HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında ekonomideki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Merkez Bankasının Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vesayeti altında olduğunu öne süren Paylan, “Merkez Bankası’nın silahları vardır. Para politikasını uygular ve gerekirse de faiz silahını da çeker. Ama eğer ki Cumhurbaşkanı "faizi yükselten beni karşısında bulur" derse o silahın boş olduğunu piyasa görür, yerli ve yabancı yatırımcılar bunu görür, faiz lobileri bunu görür, sonucunda da Dolar 4,15, Euro 5,12 olur” dedi.

Türkiye’de ekonomik istikrarın sağlanması için Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerektiğini söyleyen Paylan, OHAL’in ekonomi üzerindeki etkilerine değindi.

Paylan, “Ekonomiyi arabaya benzettim ya, o arabanın şoförü ekonomiden anlayan insanlar olmalı. Ama yetmez! Eğer doların daha da düşmesini istiyorsak OHAL’i kaldırmalıyız. OHAL’i kaldıracağız, Suriye politikasında barışçıl politikalara yöneleceğiz, Suriye’de demokratik bir çözümü destekleyeceğiz ve aynı zamanda gazetecileri özgür bırakacağız. Bütün bu adımları atınca, hukuk devleti olduğumuzu gösterebilirsek dolar bugün olması gereken 3,50-3,60 seviyesine düşer” ifadelerini kullandı.

Paylan’ın açıklamaları şu şekilde:

2017 başında ekonomi tökezledi. Arabanın motoru tekledi. Dedik ki ekonomide sorun var. Bunun da sebebi siyasi. Siyasi tedbirler alınması lazım. "Demokratikleşmeyle ilgili, Türkiye’ye güvenmekle ilgili sorunlar var" dedik. "Yerli ve yabancı yatırımcı Türkiye’ye güvenmiyor" dedik. Arabanın şoförü dedi ki "benim arabamın sorunu yok". Ne yapacağım? Frenleri patlamış bir arabayla daha da gaza basacağım dedi.

‘TEDBİR ALINMAZSA DUVARA ÇARPACAĞIZ’

Ekonomi kurmayları uyarılar yapmaya başladılar, "tedbirler almamız lazım" dediler. Arabanın şoförü, kendi ekonomiden sorumlu bakanını dahi azarladı, gaza bastı, neden? Çünkü seçimler var. Seçim ekonomisi yapması lazım. Bütün bunların sonucunda, geçen yıl araba hızlandı ama frenler patlak, yokuş aşağı hızlandık ve sonuçlarını bugün görüyoruz.

Az önce baktım, eğer daha da yükselmediyse çünkü yolda yükseliyordu, Dolar kuru şu anda 4,15, Euro kuru 5,12. Arabanın motoru artık yandı arkadaşlar. Eğer ki tedbir alınmazsa duvara çarpacağız.

‘MERKEZ BANKASI ŞU ANDA VESAYET ALTINDADIR’

Tedbirleri kim alacak? Ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek. Ama geçen hafta çok büyük bir azar yedi tedbir alacağız diye. Peki, başka kim tedbir alabilir. Hani bağımsız bir kurumumuz var ya, Merkez Bankası tedbir alabilir.

‘MERKEZ BANKASI FİYAT İSTİKRARINDAN SORUMLUDUR’

Dün TBMM’de, iki yıl sonra Merkez Bankası Başkanımızı görebildik. Normalde 6 ayda bir gelip sunum yapması gereken Merkez Bankası Başkanı, iki yıl sonra nihayet Plan Bütçe Komisyonu’nda bir sunum yaptı. Merkez Bankası Başkanı’na sorularımız oldu. Merkez Bankası fiyat istikrarından sorumludur. Yani enflasyondan sorumludur.

Enflasyon gelmiş 11, 12’ye ve Türkiye’nin parasının itibarından sorumludur. “Son 3 yılda paramız %100’den fazla değer kaybetti. Ne yapıyorsunuz” dedik. “Biz izliyoruz” diyebildi Sayın Merkez Bankası Başkanı. “Dolar kurundaki yükselişin sebeplerini, enflasyondaki yükselişi gözlemliyoruz” diyebildi. Ben de herhalde bu ülkedeki paranın değerini Marslılar koruyacak dedim. Türkiye’deki enflasyonu herhalde Mars’tan birileri gelip düşürecek.

‘CUMHURBAŞKANI DANIŞMANLARININ VESAYETİ VAR MERKEZ BANKASI BAŞKANI’NIN ÜZERİNDE’

Merkez Bankası’nın bütün kadrosunun aslında ekonomik tedbirler almaya yeterli birikimi var. Bunu kesinlikle biliyoruz. Ancak Merkez Bankamız şu anda vesayet altındadır. Cumhurbaşkanı’nın “Kötülüklerin anası da babası da faizdir. Bu böyle biline. Bunun karşısında olan beni karşısında bulur” dediği bir ortamda elbette karşımızda cesaretli, kendi araçlarını kullanabilecek bir Merkez Bankası Başkanı göremedik.

Aralık ayında olan faiz yükselişi de dahil, Cumhurbaşkanı danışmanı olan Cemil Ertem’den icazet alamadan faiz yükseltemeyen bir Merkez Bankası Başkanı vardı dün karşımızda. Araç bağımsızlığı falan ortada yok. Sayın Cumhurbaşkanı’nın şu anda ihtirasları var, irrasyonel tavırları var ve Cumhurbaşkanı danışmanlarının vesayeti var Merkez Bankası Başkanı’nın üzerinde. Eli kolu bağlı bir Merkez Bankası’yla karşı karşıyayız.

‘KURUMLARIN ÇÖKÜŞÜ VE ULUSLARIN ÇÖKÜŞÜ BU ŞEKİLDE OLUR’

Merkez Bankası’nın silahları vardır. Para politikasını uygular ve gerekirse de faiz silahını da çeker. Ama eğer ki Cumhurbaşkanı "faizi yükselten beni karşısında bulur" derse o silahın boş olduğunu piyasa görür, yerli ve yabancı yatırımcılar bunu görür, faiz lobileri bunu görür, sonucunda da Dolar 4,15, Euro 5,12 olur.

‘ÇİLLER’DE “BEN FAİZİ DÜŞÜRECEĞİM, BASKILAYACAĞIM” DEDİĞİ İÇİN, KRİZ ŞARTLARINI YARATTI’

Kurumların çöküşü ve ulusların çöküşü bu şekilde olur. Eğer ki sizin bağımsız kurumlarınız işlemiyorsa, faizi bir araç olarak kullanması gereken kurum Merkez Bankası’yken, sen “benim inancım budur, kötülüklerin anası budur, bu faizi düşüreceksin” diye bastırırsan, bunu daha önce bir kişi daha yaptı, 1994 yılında Ekonomi Profesörü titri olan Tansu Çiller de bunu yaptı. 1994’te “ben faizi düşüreceğim, baskılayacağım” dediği için, kriz şartlarını yarattı.

94 krizinde, yine bir Nisan gününde, iki günde dolar 3 katına çıktı ve milyonlarca insanımız işsiz, aşsız kaldı, iflaslar oldu. Yine benzer bir durum yaşıyoruz, kurumların bağımsız olamadığı, Merkez Bankası’nın adım atamadığı, Mehmet Şimşek’in azarlandığı bir ortamda dolar kurunun yükseldiği günlerden geçiyoruz.

‘DOLARDAKİ 1 KURUŞLUK ARTIŞLA 100 BİN ÖĞRETMEN ATANABİLİR’

Bazı bakanlar dolar kurunun yükselmesinden bize ne diyorlar? Sanki mazotu benzini TL ile alıyoruz. Sanki çiftçilerimizin girdisi olan için gübreyi, yemi TL ile alıyoruz. Attığımız her adımda dolarla olan maliyetler vardır. Doların yükselişi enflasyonu tetikler, ekmeğimizden aşımızdan çalar. Alım gücü yılbaşından beri %10’dan fazla düştü. Türkiye’de artık orta gelirliler dahil Avrupa’ya gidemeyecektir.

Ülkemizin 450 miyar dolar borcu var. Daha önce kamunun borcu yüksekti, şimdi özel sektörün borcu yüksek. Sonuç olarak bu Türkiye’nin borcu. Yılbaşından beri Dolar kuru 40 kuruş arttı. Bu ne demek? Ben Meclis’teki odamdan buraya yürüyünceye kadar Dolar 1 kuruş daha arttı, ülkemizin borcu 4,5 milyar TL arttı. Peki 4,5 milyar TL, eski parayla 4,5 katrilyonla ne yapılır? 1 kuruşluk artışla 100 bin öğretmen atanabilir. Peki 40 kuruş artınca ne oluyor? Ülkemiz şu anda 180 milyar TL ilave borçlanmış oluyor. Bu parayla yapılabilecekleri tahayyül edin.

‘YANDAŞ OLMAYAN GRUPLAR İFLAS EDECEKTİR’

Tüm bunlara baktığımızda, ülkemiz maalesef 1994 ve 2001 krizlerinin şartlarını yaşamaktadır. Tüm bunların maliyetlerini yoksullar ödedi. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bu maliyeti yine yoksullar ve 81 milyon kişi hep beraber ödeyeceğiz. Acil ekonomik ve siyasi tedbirler alınması lazım.

Özel sektörün 220 milyar Dolar borcu var. Ne oluyor dolar kuru yükseldiğinde, paralarını yurt dışına götüren bazı gruplar, orada yatırımlar yapanlar, borcu burada bıraktılar. Dolar kuru yükseldiği için borçları ödeyemiyorlar. Türk Telekom’u alan grup 5 milyar Dolar borcunu yapılandırmaya koşuyor, Ülker Grubu 8 milyar Dolar borcunu yapılandırmaya koşuyor, Doğuş Grubu 6 milyar Dolar borcunu yapılandırmaya koşuyor. Bunlar buz dağının görünen taraflarıdır arkadaşlar. Şu anda 220 milyar dolar özel sektör borcunun tamamı dardadır, zordadır. Emin olun şu anda Hükümet’in kapısını aşındırmaktadır. Yandaş olanların borcu yapılandırılacaktır ama yandaş olarak davranmayanlar, iflas edeceklerdir. Bunu sonucunda da milyonlarca emekçimiz, işçimiz işsiz kalacaktır.

DOLAR NASIL DÜŞER?

Merkez Bankası’nın bağımsız olduğuna önce bizi, bu milletin temsilcilerini inandırabilirlerse, sonra 81 milyonu, sonra tüm dünyadaki yatırımcıları inandırabilirlerse dolar bugün 4 liranın altına düşer. Ama kalıcı olmaz. Çünkü şu anda ülkemize güven yok. Ekonomiyi arabaya benzettim ya, o arabanın şoförü ekonomiden anlayan insanlar olmalı. Ama yetmez! Eğer doların daha da düşmesini istiyorsak OHAL’i kaldırmalıyız.

OHAL’i kaldıracağız, Suriye politikasında barışçıl politikalara yöneleceğiz, Suriye’de demokratik bir çözümü destekleyeceğiz ve aynı zamanda gazetecileri özgür bırakacağız. Bütün bu adımları atınca, hukuk devleti olduğumuzu gösterebilirsek dolar bugün olması gereken 3,50-3,60 seviyesine düşer.

‘VATANDAŞIN CEBİNDEN ALINACAK, 23 YATIRIMCIYA VERİLECEK’

23 projeye 135 miyar teşvik verildiği açıklandı. Ülkemizde 100 binlerce yatırımcı var. Milyonlarca vergi mükellefi var. Burada oturan tüm gazeteciler çalışıyorlar, bordroları var, kazançları karşılığında vergi veriyorlar.

Devlet ne diyor yatırımcılara? 81 milyonun emeği karşılığında 23 kişiye diyor ki “gel yatırım yap, ben senden vergi almayacağım” diyor. İşçi çalıştırırsan sigorta primi almayacağım diyor. Arazi bedava diyor. Eğer enerji kullanırsan yarı fiyatına vereceğim diyor. Faiz indirimli diyor.

Bu şartlarda siz yatırım yapmaz mısınız? Herkes yatırım yapar. Nurettin Canikli’nin bu 23 kişiye, bir patron koltuğunda masaj yapacağım demediği kaldı. Bir tek bu! O masajı da yapacağım derse bu yatırımcılar çok keyifli olurlar. Zaten keyiflerini şurada gördük. Bir Katarlı yatırımcı röportaj veriyor. “Çok mutluyum 5 milyar Dolarlık yatırımım karşılığında 6 milyar Dolar teşvik aldım” dedi. Yatırımından fazla teşvik almış, neden yatırım yapmasın ki?

Türkiye’de yatırım yapan, vergi ödeyen milyonlarca vatandaşımıza sesleniyorum, siz vergi vereceksiniz bu 23 yatırımcı vergi ödemeyecek. Kim ödeyecek bu vergileri? 81 milyon ödeyecek. Neyle ödeyecek? Benzine zam geliyor, motorine zam geliyor, ekmeğe zam gelecek, ete zam gelecek, sizlerin cebinden alınacak bu 23 yatırımcıya verilecek.

‘BU TEŞVİKLER YOLSUZLUK KOKUYOR’

Yandaşlara verilen bu 135 milyarlık teşvik karşısında ne kadar yolsuzluk yapıldığını bilmiyoruz. Piyasada şartlar eşittir, oyuncular girerler ve rekabet ederler. Bunlarla kimse rekabet edemez. Bu 135 milyar karşılığında ne kadar yolsuzluk yapıldığını biz soruyoruz! Siz bir avantaj veriyorsanız, bunu karşılığında ne dolaplar döndüğünü biz bilmek istiyoruz.

Demokrat Haber/Ankara