HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, AKP - MHP uzlaşısıyla Meclis'e getirilen Anayasa Değişiklik Teklifi'nin komisyon görüşmelerinde açıklamalarda bulundu.
 
AKP vekillerini eleştiren Kaya, “Siz, “Biz düşünmeyelim, atın imzaları Anayasa çıksın” diyebilirsiniz, “Kimse tartışmasın, eleştirmesin.” diyebilirsiniz, ama ben bunu kabul etmiyorum, partim de bunu kabul etmiyor. “Halkımız yanılmaz, biz yanılmayız” diyorsunuz. Halkımız yanılmadıysa, millî irade değerli idiyse 7 Haziran'ı neden sindiremediniz” diye sordu.

AKP'deki tek sesliliği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eleştiri yöneltilmemesini değerlendiren Kaya, "Sizler “Bizim Cumhurbaşkanımız bizim adımıza düşünür, karar verir, en iyisini bilir. O ne derse altına imza atarız. O ne isterse bizim vazifemiz ona itaat etmektir.” diyebilirsiniz, ama ben, böyle bir duruşu, hiçbir şekilde mantığımın, aklımın, vicdanımın bir yanına sığdıramıyorum" dedi.
 
Kaya’nın açıklamaları şu şekilde:
 
Burada, Türkiye toplumunun yeni bir anayasaya kavuşması noktasında tarihî bir süreçten geçiyoruz. Tabii ki bu süreç, bu ne kadar paylaşımcı, özgürlükçü, çok sesli ve adalet eksenli gerçekleştirilebilirse bu emekler o kadar yerini bulacaktır.
 
Yoksa, tek sesli, tek sözlü, tek renge mahkûm edilmeye çalışılan bir yöntemle, bu ülkenin yüzde 90’ı bile buna “evet” dese bile hukuksuzdur, yanlıştır.
 
Devletin ahlakı adalettir. Siz istiyorsunuz ki hiç kimse düşünmesin, hiç kimse aklını kullanmasın. Bazı arkadaşlar, “Biz hiç yanılmayız”, “Bizim halkımız yanılmaz”, “Biz yanılmayız”, “Bizim halkımız neye karar verirse o doğrudur” gibi, kendilerinin vahiy gelmiş, kutsanmış bir akla sahip olduklarını ifade eden konuşmalar yapıyorlar.
 
Kur'an’da Şûra suresi vardır. Şûra suresi konsey demektir, kurul demektir, meclis demektir ve Allah, kendi seçtiği elçilere bile etrafındakilere danışmasını emretmektedir. Ama yıllardır olduğu gibi, burada da yine aynı ezberleri tekrar ediyorlar: Tek ses, tek söz, tek devlet, tek bayrak.
 
Sevgili arkadaşlar, Kur'an’da, inançlarda, insanlıkta böyle bir şey yok, böyle bir kutsiyet yok; ne kadar çok sesli, özgür, adaletli, düşünen bir topluluk olursak, biz, o kadar Allah’ın istediği bir topluluk oluruz. Allah insanları sürekli düşünmeye teşvik eder, sürekli aklını kullanmayı tavsiye eder, ama sizler diyorsunuz ki: “Tek kişi, Reis bizim adımıza konuşur, onu seçenler hiç yanlış yapmaz”.
 
Ben üzülüyorum sizleri dinlerken. Sizler “Bizim Cumhurbaşkanımız bizim adımıza düşünür, karar verir, en iyisini bilir. O ne derse altına imza atarız. O ne isterse bizim vazifemiz ona itaat etmektir.” diyebilirsiniz, ama ben, böyle bir duruşu, hiçbir şekilde mantığımın, aklımın, vicdanımın bir yanına sığdıramıyorum.
 
Siz, “Biz düşünmeyelim, atın imzaları Anayasa çıksın” diyebilirsiniz, “Kimse tartışmasın, eleştirmesin.” diyebilirsiniz, ama ben bunu kabul etmiyorum, partim de bunu kabul etmiyor. Biz ne kadar düşünürsek o kadar insanız, aklımızı ne kadar kullanırsak o kadar insanız, adalete ne kadar sahip çıkarsak o kadar bütün insani değerleri ortaklaştırırız.
 
“Halkımız yanılmaz, biz yanılmayız” diyorsunuz. Halkımız yanılmadıysa, millî irade değerli idiyse 7 Haziran'ı neden sindiremediniz. İşte, bu 'millî irade'nin yansıması sonucunda, tercihleri sonucunda Türkiye'nin 3’üncü büyük partisi HDP’nin İstanbul il eş başkanları ve 40’tan fazla yöneticimiz, sadece intikam çığlıkları sonucunda gözaltına alındılar, üç haftadır gözaltındalar.

(Haber Merkezi)