HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Afrin saldırısına tepki gösteren Yıldırım, “Bütün yalanlara rağmen Efrîn’den ve Rojava’dan Türkiye’ye atılmış bir çakıl taşı yoktur. Siyasi iktidar, kendi iktidarını sürdürmek için ülkeyi ateşe atma oyununa, kumarına girmiştir. Sadece kendisi de girse umursamayız ama bu ülkenin yoksul halklarının canı üzerinden girmiştir bu oyuna. Yarın bir gün gene gecekondularda, barakalarda Türk bayrağı asılan cenazeler, taziyeler düzenlenirse sorumlusu siyasi iktidar olacaktır” dedi.

Afrin saldırısına “tam destek” açıklaması yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Yıldırım, “Muhalif görünümlü iktidar yedeği partilere bu ülke insanlarının karnı tok. Muhalif görünümlü iktidar yedeği partiler ve savaş çığırtkanlığı yapan partilerin bu ülkenin geleceğine katkı sunamaz. Efrin’in dışarıdan saldırılarla düşürüleceğine inanmıyoruz. İç siyaseti rahatlatmak üzere yürütülen bir saldırı var. Ama CHP düştü. Efrin’den önce CHP düştü. Gitsin kendisine oy veren Kürtlere, Alevilere, emekçilere anlatsın. İzah edebilecek mi bu politikayı”diye konuştu.

Yıldırım, şöyle konuştu:

‘EFRÎN’DE SADECE KÜRTLER YOK’

Bu ülkenin genelde Suriye, özelde de Rojava’daki Kürt halkıyla olan tarihsel bağlarından nasibini almayanlar, savaş tamtamlarıyla ülkeyi savaşın içine sürüklediler. Efrîn, 5 yıl önceye kadar bugünkü nüfusunun sadece 5’te birini barındırıyordu. Ancak Suriye savaşı patlak verdiği andan itibaren çatışmaların olmadığı, istikrarın en fazla sağlandığı ve bu istikrar nedeniyle göç alarak nüfusunu 4’e katlamış bir kenttir. Efrîn’de sadece Kürtler yoktur. Bayırbucak’tan gelen Türkmenler vardır, İdlib’den gelen Araplar vardır, Şiiler, Hristiyanlar, Sünniler vardır.

‘MUHALEFET GÖRÜNÜMLÜ İKTİDAR YEDEKLERİ’

Bütün yalanlara rağmen Efrîn’den ve Rojava’dan Türkiye’ye atılmış bir çakıl taşı yoktur. Siyasi iktidar, kendi iktidarını sürdürmek için ülkeyi ateşe atma oyununa, kumarına girmiştir. Sadece kendisi de girse umursamayız ama bu ülkenin yoksul halklarının canı üzerinden girmiştir bu oyuna. Yarın bir gün gene gecekondularda, barakalarda Türk bayrağı asılan cenazeler, taziyeler düzenlenirse sorumlusu siyasi iktidar olacaktır. Bir de onun kuyruğundaki stepne görevindeki muhalefet görünümlü iktidar yedekleri olacaktır. 

‘ORTADA VATAN SAVUNMASI YOK’

Neymiş vatan savunmasıymış. 7 yılda ne zaman Suriye Kürtlerinden Türkiye’ye yönelik bir saldırı oldu da siz vatan savunması yapıyorsunuz? Ortada vatan savunması falan yok. Bu tümüyle safsata. Son iki haftadır Reyhanlı’ya, Kilis’e düşen bombalardan bahsediliyor. MİT Müsteşarının katıldığı toplantının tapeleri hala hafızalarda. Ne demişti MİT Müsteşarı, “birkaç roket atar, oraya girmenin gerekçesi yaparız”. Ortada ne vatan savunması ne de beka sorunu var. Bir şey var, o da iktidarın kendi koltuğunu kaybetme korkusu.

‘IŞİD TÜRKİYE’DE BOMBALAR PATLATIRKEN NEDEN OPERASYON YAPMADINIZ? ‘

Bu savaşa neden ihtiyaç duyuldu? Türkiye’yi rahatsız eden onca olay olduğunda oraya girmeyi düşünmeyenler; ne oldu da böyle bir yola başvurmayı düşündüler? Bayırbucak Türkmenleri Rusya tarafından katledilirken neden böyle bir şey akıllarına gelmedi? IŞİD bombaları Ankara’da, Antep’te, Sultanahmet’te patlarken neden böyle bir şey aklınıza gelmedi? IŞİD bombaları Türkiye’de patlarken böyle bir şey aklınıza gelmedi de IŞİD’in gücü bölgede kırıldıktan sonra mı aklınıza geldi?

‘SAVAŞ TAMTAMLARIYLA YOKSULLARI SAVAŞA SÜRÜYORSUNUZ’

O zaman iyi kötü bir karşılığınız vardı. Ama bugün meşruiyetiniz giderek azalıyor. İç siyasette sıkışmışlığı yaşadığınız bir dönemde küçük muhalefeti, ana muhalefeti yedeklemişsiniz, savaş tamtamları çalarak bu ülkenin yoksul evlatlarını amacı belirsiz bir savaşa sürüyorsunuz.

‘BARIŞ TALEP ETMEK NE ZAMANDAN BERİ TERÖRE DESTEK’

Evet, bu ülkede bir tehdit ve saldırı var. Neye saldırı var? Barışa ve barışseverlere tehdit ve saldırı var. Düşünce özgürlüğüne saldırı var. Yazı yazma, siyaset yapma özgürlüğü yok; saldırı altında. Hukuk saldırı altında.  Barış talep etme özgürlüğü yok bu ülkede. Bu ülkede barışseverlerin çabaları terörizme eşdeğer görünüyor. Barış talep etmek, sosyal medya kullanmak ne zamandan beri ‘teröre destek' oldu?

BAŞBAKAN’IN GAZETECİLERE VERDİĞİ 15 MADDELİK LİSTE

Dün Başbakan Binali Yıldırım, 15 maddede basın kuruluşlarına neler söyledi? "İktidarı rahatsız edecek haberler yapmayın" diye basını andıçladı. Basın tehdit altında. Aynen hukukun üstünlüğünün tehdit altına alındığı gibi.

Bugün sadece Diyarbakır’da sosyal medyada barış talep eden paylaşımlar sebebiyle onlarca kişi gözaltına alındı. Gazeteci Nurcan Baysal, insan hakları aktivisti Sıtkı Zilan’ın evlerinin kapıları kırıldı, gözaltına alındılar.  Barışseverlerin savaş olgusuna yaklaşımı iktidarla örtüşmek zorunda mı?

Bu kadar özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı, savaşın tüm toplumu zehirlediği, yasakların kol gezdiği bir dönemde AKP Genel Başkanı, dün tüm toplumun gözünün içine baka baka manipülasyon yaptı. Neymiş, HDP Diyarbakır’daki kongresinde taraftar bulamamış. Dün medyadaki fotoğraflara bakan biraz utanır öyle konuşur. Dün Bağlar ilçe kongresinde yönetime aday olan arkadaşlarımız bile salona alınmadı. Yüzlerce güvenlik gücüyle barış isteyen bir partinin etrafını niye çevirirsiniz? Tabi ülkenin savaşın kirliliğini açığa çıkaran, tek barış partinin aktivitelerini engellemek istiyorsunuz.

‘ERDOĞAN VE TÜM HÜKÜMET YETKİLİLERİ ANAYASA’YI ÇİĞNİYOR’

Bölgenin en yüksek oy oranına sahip olan DBP’nin Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan darp edilmiştir. Bir siyasi partinin eş genel başkanının konuşma özgürlüğü elinden alınmıştır. Neymiş; HDP’yi takip ediyormuş, HDP’yi boynundan tutacakmış. Bu siyasetin dili değildir. Bu şiddetin, Anayasanın dışına çıkmanın dilidir. Başta AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün hükümet yetkilileri Anayasa 68’i çiğneyerek suç işlemektedir. Anayasa’nın 68’i maddesi özgürce siyaset yapma hakkını düzenler.

‘Bizi doğru takip etselerdi ahlak, vicdan barış öğrenirlerdi’

Bizi yeterince takip edememişler. Sadece suç üretmek için zorlama delil topluyorlar. Edebilseydiler, HDP siyasetinden biraz ahlak, vicdan, barış, insanlık öğrenirlerdi. Bizi biraz daha doğru takip etsinler ve evrensel değer yargılarını esas aldığımız siyasetinden nasiplensinler. Ayrıca unutmasınlar bütün Türkiye ve dünya da onların kan ve can üzerine kurulu savaş ve işgal politikalarını takip ediyor.

‘YALNIZ BAŞIMIZA KALSAK DA BARIŞ DİYECEĞİZ’

Bizim despotizmden, tek adam rejiminden çekindiğimiz yok. Kimse bizden barışı feda etmemizi beklemesin. Ne bedeli varsa ödeyeceğiz. Yalnız başımıza kalsak da yapacağız.

‘MUHALEFET; İKTİDARIN SAVAŞ POLİTİKALARININ KUYRUKÇUSU OLMUŞTUR’

Bugün artık Meclis’teki tek barış isteyen parti HDP’dir. Diğer partiler içinde bireysel olarak barış isteyen değerli siyasetçiler vardır ama bireydirler. HDP dışında barış isteyen tek parti yoktur. Onun dışındaki ana muhalefet, yavru muhalefet; iktidarın savaş politikalarının kuyrukçusu olmuşlardır. Ne olduğu belirsiz ve iktidarın kendi parti gündemini belirleyen bir ana muhalefetten bu ülkeye hayır gelmez.

CHP ve AKP içindeki barışseverlere, demokratlara, Alevilere, kadınlara, gençlere, emekçilere sesleniyoruz. Kendi geleceğini bu savaşta görmeyen tüm halklara sesleniyoruz. Bu işgale hayır deyin. Burada gelecek vardır, ekmek vardır, iş vardır, burada onur ve barış vardır. Bu savaşa karşı durmamız gerekiyor. Desteklememiz daha fazla enflasyon, daha fazla dışa bağımlılık, daha fazla işsizlik anlamına gelmektedir. Bizim kimseye HDP’ye destek olun, HDP’li olun çağrımız yok. Barış politikalarına destek olun çağrısı yapıyoruz.

Eğer AKP içindeki Kürtler biraz olsun Kürtlerin haklarını elde etmesini düşünüyorlarsa çıksınlar rahatsızlıklarını ifade etsinler.

Muhalif görünümlü iktidar yedeği partilere bu ülke insanlarının karnı tok. Muhalif görünümlü iktidar yedeği partiler ve savaş çığırtkanlığı yapan partilerin bu ülkenin geleceğine katkı sunamaz. 

‘İKİNCİ YENİKAPI HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAYACAKSIN EY KILIÇDAROĞLU’

Onlar şimdi bu saatlerde AKP Genel Başkan Yardımcısı Binali Yıldırım ile görüşüyor. İkinci Yenikapı hayal kırıklığı yaşayacaksın ey Kılıçdaroğlu. Bugünkü ziyaretin sana yol, su, elektrik olarak geri dönecek. Çünkü sen barış için orada değilsin, insanların ekmeği, işi için orada değilsin. Savaş için, kan için oradasın. İkinci Yenikapı hayal kırıklığı yaşayacaksın ama çok geç olacak.

‘EFRÎN’DEN ÖNCE CHP DÜŞTÜ’

Efrin’in dışarıdan saldırılarla düşürüleceğine inanmıyoruz. İç siyaseti rahatlatmak üzere yürütülen bir saldırı var. Ama CHP düştü. Efrin’den önce CHP düştü. Gitsin kendisine oy veren Kürtlere, Alevilere, emekçilere anlatsın. İzah edebilecek mi bu politikayı.

‘BİLAL ERDOĞAN’IN KOMUTA MERKEZİNDE NE İŞİ VAR?’

Ülkemizde devlet yapısında, bürokraside hiçbir görevi olmayan, ama bu ülkeyi yönetenlerin çocukları olan kişilerin bu devlerin kozmik birimlerdeki pozisyonunu şaşkınlıkla izliyoruz. AKP Genel Başkanının oğlunun İHA komuta merkezinde ne işi var?

Şehitlik mertebesi çok ciddiymiş. Bu ülkeyi yönetenlerin çocukları ya bedelli yapmış, ya çürük almıştır ya da kumarhane görüntüleriyle hatırlarız. Bu mudur kutsal dediğiniz şehitlik? Bu savaş politikasında onların hangisinin çocuklarının parmağı kanamış? Göreceğiz. İnşallah kimsenin burnu kanamaz ama cenazeler nereye gidecek göreceğiz. Sırça köşklere, yalılara bayrak asılacak mı göreceğiz. Subay lojmanlarına bayrak asılacak mı? Yok. Onların çocukları yok bu işin içinde.

‘EFRÎN İŞGALİ, İKTİDARIN SIKIŞMIŞLIĞINI AŞMA KAPISIDIR’

Bu savaşa ihtiyaç duyulmasının temel sebebi, yakıcı sorunları çözebilme yeteneğini yitirmiş olan bu iktidarın iç siyasetteki sıkışmışlığını aşma amaçlıdır. Bu işgal cinsel istismarı saklıyor. 115 çocuğun hamile kalma olayının utancını gizleme çabasıdır bu saldırı. Ekonomik krizi gizleme çabasıdır bu saldırı. AKP’deki birbirine düşmüş olanların iç kavgalarını gizleme amaçlıdır bu saldırı. Bu ülkedeki milyonlarca insanın canını yakan toplumsal meseleleri gizleme çabasıdır.

‘DİYANET İŞLERİ BAŞKANI SAVAŞ DÜŞKÜNÜDÜR’

Kutsal dinimizin kelime anlamını dinle bağımı kurduğum ilk günden itibaren bilirim. İslam kelimesinin anlamı barıştır. Bu din barış dinidir. Bu orta yerde duruyorken, Cumhuriyet tarihi boyunca dini bu denli kendine alet etmiş bu iktidarın peşine takılanlara sesleniyorum; Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetih Suresini 90 bin camide okutup haksız bir saldırıya gerekçe yaparak benim gibi düşünen milyonlarca insanı temsil etme yetisinden uzaklaşmıştır. 

Diyanet İleri Başkanı dinimizin kodlarıyla oynamaktadır. Barış dinini savaşa alet eden Diyanet İşleri Başkanı 10 milyonlarca insanın temsilcisi olamaz. Fetih Suresini çarpıtan Diyanet İşleri Başkanı artık bir düşkündür. Savaş düşkünüdür.

Aynen Anayasa Mahkemesi gibi Diyanet İşleri de baskı altındadır. Bilim çevreleri, iş çevreleri, parlamento, medya, emekçiler  baskı altındadır. Bütün bu baskıları gizleyebilmenin ve tüm siyasi yapıları yedekleyebilmenin bir aracı olarak kullanılıyor bu işgal .

Muhalefet partisi ve iktidar partisi içindeki tüm  vicdanlı dindarlara, sosyal demokratlara, liberallere sesleniyoruz: Gün bugündür. Bugün sadece HDP barış partisi olarak kalmışsa da biz HDP’li olun demiyoruz, HDP’nin barış politikalarına katkı sunun. Bu savaş cinsel istismarın, ekonomik krizin, AYM üzerindeki baskının, batan bankaların maskesi yapılıyor. Bir savaş ile bin ayıp örtülüyor. 

Bu savaşın müsebbipleri er geç bağımsız yargı önünde hesap verecektir. Bu ülkenin geleceğine ve birlikte yaşama inancımızı yitirmedik. Bu ülkeye, bu topraklara barışı armağan edeceğiz.

Kaynak: Demokrat Haber