Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dersim Milletvekili Alican Önlü'ye yönelik bir uzman çavuşun tutumuna da değinen Yıldırım, çavuş hakkında bir işlem başlatılmadığını hatırlattı .

Yıldırım, “Yasama dokunulmazlığımızı, ne idüğü belirsiz bir astsubaya çiğnettirmeyiz. Bu çavuş ya bir şeyi gizlemek istiyor, dibi ıslak oturduğu yerden kalkmıyor ve kendini ispat etmek istiyor. Ya da Kürt düşmanlığını terfi sebebi olarak sayan çarpık bir iktidar zihniyeti bu çavuşa bu işleri yaptırıyor. Bu saatten sonra bu çavuşun Gülenci olup olmadığı noktasıyla ilgili değiliz. Çünkü tüm Meclis çalışmalarında açığa çıkan cevaplarda da görülmüştür ki mesele Kürtler olunca AKP ve Gülenciler ortaktır" dedi.

'AKP VE GÜLEN, KÜRTLER KONUSUNDA ORTAK'

AKP ve Gülen Cemaati'nin Kürtler söz konusu olduğunda ortak olduklarını söyleyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dün Dersim Milletvekilimiz Alican Önlü’nün aracı ne olduğunu anlamadığımız, örgütsel bağlantısını çözemediğimiz bir çavuş tarafından durdurulmak istendi. Biz araçlarımızı bir ulaşım mekanizması olarak kullanırız. Yasama dokunulmazlığımızı, ne idüğü belirsiz bir astsubaya çiğnettirmeyiz. Küstahça tavırlarla, ruhunu 15 Temmuz darbeci zihniyetten alan, örgütsel bağlantısı da oraya tekabül eden astsubay cesaretini nereden almaktadır?

Bu çavuş ya bir şeyi gizlemek istiyor, dibi ıslak oturduğu yerden kalkmıyor ve kendini ispat etmek istiyor. Ya da Kürt düşmanlığını terfi sebebi olarak sayan çarpık bir iktidar zihniyeti bu çavuşa bu işleri yaptırıyor. Bu saatten sonra bu çavuşun Gülenci olup olmadığı noktasıyla ilgili değiliz. Çünkü tüm Meclis çalışmalarında açığa çıkan cevaplarda da görülmüştür ki mesele Kürtler olunca AKP ve Gülenciler ortaktır. Sadece zihinsel değil bugün dahi pratik ortaklıkları devam ediyor."

'15 TEMMUZ'UN ARKASINDA DURUYORLAR'

"Milletvekillerimize cevap veren hakim ve savcıların çoğu bu suçtan tutuklu. Savcılar iktidar tarafından terörist ilan edilmiş. İktidar bu yapıyla ortaktır. Soruyoruz, bu çavuşun arkasında kim var? Arkasındaki ilk kişi Vali. Dersim’i Tuncelileştirmek ve AKP’lileştirmek üzere görevlendirilmiş. En yüksek hayır oranının çıktığı ilde sömürge mantığıyla yönetmek neye tekabül eder? O halkın milletvekiline, iradesine, siyasi eğilimine saygı duymamak ne anlama gelir? O çavuşun arkasında duranlar 15 Temmuz’un arkasında duruyor demektir"

'AKP BOĞAZINA KADAR DARBECİLİĞE SAPLANDI'

"Van Çatak’ta yapılan köprü kayyum tarafından yıkıldı. Bir yanda cumhuriyetin vizyon projeleri dediğiniz köprüler için doğa katliamı yapacaksınız, milyonlarca dolar harcanacak, köprüyü kullanan olmayacak. Hazine garantisi verildiği için de ciddi ödemeler yapılacak. Öte yandan halkın ihtiyacını gören, kentle kırsal arasında bağlantıyı sağlayan bir köprü niye yıkılır? Bir köprü savaş ortamında yıkılır. Düşman bellediğiniz insanlar faydalanmasın diye yıkılır. AKP iktidarı boğazına kadar darbeciliğe saplanıp kalmıştır ve

90’lı yılların politikalarını uygulamaya başlamıştır.

AKP’li kayyumlar 3’üncü heykeli de hafta sonu yıkmıştır. Heykeller sanat eserleridir ve mutlaka anlatısında bir toplumsal öykü vardır. Kızıltepe kayyumu 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen masum bir çocuğun heykelini yıkmıştır. Uğur Kaymaz’ın öldürülmesine ilişkin dava ise cezasızlıkla sonuçlanmıştır. Heykel yıkmayı marifet sayan bizim bildiğimiz bir IŞİD var. IŞİD Ortadoğu’nun en önemli eserlerini imha etti. Bir toplumsal acıya tekabül eden heykelleri, yıkan AKP ne amaçlıyor? Bir heykel anca faili olunduğu için o toplumsal acıyı unutturmak aklınca delili ortadan kaldırmak için yıkılır. Uğur Kaymaz 12 yaşında 13 kurşunla öldürülmüş bir çocuktur. Aynı şekilde, Diyarbakır’da kayyum Roboski anıtını yıkmıştır. Bu olayların tamamı AKP iktidarı tarafından yıkılmıştır. Orhan Doğan Anıtı, Uğur Kaymaz Anıtı, Roboski Anıtı literatürde olmayan kayyumlar eliyle yıkılmıştır. Halkla gönül bağı kurmayan, merkezden 3 imzayla atanan bu kayyumların uygulamalarını unutmayacağız."