Boykot yapan BDP Grubu'nun Başkanı Selahattin Demirtaş, AK Parti heyetiyle önümüzdeki günlerde bir araya geleceklerini söyledi. Demirtaş, 'Erdoğan'ın çağrısını değerlendireceğiz' dedi.

DİYARBAKIR - Seçimlerin ardından Diyarbakır’da ikinci kez yapılan grup toplantısında konuşan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis dışında bırakılmak istendiğini söyledi.  Demirtaş'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"BDP ve Blok siyaset dışı bırakılmak isteniyor. Biz buna direniyoruz. Ortada bir kriz varsa bu yemin krizi değildir. Demokratik siyasetle statükocu siyaset, vesayetçi siyaset arasındaki krizdir. Bizimle diğerleri arasındaki krizdir.

ERDOĞAN'IN ÇAĞRISINI DEĞERLENDİRECEĞİZ

Umutların beklentilerin yüksek olduğu bir siyasi atmosferden bugün nerelere geldik? Gazlara, coplara, panzerlere rağmen seçimlere girdik. Devlet imkanlarını kullanan hükümet partisinin karşısında seçim kazandık. Biz yeni anayasa yapılsın diyen bir Blok’uz. Ama bizi dışlamak istiyorlar. Halkımızın bize bağladığı umut karartılmak isteniyor. Önümüzdeki günlerde AK Parti grubu ile bir araya gelip görüşeceğiz. Başbakan Erdoğan’ın çağrısını değerlendireceğiz.

'ORTADA BİR HIRSIZLIK VAR'

Sayın Hatip Dicle’nin şahsında bir halkın iradesi teslim alınmak istenmiştir. Buna yemin krizi denebilir mi? Bu bir demokrasi krizidir. Eğer sorun çözülecekse başlangıç noktası bu olmalıdır. Nerede kilitlendiyse orada açılmalıdır. ‘Gelsinler yemin etsinler’ demek aynı anlayışın devamıdır. Aradan geçen 3 haftalık zaman göstermiştir ki Blok’un kararı doğrudur, meşrudur. Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi sürecini başlatan, o dilekçeyi veren AK Parti’dir. Ortada açık bir hukuksuzluk vardır. Bir hırsızlık vardır. Ve hırsızdan ortada bir haksızlık olduğuna dair tek bir cümle duymuş değiliz.

'MİLLİ MUTABAKAT CEPHESİ'

Şimdi CHP yemin etti diye ülke kurtulmuş, demokrasi sorunları çözülmüş gibi davranıyorlar. Bir tarafta aldığı yüzde 50 oya dayanarak bize diz çöktürmeye çalışanlar var, bir yanda da yeni anayasada Kürt halkının hakları yer almasın diye uğraşanlar var. Karşımızda böyle bir milli mutabakat cephesi var. Karşılıklı konuşabiliriz dedik. Ama AK Parti ilk günden beri ısrarla 'Önce yemin edin' dedi. Mesele sadece bir yemin meselesi değil.

'BİZİ SİNDİREMEZSİNİZ'

Bizimle alay etmeye çalışarak bizi sindirebileceklerini düşünüyorlar. Biz de diyoruz ki, bu halk cesursa, fedakarsa, bedel ödemeye hazırsa, temsilcileri de öyle olur. Eğer haftaya başka bir vekilimiz tutuklanacaksa, demokratik siyasete yönelik umutlar daha da azalacaksa, orada olmamızın bir alemi yoktur. Biz her şeye rağmen parlamentoda ısrar ediyorsak, bunun da değeri bilinmelidir. Eğer bu noktada durabilirsek akan kanı durdurabiliriz. Eğer bugün bu ülkede hala kan akıyorsa bunun sorumlusu, siyasetin önünü açmak yerine bizi engellemeye çalışanlardır. Bizi engellemeye çalışanlar, barışı engellemeye çalışanlardır. Biz AKP’nin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bakmayız.

'LÜTUF BEKLEMİYORUZ'

Biz kimseden lütuf da beklemiyoruz, kimseye talimat da vermiyoruz. Diz de çökmüyoruz, önümüzde diz çökülmesini de istemiyoruz. Bizler mutabakat arayışımızı tabii ki sürdüreceğiz. Bu kişisel ikbalimiz için değil, Türkiye’nin geleceği açısından önemlidir. CHP’nin aradığı mutabakatla bizim aradığımız mutabakatın alakası yoktur. CHP’nin iki vekili için mutabakat arıyor. Biz Türkiye’nin demokrasi sorunları için ilkeli, samimi bir çözüm için mutabakat arıyoruz. Eğer 12 Haziran akşamı doğan umut devam etseydi, Meclis’te olurduk. Ama şimdi engellemeler nedeniyle halkımızın bağrında siyaset yapıyoruz. Grup toplantılarımız Türkiye’nin bütün temel sorunlarının tartışıldığı yer olmaya devam edecek. Hükümet programını biz de izledik, eğer bunlara Meclis'te cevap verme şansımız olsaydı verecektik. Önümüzdeki günlerde biz de hükümet programına yönelik eleştirilerimizi ve projelerimizi anlatacağız."