve dünyanın tüm demokrasi güçleri Kobanê’ye saldırıda nasıl ortak mücadele içine girdilerse, şimdi de 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ve 6-7-8 Ekim Kobanê Direnişini destekleme eylemleri ruhu ile ayağa kalkmalı ve bu saldırıya karşı Rojava Devrimini koruma ve Suriye’nin demokratikleşmesini sağlama mücadelesini yükseltmelidirler.”