AK Partili Hüseyin Çelik, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki odasına konulan bombayla ilgili suçladığı dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş'ın iddialara cevap vermesi gerektiğini söyledi. Çelik, "Dava açsa da pislikler ortaya çıksa. Söylediklerim suç duyurusu niteliğindedir, savcılar doğrudan harekete geçmeli. Zamanaşımı yoksa dava açmayı düşünüyorum." dedi.

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde öğretim üyesi olduğu 1995'te odasına dönemin valisi Mahmut Yılbaş tarafından bomba konulduğuna ilişkin sözleri tartışılmaya devam ediyor. Çelik, 17 yıl önceki olayın detaylarını Zaman'a anlattı. Aynı dönemde üniversitede görev yapan Prof. Dr. Mustafa Nutku'nun açıklamalarındaki rektörlük seçimlerinin olayın tek sebebi olmadığını belirtti. Ermeni meselesiyle ilgili verdiği bir konferans sırasında valinin 'despotça' müdahalede bulunduğunu, buna gerekli cevabı verdiğini anlattı. Yılbaş'ın DYP'den milletvekilli adayı olmasına karşı çıktığını kaydetti.

 

Çelik, Jandarma bölgesinde gerçekleşen olayın ardından yaşanan garipliklere de değindi. Bombanın koridoru bile tahrip ettiğini, eşyaların camdan fırladığını belirtirken şöyle devam etti: "Jandarma geldi gitti. Kriminal laboratuvar sonuçları için sürekli Hüseyin adında bir Yüzbaşı'yı arıyordum. 'Hocam bir şey yok' dediler. 15 gün sora cuma çıkışı Yüzbaşı yanıma yaklaştı ve 'Boşuna işin peşine düşmeyin, bir şey çıkmaz. Siz zarar görürsünüz' dedi." Çelik, dönemin Van Emniyet Müdürü ile terör şubesi sorumlusunun kendisine koruma ve tabanca ruhsatı vermeyi önerdiklerini aktardı.

 

Hüseyin Çelik, 'mahrem' kaydı düştüğü için emniyet müdürünün 'vali koydurdu' bilgisini 17 yıl sakladığını açıkladı. "60 darbesini bile yeni sorguluyoruz." ifadelerini kullanan Çelik, şunları kaydetti: "Somut deliller mi vardı kendi dünyasında böyle bir sonuca mı vardı bilemem. Açıklamamak kaydıyla demese, suç duyurusunda bulunacaktım. Belki de zor duruma düşeceklerinden endişe ettiler. O dönem oradaki öğretim üyeleri bilir olup biteni. Üniversitede, ön plandaydım."

 

Çelik, dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş ile ilgili başka iddiaları da gündeme getirdi. Van Şoförler Federasyonu Başkanı Şevket Alpaslan'ın faili meçhul cinayete kurban gitmesinin ardından şehirde 'vali' algısının yayıldığından bahsetti. Yılbaş'ın bir televizyon programında illegal faaliyetleri anlattığını, bunun üzerine üyesi olduğu Meclis Susurluk Komisyonu'nda ifadeye çağrıldığını hatırlatarak, "Burada fenalaşıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Tansu Çiller'i devreye sokuyor. Rahmetli Erbakan, komisyon başkanını arıyor ve olay kapanıyor." diye konuştu.

 

Hadiseden sonra Yılbaş ile hiç yüz yüze gelmedikleri bilgisini veren Hüseyin Çelik, bakanlığı döneminde Yılbaş'ın randevu istediğini ancak vermediğini kaydetti. Müdafaa-i Hukuk Vakfı Başkanı olan Yılbaş'ın, valileri, "Ergenekon'un dergisi" olduğu söylenen dergiye abone etmek için aradığını da ileri sürdü. Çelik, bundan sonrası içinse şunları ekledi: "Dava açsa da bütün bu pislikler ortaya çıksa. Söylediklerim aynı zamanda suç duyurusu niteliğindedir. Cumhuriyet savcıları kendiliğinden harekete geçmeli. Mesele olgunlaşsın, zamanaşımı uğramadıysa dava açmayı düşünüyorum."

 

VALİ İNKAR EDİYOR

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, 1995 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim üyesiyken, odasına bomba koydurmakla suçladığı dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş, bir komployla karşı karşıya olduğunu söyleyerek, "Bu, büyük bir vicdansızlıktır" dedi.

 

Mersin’in Silifke İlçesi’ne bağlı Atakent Beldesi’ndeki yazlığında tatil yapan emekli Vali Mahmut Yılbaş, kendisine dün ulaşan DHA muhabirinin sorularına çok kısa bir yanıt verirken, bugün iddialar konusunda geniş şekilde konuştu. Genel Başkanı olduğu Türkiye Müdafaa-i Hukuk Partisi’nin resmi internet sitesinde de yazılı açıklama yapması beklenen Mahmut Yılbaş, iddiaları komplo olarak değerlendirirken, o dönem AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’i tanımadığını söyledi. Mahmut Yılbaş, şunları söyledi:

 

"Bu iddiayı akılla, izanla bağdaştıramıyorum. Aradan 20 yıl geçtikten sonra olayın bugün gündeme getirilmesini bir komplo olarak değerlendiriyorum. Bu büyük bir vicdansızlıktır. Allah korkusu olanların yapamayacağı bir iştir. Klasik ’çamur at izi kalsın’ yöntemidir. Ülkede kirletilmedik hiçbir kişi ve kurum bırakılmadı. Önce asker, emniyet... Mülki idareye sıra geldi. Adı geçen emniyet müdürü hayatta ve bir iki gazetede de çıkan beyanatı var. Böyle bir şeyin olmadığını söylüyor. Ben o dönemde kendisini dahi (Hüseyin Çelik) tanımıyordum."