Eski bakan ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Ahmet Hakan’a verdiği söyleşisinin ikinci bölümü bugün Hürriyet Gazetesi’nde yayımlandı. Çelik, eleştirilerine ara vermeden devam etti.

AK Parti kurucularından Hüseyin Çelik, hükümete yönelik eleştirileri sonrası iktidara yakın medya organları tarafından 'paralelci' ilan edilmesine ilişkin olarak, "Ben AK Partiliyim. Paralelci falan değilim. Ben mensubiyetlerimi gözümü kırpmadan söyleyebilen bir adamım, buna herkes şahittir. 'Paralelci' olsam, avazım çıktığı kadar 'Paralelciyim' derim" dedi.

"Bugün birine 'Paralelci' demek, külah kapma yarışı haline getirilmiş durumda" diyen Çelik, "Eğer kamuya ait bir şeyin tahsisi suçsa, o zaman kavgalı olmadığımız dönemlerde çeşitli tahsisler yapan Tayyip Bey veya diğer bakanlar ya da bizim yetkili etkili olan bütün arkadaşlarımız da suç işlemiş demektir. Böyle saçmalık olur mu?" sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Hürriyet’te yayımlanan yazıdan öne çıkan kısımlar şöyle:

PARALELCİ OLSAM, AVAZIM ÇIKTIĞI KADAR PARALELCİYİM DİYE BAĞIRIRIM
 
AHMET HAKAN: Paralel’le mücadelede gelinen son noktayı da eleştiriyorsunuz. Neden?
 
HÜSEYİN ÇELİK: Ben AK Partiliyim. Paralelci falan değilim. Ben mensubiyetlerimi gözümü kırpmadan söyleyebilen bir adamım, buna herkes şahittir. “Paralelci” olsam, avazım çıktığı kadar “Paralelciyim” derim. Paralelcilik, bir camianın yargıda, poliste, mülki idarede devletin hiyerarşik yapısı yerine farklı mecralara uymaksa... Bunu yapanlara hukuk içinde kalarak ne ceza verilmesi gerekiyorsa verilmelidir. Buna en ufak bir itirazım olamaz. Ben 17-25 Aralık’tan sonra televizyona çıkıp, “Her kim ki devletin kendisine verdiği unvanı manivela haline getirerek siyasette taşları yerinden oynatmaya kalkarsa, biz o eli kırarız” dedim. Bugün de aynı görüşteyim. Kim usulsüz dinleme yapmışsa, kim kasetçilik yapmışsa kim kumpas kurmuşsa Allah bin kere belasını versin. Bununla da kalınmasın, yasalar neyi gerektiriyorsa bu yapılsın.
 
AHMET HAKAN: İyi ama şu anda tam da o eller kırılıyor. Sizin itirazınız neye?
 
HÜSEYİN ÇELİK: Bugün birine “Paralelci” demek, külah kapma yarışı haline getirilmiş durumda. Bir yerde iki şef varsa ve biri şube müdürü olacaksa... Bunlar birbirlerine “Paralelci” diyorlar. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı yapan Sadık Altınkaynak var mesela... Pırıl pırıl, şahsiyet abidesi bir insan... Uzaktan yakından bir ilgisi yok Paralel’le... Adamı “Sen Paralelcisin” diye mahkemelerde süründürüyorlar. Öyle mülki idare amirleri terör örgütüne yardım etmekten yargılanıyor ki, duyunca kulağınıza inanamıyorsunuz. Neymiş, onun zamanında bir ilde bir kamu binası bu adamlara ücreti karşılığında tahsis edilmiş. Bu idari bir tasarruf değil mi? İdari bir tasarruf, idari bir soruşturmayı gerektirmez mi? Eğer kamuya ait bir şeyin tahsisi suçsa, o zaman kavgalı olmadığımız dönemlerde çeşitli tahsisler yapan Tayyip Bey veya diğer bakanlar ya da bizim yetkili etkili olan bütün arkadaşlarımız da suç işlemiş demektir. Böyle saçmalık olur mu?
 
AHMET HAKAN: Bunları söylediğiniz için “Paralelci” denilecek size.