Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili ve aynı zamanda Anayasa profesörü olan Mithat Sancar, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tutuklu gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan ile ilgili verdiği tahliye kararına rağmen yerel mahkemenin uymama kararını değerlendirdi.

 ‘TÜRKİYE’DE HUKUK DİYE BİR ŞEY YOK’

Türkiye'de hukuk devletinin zaten çok kuvvetli olmadığını belirten Sancar, "Son iki yıldır OHAL ile birlikte artık hukuk devleti tümüyle yok oldu. Hukuk devleti diye bir şey yok, bunu görmek gerekiyor. AYM, tutarsız kararlar veriyor. Fakat bozuk saat dahi 24 saatte bir kez de olsa doğruyu gösterir. AYM doğru kararlar da veriyor. Mesela Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararı doğru bir karardır. Bizim milletvekili arkadaşlarımızla ilgili başvurularımızda vermesi gereken karar da buydu. Çünkü hem gazeteciler hem de milletvekilleriyle ilgili geçmişte verdiği kararlar zaten mevcut. O kararlarda kullandığı ilkeleri bizim arkadaşlarımızın davalarında kullanmadı. Ama geçtiğimiz günlerde gazetecilerin dosyasında kullandı. Daha önce verdiği karara uygun karar verdi. Bu normal olandır. Artık normal bir karar dahi büyük bir sevinç yaratabiliyor” dedi.

‘YEREL MAHKEMENİN VERDİĞİ KARAR AYM’NİN SONU’

AYM'nin doğru bir karar vermesine rağmen yerel mahkemenin karara uymamasını Sancar, şu sözlerle yorumladı:

"Bu karar, aynı zamanda AYM’nin de artık bir işlevinin kalmadığını gösterdi. Dosyayı gören Ağır Ceza Mahkemelerinin (ACM) verdikleri kararlar, resmen AYM’nin de sonunu ilan etti. Bir işlevliğinin kalmadığını gösterdi. AYM kararları herkesi bağlar. AYM’nin bireysel başvuru üzerine verdiği kararlar öncelikle mahkemeleri bağlar. Bu, Anayasa’nın bir hükmüdür. Bir yerel mahkemenin, 'AYM kararını tanımıyorum' deme hakkı, yetkisi, imkanı yoktur. Bu o kadar net bir kuraldır ki, aslında bir hukuk sisteminin var olması için vazgeçilmez kuraldır. Ama yerel mahkemeler, AYM’nin kararını 'tanımıyoruz' dediler, bir bakıma AYM’ye karşı isyan ettiler.”

‘HÜKÜMETİN AÇIKLAMALARIYLA AYM’YE BASKI KURDU’

"Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklamalar, hükümet çevrelerinden gelen açıklamalar, hükümete yakın medyanın yaptığı yayınlar, AYM üzerinde bir etkiyi gösterir. Açıkça talimat vermeye de gerek yoktur. Bu açıklamalar zaten AYM üzerinde baskı kurmuştur ve yerel mahkemelere de cesaret vermiştir. Yerel mahkemelere ister doğrudan talimat vermiş olsunlar, ister olmasınlar; ama bu açıklamalar objektif olarak talimat niteliğindedir. Dolayısıyla yerel mahkemelerin AYM kararlarına uymama tutumları, iktidarın baskısının da bir sonucu olarak görülebilir.”

'AİHM, AYM KARARLARININ ETKİSİ YOKTUR DİYEBİLİR’

Bazı hukuki noktalarda AYM’ye bireysel başvuru yapılmadan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM)  başvuru yapılabildiğini hatırlatan Sancar, "Alpay ve Altan örneğinin ardından AİHM, 'AYM'nin kararlarının pratikte sonuç doğurmadığı' gibi bir içtihat geliştirebilir. Dolayısıyla, AİHM tek tek olaylara bakmadan genel bir kural koyabilir. Diyebilir ki,  'AYM’ye bireysel başvuruda bulunmak, bir iç hukuk kuralı olmaktan çıkmıştır.’  Yerel mahkeme tıpkı 1990’larda verdiği kararlarda olduğu gibi, 'AYM kararını tanımıyorum' dediği anda AYM büyük bir darbe yemiş oluyor. AİHM de, 'AYM içtihatlarının ve kararlarının bir etkisi yoktur' dediğinde artık bu AYM’nin cenaze törenine yol açacaktır. Böyle bir içtihat da çıktığı anda AYM'nin ruhuna bir veda hutbesi okumak gerekiyor" şeklinde konuştu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı