Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Celal Doğan, 16 Nisan’da halk oylamasına sunulan anayasa değişiklik referandumu sonucuna dair değerlendirmelerde bulundu.

Referandumun iptal edilip seçimin yenilenmesi gerektiğini ifade eden Doğan, “Referandumun iptal edilmesinden başka bir seçenek bulunmamaktadır. Halkın bu yönlü verdiği tepkiyi de doğru algılamayan tüm siyaset kurumları da yok olma ile karşı karşıya kalabilirler” ifadelerini kullandı.

Gazete Karınca’ya açıklamalarda bulunan Doğan, Referandum sürecinde ve sonrasında ortaya çıkan ortak talebin yeni bir anayasa olduğuna dikkat çekerek, ” Anayasanın meşruluğu artık tartışılır hale gelmiştir ve bu tartışmayı ortadan kaldırmanın yolu da yeni bir toplumsal sözleşmeyi ortaklaşarak hazırlamaktır. Toplumun tüm kesimlerini, Kürtleri, milliyetleri inançları ve kültürleri kapsayacak bir düzenleme hazırlanmalı, cumhuriyetin demokratikleşmesi ve egemen ulus lehine kurulan düzenin de demokratik ulus üzerinden yeniden düzenlenmesi gerekmektedir” dedi.

Referandum sürecinde HDP olarak çalışma yürütürken büyük baskılar ile karşılaştıklarını belirten Doğan, toplumun büyük bölümünün barış talebinin referandum sonucunda tescillendiğini ifade etti.

Yükse Seçim Kurulu’nun (YSK) tarafsızlığını yitirdiğini savunan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Partimiz açısından çok zor şartlar altında geçen bir referandum dönemiydi. Kürt illeri başta olmak üzere büyük bir baskı ve şiddet ile karşı karşıya kaldık. Ancak tüm bunlara rağmen elde edilen sonuç göstermiştir ki toplum siyasilerden bir uzlaşma talep ediyor ve bunun mesajını verdi. Sonuçlar aynı zamanda barış talebinin de yeniden ortaya koyulmasıdır.

Referandum çalışmaları döneminde yaşanan zorlukları bir yana bırakarak değerlendirecek olursak, YSK’nin mühürsüz zarf ve pusulalar konusunda aldığı kararın şaibelere yol açtığı konusunda hiçbir kuşkumuz bulunmamakta. Bana göre zarf ve pusulalara ilişkin karar daha önceden tasarlanmış bir karardır. Biliyoruz ki AKP’nin strateji grubu iyi çalışan bir grup ve verileri daha önceden analiz ederek YSK’nin böylesi bir karar almasına neden olmuş olabilirler. Elbette ki bunun kesin olduğunu belirtmiyorum, ancak bu da bir ihtimal olarak göz önünde bulundurulmalıdır.

Devlet kurumları referandum konusunda bağımsız davranamamışlardır. YSK’nin buradaki tavrı göstermiştir ki tarafsız YSK tarafsız bir kurum olma özelliğini kaybetmiştir. Aynı zamanda Anadolu Ajansı da yayınları ile algı oluşturmaya çalışmıştır. Açıkça söylemek gerekirse referandumun iptal edilmesinden başka bir seçenek bulunmamaktadır. Halkın bu yönlü verdiği tepkiyi de doğru algılamayan tüm siyaset kurumları da yok olma ile karşı karşıya kalabilirler.

‘ANAYASANIN MEŞRULUĞU TARTIŞILIR HALE GELMİŞTİR’

Referandum sonucu ile anayasanın meşruluğunun tartışılır hale geldiğine ve yeni bir anayasanın kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Doğan, yeni anayasanın toplumun tüm farklılıklarına hitap etmesinin önemli olduğunu belirtti.

Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:

Anayasanın meşruluğu artık tartışılır hale gelmiştir ve bu tartışmayı ortadan kaldırmanın yolu da yeni bir toplumsal sözleşmeyi ortaklaşarak hazırlamaktır. Toplumun en az yüzde ellisinin verdiği oylarda bunu açık biçimde ortaya koymuştur. Toplumun tüm kesimlerini, Kürtleri, milliyetleri inançları ve kültürleri kapsayacak bir düzenleme hazırlanmalı, cumhuriyetin demokratikleşmesi ve egemen ulus lehine kurulan düzenin de demokratik ulus üzerinden yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Biz de HDP olarak MYK’de konuştuğumuz bu konuyu, parti grubumuzda da yapacağımız toplantı ardından bir stratejiye kavuşturacağız ve bu yönlü mücadelemize hız kazandıracağız. Öyle ki başta Kürt halkı olmak üzere demokratik güçlerin bu süreçte ortaya koyduğu iradenin geliştirilmesi ve bu hattın korunması gerekmektedir.

Bu süreçte AKP karşısında hiçbir demokratik kurumun zaaf göstermemesi ve geri çekilmemesi gerekli. Sokaklardaki protestolar da bu yönü ile tamamen meşrudur ve desteklenmelidir. Çünkü gösterilecek en küçük zaaf ortaya çıkar durumun meşruluk kazanmasına neden olabilir.