İYİ Parti Elazığ Kurucu İl Başkanı Abdulvahap Erdem,'' Ankara Büyükşehir eski Belediye Başkanı Melih Gökçek canlı yayın programında Fetö mensubu olduğumuza dair iftira attı'' dedi.

İYİ Partinin FETÖ destekli bir yapı olduğu iddialarını sert bir dille reddeden Başkan Erdem, ''Bu söylenenler yaklaşık iki yıldır bizim kurultay talebine başladığımız günlerden itibaren ilk olarak Milliyetçi Hareket Partisinin genel başkanı Devlet Bahçeli tarafından paralelciler diye gündeme getirildi ve bir linç kampanyası yapıldı. Özellikle de bu hain darbe girişiminden sonra bizleri direk FETÖ ile ilişkilendirmeye çalıştılar. Havuz medyasında yapılan baskı nedeniyle gerek sayın Akşener gerekse parti temsilcilerimiz kendilerini televizyonlarda ifade etmelerine imkan verilmediği için bu linç kampanyasın da sistematik bir şekilde işlendi. Bu tür ifadelerin çok net bir şekilde yalan olduğu bellidir. İYİ Partinin FETÖ ile ilişkisi ve irtibatı yoktur. Özellikle darbeden öncesine gitmek gerekirse Sayın Akşener'in İçişleri bakanı olduğu dönemde yayınlamış olduğu bir genelge var, bu genelgede özellikle bugün FETÖ diye adlandırılan bu yapının 80'li yıllardan itibaren yapılanmaya başladığı, Sayın Akşener'in bu tehlikeyi önceden gördüğü ve genelgesinde söylediği gibi kökü dışarıda ve ülkemizde faaliyet gösteren, özellikle de okul, yurt ve pansiyonlar gibi kurumlarda faaliyet gösteren ve Türkiye'ye yayılan bu yapının ileride çok ciddi anlamda sıkıntılar doğuracağını ve kimin kontrolünde olduğu belli olmayan bu yapının büyük sıkıntılar vereceğini belirtmiştir. Okul, yurt ve pansiyonların bu hususta denetlenmesi gerektiğini ifade etmiştir'' diye konuştu.

'MELİH GÖKÇEK HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM'

Ankara Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Melih Gökçek'in kendisine ve eşine yönelik iftirada bulunduğunu söyleyen Abdulvahap Erdem şöyle devam etti:

''Darbeden 10 gün sonra eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Beyaz TV'de katıldığı bir canlı yayın programında Akşener cemaatçidir Akşener ile birlikte hareket eden il başkanları cemaatçidir diye bir söylemi oldu. Hatta orada direk beni ve eşimi ismen zikrederek şahsıma karşı hakaret ve iftirada bulundu. Ve ben ertesi sabah hemen Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına bir suç duyursun da bulundum. Suç duyurumun içeriğinde, iftira, hakaret ve toplum önünde hedef göstermek iddiaları ile suç duyurusunda bulundum ve suç duyurum normalde Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına yapıldığı halde, Dosya yetkisizlik verilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Ben ve eşim şikayetçi olmamıza rağmen Sayın Melih Gökçek'in ifadesi dahi alınmadı ve konuyla alakalı takipsizlik kararı verildi. Ama gerekçe çok komik Gökçek'in ifadelerinde hakaret içerikli bir söylem yokmuş, herhangi bir şekilde hedef gösterme yokmuş. Şimdi ben buradan soruyorum, Bir insana suçsuz yere bir terör örgütü üyesisin yakıştırması bir hakaret değil midir? Türk ceza yasası bunun hükümlerini belirlemiştir. Delilsiz soyut bir şekilde bir insanı toplum önünde hedef gösterirseniz ona yapmadığı bir eylemi isnat ederseniz bu konuda kesinlikle ceza almanız lazım. Ama o dönemde henüz Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu için hukuk maalesef işletilmedi ve sayın Gökçek korundu. Belki bugün o şikayeti yapsaydım çok farklı olabilirdi çünkü bugün görevden alınmış durumda. Tabi bugün o görevden alınmasının sebebinin ne olduğunu yüce Türk milleti gibi ben de çok merak ediyorum. Yolsuzluktan mı alındı, Fetö bağlantısı olduğu için mi alındı bunun da yüce Türk milletine kesinlikle açıklanması lazım ki Bize Fetö'cü İftirası atan Sayın Gökçek'in Ankara’yı parsel parsel Fetö'ye sattığını söyleyen AKP'nin Genel Başkanı Sayın Bülent Arınç'tı''

'CEMAAT MENSUBU OLDUĞUMA DAİR İHBAR MEKTUBU GÖNDERİLDİ'

''Darbeden iki buçuk ay sonra 5 Ekim 2016 tarihinde Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına şahsımla alakalı cemaatçidir şeklinde isimsiz bir ihbar mektup gönderiliyor. Şimdi o tarihte henüz sayın Cumhurbaşkanı tarafından isimsiz ihbar mektuplarının işleme alınmaması insanların itibar suikastine uğramaması, haysiyet cellatlığı yapılmaması adına Kanun Hükmünde Kararname çıkartılmamıştı. Dolayısıyla Cumhuriyet Savcılığı'da isimsiz olarak gelen ihbarda ki isim de var Harun Esen adında bir isim var. Harun Esen imzasıyla şahsımın cemaatçi olduğuna yönelik Cumhuriyet Başsavcılığına bir ihbar mektubu gönderiliyor. Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık soruşturması ve emniyete yazılan müzekkere ile adreste Harun Esen isimli bir kişinin oturmadığı, adresin boş olduğu ve çevreden bu ismi tanıyan kimsenin olmadığı emniyet tarafından rapor edilince ihbar isimsiz ihbar olarak değerlendiriliyor ve şahsımla alakalı Milli İstihbarat Teşkilatına ve emniyet müdürlüğüne müzekkereler yazılıyor. Şahsımla alakalı araştırmalar yapılıyor ve netice itibariyle gelen raporlara göre şahsımın bu yapıyla uzaktan yakından irtibatımın bulunmadığı net bir şekilde ortaya çıkıyor ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından şahsımla alakalı kovuşturmaya yer olmadığına dair takipsizlik kararı veriliyor. Yani dava dahi açılmasına gerek görülmüyor iddiaların soyut olması nedeniyle''

'PENSİLVANYA VE OKYANUS ÖTESİ TABİRİNİ KULLANMIŞ İNSANLARIZ'

Bu hususta şunu söylemek istiyorum bizim için 17-25 Aralık denen bir milat bulunmamaktadır bu siyasi iktidarın bu terör örgütüyle arasının iyi olduğu günlerde bile her siyasi iktidar yetkilisinin televizyonlara çıkıp bugün Fetö diye adlandırdığımız hain terör örgütünün liderine methiyeler dizdiği, gözyaşları döktüğü, artık gel bu hasretlik bitsin dediği günlerde bile biz Elazığ'ın yerel televizyonlarında ve yazılı medyasında yaptığımız açıklamalarda Pensilvanya ve okyanus ötesi tabirini kullanmış insanlarız. Yüce Türk Ordusunu, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpaslarla tasfiye ettiği zaman, MHP ve CHP yetkilileri kaset operasyonlarıyla tasfiye etmeye çalıştığını en yüksek perdeden dile getirmiş insanlarız. Şahsım 2002 yılından 2012 yılına kadar Milliyetçi Hareket Partisinde yöneticilik yapmıştır. Bu iftiranın bu çamurun bizde tutması mümkün değildir''.

Haber: Evren Demirdaş / Elazığ