HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, "Başbakan halen ısrarla 'bunlar olmaz demeyin, bunlar normaldir' demeyi sürdürüyor. 'Bu işin fıtratında var' diyerek hem kendi suçlarını gizlemelerini hem de maden işletme sahiplerinin vahşi sömürüsüne hamilik yapmalarını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz" dedi. Tüzel, Soma'da sermaye, siyaset, sendika üçgeninde kirli bir ittifakın olduğunu söyledi.

Soma'da incelemelerde bulunan HDP milletvekilleri Selma Irmak ve Levent Tüzel, gözlem ve değerlendirmelerine ilişkin TBMM'de basın toplantısı düzenledi.

Tüzel, yaptığı açıklamada, Soma'daki ziyaret ve temaslarıyla ilgili bilgi vererek, "Sayısı halen 300'lere varmış ama, çok daha artacağı belli olan maden işçisi kardeşlerimizin ölümü ülkemizde derin bir acı, yas ve öfke doğurmuştur" dedi.

Madencilerin ailelerine, yas içindeki halklara ve işçi sınıfına başsağlığı dileyen Tüzel, bugün yapılan genel grev ve protestoların sermaye sınıfının ve hükümetin uygulamalarına karşı uyarıcı olması, özelleştirme ve taşeronlaştırmalara son verilmesi temennisinde bulundu.

Tüzel, şöyle devam etti: "Hep söyledik kaza değil cinayet. Kaza denebilmesi için öngörülebilir olmaması lazım. Oysaki yaşananlar öngörülebilirdir. Bu kez bu cinayet katliam boyutuna ulaşmıştır. Başbakan halen ısrarla 'bunlar olmaz demeyin, bunlar normaldir' demeyi sürdürüyor. 'Bu işin fıtratında var' diyerek hem kendi suçlarını gizlemelerini hem de maden işletme sahiplerinin vahşi sömürüsüne hamilik yapmalarını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Onların halkın karşısına çıkacak yüzleri yok, ama hesap verme sorumlulukları var. Bunun takipçisi olacağız."

ŞİRKET ÖNLEM ALMADI

Tüzel, 7 bin işçinin çalıştığı ve 10 yıldır madeni işleten Soma Holding'in, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin olmadığını bildirdi. Tüzel, ekledi: "3 yıldır yerinden çıkartılmayan ve denetlenmeyen maskeler her şeyi izah etmektedir."

KAZA ÖNLENEBİLİRDİ

Trafodan kaynaklı yangın, duman ve zehirlenerek ölüm açıklamalarının doğruluğunun tartışmalı olduğunu kaydeden Tüzel, "Oda yöneticilerin yaptıkları incelemeler ve edindikleri gözlem geçmişte açılan ocaktaki kömürün içten ısınma ve yanmasına bağlı ortaya çıkan gazın havalandırma kanalından işçilerin olduğu bölgelere ulaşması ve ölümlere yol açması şeklinde. İleride ayrıntılı incelemelerde netlik kazanacak olan öyle ya da böyle nedenlerle ortaya çıkan manzara 'önlenebilir' bir tedbirsizliği göstermektedir. Bakanlık ve yetkililer bunlara kaçamak yanıtlar vermekte; ocak sahibini koruma tasası görülmektedir" dedi.

KİRLİ İTTİFAK VAR

Görüştükleri ailelerin anlatımlarını aktaran Tüzel, şöyle konuştu: "Şirketin genel müdürünün eşinin hükümet partisinden meclis üyesi oluşu, genel müdürün sendika başkanıyla sıkı dost oldukları, şube yönetimine seçilenler içinde 2 tanesinin işveren kontenjanından olması gibi gariplikler, 3 yıl önce Cenk yeri kasabasında belediye hoparlöründen, şirkete alınacak 500 işçi için AKP ilçe binasına başvuru yapılsın diye çağrı yapılması, sendika genel başkanının kaza sonrası ilk açıklamasında işyerinde her türlü önlemlerin alındığı şeklinde şirketi koruyucu beyanları hayli düşündürücüdür. Sermaye, siyaset, sendika üçgeni işçiler nezdinde kirli bir ittifak olarak; baskı ve dikta altında çalışan işçilerin haklarını savunmayan, sessiz kalan bir sendika yönetimi olarak tepki toplamaktadır. Sendika yöneticileri işçilerden ve soru soran herkesten kaçmaktadır."

Enerji Bakanı'nın işletmeyi örnek bir işletme olarak ilan ettiğini hatırlatan Tüzel, ancak katliamın, ne kadar çağdışı çalışma ortamı olduğunu gösterdiğini söyledi. Tüzel, Çalışma Bakanlığı'na "Mart ayında yaptığı denetimin sonuçlarını açıklama ve izah etme" çağrısında bulundu.

Tüzel, yılda 2 kez yapılan göstermelik denetimlerin yetersiz olduğunun altını çizdi, işçilerin denetim yapılacağı zamanlarda riskli alanların kapatıldığını, müfettişlerin öylesine denetim yaptıklarını söylediğini aktardı.

Tüzel, ayrıca hükümetin, neden ILO 176 sayılı madenlerde güvenlik ve sağlık sözleşmesini imzalamadığını açıklamasını istedi.

İŞ CİNAYETİ KAPİTALİZMİN KAÇINILMAZ SONUCU

Soma Holding patronunun maliyeti nasıl düşürdüklerini 'özel sektörün çalışma tarzı' ile açıkladığını belirten Tüzel, sermaye sınıfının sadece kar ve maliyeti düşünmesinin kapitalist sistemin doğası olduğunu, iş cinayetlerinin de bu sistemin kaçınılmaz sonucu olduğunu kaydetti.

"Buna karşı direnmek, hakkını korumak için örgütlenmek ve eyleme geçmek de işçilerin, emekçilerin en doğal hakkıdır" diyen Tüzel, HDP olarak bu mücadelede yer alacaklarını söyledi.

Tüzel, meclisin ulusal yas adına tatil değil, madenlerdeki kazaları araştırması gerektiğini ifade ederken, sorumlu şirket ve yöneticileri ile diğer sorumlular hakkında soruşturma başlatılması, çocuk ve kaçak işçi iddialarının aydınlatılması, Soma Holding'in ruhsatının iptal edilmesi ve bütün maden sahalarındaki üretimin iş güvenliği ortamı sağlanana kadar durdurulması gerektiğini bildirdi.

Tüzel, ayırca özelleştirmelerin durdurularak yapılanların yeniden kamulaştırılmasını, taşeron çalışma sistemine son verilmesini istedi.