İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emmanuel Nahshon, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kudüs’te bulunanan Mescid-i Aksa’ya yönelik açıklamalarına yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına tepki gösteren Nahshon, "Osmanlı dönemi çoktan sona erdi. Yahudi halkının başkenti Kudüs'tü, Kudüs'tür ve öyle kalacaktır " dedi.

İsrail’in Mescid-i Aksa’nın girişine metal dedektörler yerleştirmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in uygulamalarına tepki göstererek, "Bu kutsal mabedi Müslümanların elinden alma girişimi" ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan'ın açıklamalarına "hayali, temelsiz ve çarpıtılmış" diyen Nahshon,"Osmanlı İmparatorluğu günleri çoktan sona erdi. Yahudi halkının başkenti Kudüs'tü, Kudüs'tür ve öyle kalacaktır. Geçen yıllardan farklı olarak kentin mevcut yönetimi tüm azınlıkların güvenliği ve din özgürlüğüne mükelleftir ve haklarına saygılıdır. Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı" ifadelerini kullandı.

Nahshon, Erdoğan'a "ülkesinin kendi sorunları ve sıkıntılarıyla" ilgilenmesi çağrısında bulundu.

‘ERDOĞAN KÜRTLERE NE DERDİ ACABA?’

Haaretz gazetesinin haberine göre İsrail Başbakanlık Ofisi de konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada "Erdoğan Kuzey Kıbrıslılara ya da Kürtlere ne derdi acaba? İsrail'e vaaz verecek son kişi Erdoğan'dır" ifadelerine yer verildi.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer bugün İsrail askerleri çok basit hadiseleri bahane edip, pervasızca Mescid-i Aksa'nın bahçesini postalları ile kirletiyor, orada kolayca Müslüman kanı döküyorlarsa, bunun sebebi, bizlerin Kudüs'e yeteri kadar sahip çıkmıyor oluşumuzdandır" demişti.

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

“Buradaki amacın güvenlik kaygısı olmadığını, tamamen Müslümanları Mescid-i Aksa’dan tecrit etme niyetiyle hareket edildiğini İsrail’i ve bölgeyi bilen herkes kabul edecektir.

Biz Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak imkan değil, iman meselesidir. Eğer İsrail elindeki silahlara, arkasındaki güçlere, yani imkanlarına bakarak böyle bir yola tevessül ediyorsa çok yanılıyor. Buradan tüm vatandaşlarıma ve dünyadaki tüm Müslümanlara bir çağrıda bulunmak istiyorum. İmkanı olan herkes bulduğu her fırsatta Peygamber Efendimizin tavsiyesine uyarak lütfen Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etsin. Gidemeyenler de oradaki kardeşlerimize yardım göndersinler. Gelin birlikte tıpkı Mekke'ye Medine'ye sahip çıkar gibi hep birlikte Kudüs'e sahip çıkalım.

Ne Hristiyanların, ne de Musevilerin inançlarıyla, ibadetleriyle, ibadethaneleriyle bizim meselemiz yoktur. İşte ülkemizde ne Sinagoglar, ne havralara yönelik Mescid-i Aksa’da olan olaylar nedeniyle buradaki yapılmak istenen saldırılara bizler gerekli tedbirlerimizi aldık, bazı ufak tefek yanlışların dışında da hamdolsun ciddi bir şey yaşanmadı. Ben buradan da özellikle milletime, çeşitli düşünce gruplarına veya siyasi partilere, STK’lara sesleniyorum. Mescid-i Aksa’da böyle bir şey oldu, bunun karşılığı da bu olmalıdır diye buradaki sinagog veya havralara saldırmanın hiçbir anlamı yoktur. Bunlar bizim dinimize göre de yasaklanmıştır, yanlıştır"

 “Türkiye en ideal çözümün 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti ile yine aynı sınırlar içinde başkenti Tel Aviv olan İsrail devleti olduğunu savunmaya devam edecektir. Bu çerçevede İsrail’in Mescid-i Aksa’ya Müslümanların girişine ve ibadetine engel olan son günlerdeki tavrını şiddetle kınıyoruz. Şayet gerçekten ortada terörle mücadele bağlamında bir mesele varsa bunun kendi sınırları içinde ve doğru yöntemlerle ele alınması gerekir. Kendilerine sayın Cumhurbaşkanlarıyla yaptığım görüşmede de söyledim. Mescid-i Aksa’ya ibadete giden Müslümanlara terörist muamelesi yapılmasını asla kabul edemeyiz. Aynı şekilde burada sinagoglara, havralara giden Musevilerin, Yahudilerin de terörist muamelesi görmesini biz kabul edemeyiz. Bunları birbirinden ayırmamız lazım. Şu anda yapılan iş terörle mücadele bahanesiyle Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden alma girişimidir”