Kongra-Gel (Kürdistan Halk Kongresi) Eşbaşkanı Remzi Kartal, özyönetim konusu ve tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kürtlerin bölgedeki politikalarına dikkati çeken Kartal, “2016 yılı Kürtler için final ve zafer yılı olacak. Bütün halkımız bu şiarla mücadelenin içerisinde yar almalı,” dedi.

Kartal, yeniden masaya oturmanın ise eskisi gibi ‘oyalama’, ‘zamana yayma’ ile mümkün olmadığını vurgulayarak, bazı şartları sıraladıç.

Fırat Haber Ajansı’ndan Ali Güler’e konuşan Kartal’ın özyönetimden HDP'nin kapatılma tartışmalarına ve gündemdeki öteki konulara ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle:

ÖZYÖNETİM

“Son aylarda 40 yıllık mücadele özyönetim talebiyle şehirlere yayılması oldukça önemli bir aşama.

“Kürt halkı, özyönetim talebiyle Türkiye halkıyla sistem içerisinde yasal, anayasal çerçevede yaşamanın çözümünü dayatıyor. Ancak Türkiye, şimdiye kadar bilinen politikaları sürdürdü. Gelinen aşama; ya birlikte çözüm ya da Kürdistan halkı kendi öz çözümünü dayatacak. Şu anda her ikisini de paralel bir şekilde yürütüyor. Devletten beklemiyor. Kendi çözümünü özyönetim iradesiyle ortaya koymuş durumda.

“Saldırılara karşı halkın direnişi de büyüyerek, yayılacaktır. Hem Kürdistan’da hem de Türkiye’de. Bu mücadele Türkiye’nin demokratikleşmesinde, özgürleşmesinde ve bu temele de barışın kurulmasında yana olanlarla birlikte olacak. Bakın özyönetimlerle birlikte ABD, Türkiye’ye 'PKK ile masaya oturun tekrar' çağrıları yaptı. Yine şimdiye kadar AKP ile sıkı olanlar da farklı sesler yükseldi. Mesela Hollanda parlamentosunun, AB’ye 'Kürtlere yönelik şiddet durmayana kadar her hangi fon çerçevesinde Türkiye'ye yardım yapılmamalı' kararı söz konusu.

“Şehirlerdeki mücadele bir gerilla mücadelesi değil. Devlet bir şehir halkını topyekûn yok etmek istiyor. Şehirleri kuşatmış tank, top ve helikopterlerle saldırıyor. Tabi bu durum dünya kamuoyu tarafından açık bir şekilde görülüyor. Buna kimsenin seyirci kalması mümkün değil. Devlet baskını arttıracak tabi buna karşı hem direniş yükselecek hem de uluslararası arenada tepkiler yükselecek. Bu açıdan içine yeni girilen süreç önemli. Birçok açıdan ses getirecek. Bu sesi yaratan da özyönetim talebinin sesidir.

“Kürtler, artık merkez tarafından yönetilmek istenmiyor. Bu sadece Türkiye’de değil. Kürtlerin yaşadığı bütün ülkelerde bu yöntemlerle yönetilmek istiyor. Temel olarak sorun şu, Türkiye’nin Kürt gerçeğini kabul etmesini istiyor. Bu halkın bir dili, kimliği, tarihi kültürü var. Bir halk olmaktan kaynaklı demokratik hakları var. Bunun kabul edilmesi gerekiyor.

TEKRAR MASAYA OTURULUR MU?

“Artık tekrardan zaman yayma, oyalama gibi bir şey söz konusu olamaz. Çünkü gerek Oslo süreci gerek ise İmralı sürecinde edinen bir tecrübe var. Eğer bugün bir çözüm olacaksa devletin acilen çözüm eksenli somut adımlar atması gerekiyor. Güvenlik eksenli politikaların terk edilmesi gerekiyor. Çift taraflı ateşkes sağlanmalı. ‘Bu devlet artık Kürt soruna silahlarla değil siyasal bir zeminde çözümü esas alacaktır’ yaklaşımı esas alınmalı. Üçüncü bir tarafsız bir heyetin sürece dahil olması gerekiyor. Dolmabahçe sarayında ortaya çıkan çerçeve esasında müzakerelerin başlanması gerekiyor. Görüşmeler, kamuoyuna açık bir şekilde olmalı. En önemlisi de parlamentonun sürece dahil edilmesi gerekiyor. Her şey parlamentoda yasal anayasal bir şekilde olmalı. Bu konsept ile süreç yeniden başlatılabilir. Artık geçmiş süreçler gibi bir durum söz konusu değil.

“GERİLLA DA ÖZYÖNETİM MÜCADELESİNİ DESTEKLEYECEK”

"Özyönetim mücadelesi bütün şehir ve kasabalara yayılmalı ve öz yönetim ilan edilmeli. Çünkü halkımız 2016 yılını özgürlük yılı olarak görmeli. Bu mücadele gerilla tarafından da en etkili şekilde desteklenecektir.

HDP’NİN KAPATILMASI TARTIŞMALARI

“Devlet, 1990’lı yıllarda yaptığı gibi sonuç almaya çalışıyor. Kürt partilerini kapatma, halkı göç ettirme, baskı uygulama, gözaltına alma, tutuklama parti kapatma gibi yöntemleri ile sonuç almaya çalışıyor. Bu, A’dan Z’ye yanlış. Ne Ortadoğu, ne Türkiye ne de Kürdistan 1990’lı yıllardaki gibi. Üstelik uluslararası dengeler de artık eskisi gibi değil. Bugünkü tablo Kürtlerden yana.

"Ortadoğu’da yüz yıl önce Türk devletinin Kürtleri yok saydığı Lozan ittifakı kırıldı. Bunun için Türk devletine rağmen uluslararası güçler Kobanê’de Kürtler ile ittifak kurmuşlardır. Bugün de Kürtler Fırat’ın batısına geçmiştir. Bu açıkça Lozan’ın bitişidir.

“Eğer devlet aklı Kürt partilerini kapatıp, milletvekillerine saldırıyor gibi bir akılsızlığı düşünüyorsa bu otomatikman özyönetimlerin ilanların bir bütün olarak bölgeselleşmesi ve Kürdistanileşmesi anlamına geliyor. Doğal olarak, bölgesel hal meclislerin kurulması anlamanı geliyor. Bu da çözümü daha da hızlandıracaktır. Kürtlerin yaşadığı bütün bölgelerde hatta Türkiye’nin her tarafında olacaktır. Bu da Erdoğan ve AKP’nin faşizmine karşı demokratik ve özgürlük mücadelesi yükselecektir. Geldiğimiz 2016 yılı, 1990’lı yılların tablosu mümkün değil."