Atakan Sönmez / HABERAND

Bir bayrak açtılar hayatları değişti. Ama bu öyle zannedildiği gibi 'Yebi bir hayat' değil, tehditlerle ve polemiklerle dolu yeni bir hayat. Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır.

Tabii ki, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın yol haritasını açıkladığı toplantıda 'Çerkesler Selahattin Demirtaş'ı destekliyor' pankartı ve Çerkes Bayrağı açan HDP'li Çerkeslerden.

O günden sonra özellikle sosyal medya üzerinden büyük bir gürültü koptu. Hemen arkasından Twitter'da 'Çerkesler Tayyip Erdoğan'ı destekliyor' kampanyası başlatıldı. Sadece milliyetçi çevrelerden değil, Çerkeslerin bir bölümünde de ölüm tehditlerine kadar varan sert tepkilerle karşılaştılar.

Biz de mikrofonumuzu bir fotoğraf karesi ile Türkiye'nin gündemine oturan HDP'li Çerkeslere uzattık ve sorduk: Neden HDP, Neden Demirtaş? HDP iktidar olursa, Sırrı Sakık suyun ötesinden gelenlere kapıyı gösterecek mi? Demirtaş'ın toplantısında Çerkes Bayrağı açma fikri nasıl ortaya  çıktı? Gelen tepkiler nasıl?

Tüm bu soruları HDP'li Çerkesler arasında yer alan Çağlayan Şişman, Cemal Demirok ve Canberk Apiş ile konuştuk.

Aslında HDP'li Çerkesler de HDP'nin lendisi kadar renkli ve farklılık gösteriyor. Örneğin Çağlayan Şişman 'Ben sosyalist olarak değil, Çerkes olarak HDP'nin içindeyim' diyen ve yaşamının büyük bir bölümünü Kafkasya'da sürdüren geri dönüşçü bir Çerkes.

Cemal Demirok ise 'Çerkes Soykırımı Tanınsın' inisiyatifinin üyesi ve HDP'nin 'Halklar ve İnançlar Komisyonu' üyesi de olan aktif olarak HDP'nin kuruluş sürecinde de yer alan Sosyalist bir Çerkes.

Canberk Apiş ise HDP'yi ve Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığını deseklemesine rağmen "Seçimle siyasalsonuç alınacağını düşünmüyorum' diyecek kadar radikal bir Anarşist!

İşte HDP'li Çerkeslerin temsilcilerinin söz konusu tartışmalar hakkında HABERAND'ın sorularına verdikleri yanıtlar:

Neden HDP, Neden Demirtaş?

Cemal Demirok: Çerkeslerin hepsi HDP’de örgütlenmedi tabi. Sadece sol-sosyalist düşüncede olan Çerkeslerin bir bölümü HDP’de örgütlendi. HDP’nin bileşenlerinden ya da bileşenlerinden olmayan farklı sol partilerde de bir çok Çerkes var. Ama sosyalist Çerkesler şu anda en yoğun olarak HDP’de örgütlü diyebiliriz. Ama bileşen içinde olmayan sol partilerde de çok sayıda Çerkes var.

Çağlayan Şişman: Ben aslında sol görüşlü falan da değilim. Ben Çerkes kimliğimle burada kendimi rahat ifade edebildiğim için buradayım. Dilimi, kültürümü yaşatabilmek açısından bana vaatlerde bulunduğu için ben buradayım. Diğer halklarla empati yapıyorum. Sana ne haksa bana da o hak. Neticede solun tanımı da bir anlamda bu değil mi zaten?

Anadilde eğitim hakkı, seçmeli Çerkesce dersi gibi uygulamaları getiren AKP hükümeti oldu. Neden AKP’nin demokratikleşme sürecini desteklemek yerine HDP’yi tercih ettiğiniz yönünde eleştiriler var.

Cemal Demirok: Aslında külliyen yalan bu. AKP’nin zihniyeti tamamen tekçi bir zihniyet. Tek bayrak, tek devlet, tek dil vs. Örneğin Düzce Üniversitesi’nde Çerkes Dili ve Edebiyatı kürsüsü varsa, bunun sebebi Kürtlerin 36 yıldan beri ödedikleri bedelden dolayıdır. Resmi ideoloji, sol, sosyalist hareketleri tamamen bitirdi ama sadece Kürt hareketini bitiremedi. Çünkü nüfusları çok yoğundu. Bu kazanımlar aslında AKP tarafından verilen haklar değil, Kürt hareketinin ödediği bedeller sayesindedir. Çerkes halkının da bunu bilmesi gerekiyor.

Türkiye’de Çerkeslerin nüfusu ile farklı rakamlar var. Fakat mevcut Çerkes nüfusun, siyasette blok olarak hareket edebilme yeteneği var mı sizce?

Cemal Demirok: 6 milyon civarı Çerkes olduğu söyleniyor.

Çağlayan Şişman: Çerkes toplumu içinde yeni örgütlenen gruplar var. Bunların güç birliği yaparak siyasette de etkili olma potansiyelleri olduğunu düşünüyorum.

Demirtaş’ın toplantısında Çerkes bayrağı açma fikri nasıl ortaya çıktı. Önceden düşünülmüş müydü?

Cemal Demirok: Tamamen spontane gelişti. Biz oraya giderken zaten bayrakla gitmiştik. Benim çantamda zaten her zaman HDP bayrağı ve Çerkes bayrağı var.  En son Taksim’deki Gazze eyleminde de Çerkes bayrağı açtık. Oradaki Filistinli arkadaşlar da artık bizim bayrağımızı öğrendi ve bu durumdan memnun oluyorlar. ‘Çerkesler de bizi destekliyor’ diyorlar. Rojava eyleminde de açtık Çerkes bayrağını ve Kürtler de alkışladı. Bu kötü bir şey değil. Bayrağımızın tanınmasında bir sakınca yok. Bayrak ne için var? Bu ayıp değil, günah değil. Ben eylemlerde hem parti bayrağı hem de Çerkes bayrağı açıyorum. Biz kendimizi salonlara hapsettik. Kendi oyunlarımız, kendi müziklerimiz, kendi folklorümüz. Ama artık  diğer halkaların da bizi tanıma vakti geldi.


Cemal Demirok, Çerkes Bayrağı ile Gazze'ye destek eyleminde

Fatih’teki ‘Demokratik Halklar Şöleni’nde bir Çerkes sanatçı sahneye çıktı ve 5 tane Çerkesçe şarkı okudu. Emin olun orada Ermenice, Süryanice, Kürtçe bütün şarkılardan daha fazla ilgi çekti. ‘Ne güzel sizin müziğiniz’ dediler. Hatta parti içinde bugüne kadar Çerkes kimliğini ifade etmeyen kişiler de o şarkılar söylenirken sahnenin önünde Çerkes dansı yaptılar. Çerkesler her zaman siyasi kimlikleri ile alanlardalar ama etnik kimliklerini ikinci planda bırakıyorlar. Hem Osmanlı ve hem Türkiye Cumhuriyeti sürgün yapmış bu topluma. Kimileri Cumhuriyet döneminde Çerkeslerin sürgüne tabi tutulmadığını iddia ediyor. Ancak bunu belgeleri ile kanıtlayabilirim. Dolayısıyla bu nedenlerle içine kapanmış bir toplum. Toplum da Çerkesleri çok fazla tanımıyor. Yeşiller ve sol Gelecek Partisi’nin de katıldığı bir etkinlikte, yaklaşık 10-12 Çerkes arkadaşla tanıştım. Bunların hiçbiri etnik kimliğini kullanmıyor. Örneğin Yusuf Aslan. Katledilen 3 fidandan biri. Ama Yusuf Aslan’ın Çerkes olduğunu çoğu kişi bilmiyor. Çünkü o hep sol-sosyalist kimliği ile alanlarda olmadı.

HDP’de bu durum farklı ve biz Çerkes kimliğimiz ile burada siyaset yapma imkanı buluyoruz. Mesela biz Canberk’le yıllardır eylemlerden, sokaklardan tanışırdık. Gezi’de barikatlarda beraberdik. Ama ben onun Çerkes olduğunu bilmezdim, o da benim Çerkes olduğumu bilmezdi. Nitekim biz HDP’ye davet edilirken ‘sadece sosyalist kimliğinizle değil, etnik, kültürel kimliğinizle de gelin’ diye davet edildik.

HDP’li Çerkeslerin tamamı sol-sosyalist gelenekten gelen kişiler mi?

Cemal Demirok: Hayır hayır. Canberk mesela Anarşist- Komünist bir arkadaş. Çağlayan Abi bağımsız ve sadece kendi kültürü ve halkı için bu harekete katıldı. ‘Ben halkımın yok olmasını istemiyorum’ diyor.

"ÇERKESLERİN  VAR OLABİLMESİNİN KESİN ÇÖZÜMÜ DÖNÜŞ"

Siz Kafkasya’ya geri dönüş yapan kişilerin de arasındasınız. Şu anda HDP içinde Türkiye siyaseti üretiyorsunuz. Çerkes toplumunda yıllardır devam eden ‘Anavatana dönüş’ tartışmaları için ne diyorsunuz?

Çağlayan Şişman: Bana göre Çerkesliğin var olabilmesi için kesin çözüm dönüş. Ama dönüş o kadar kolay değil. Herkes dönemeyebilir, dönemiyor da zaten. Bunun ekonomik ayağı var, siyasi ayağı var, uluslar arası ilişkiler ve dengeler ayağı var. Ama her Çerkesin de bulunduğu yerde var olabilme mücadelesi vermesi lazım. Silik bir şekilde partilerde siyaset yaparak, etnik kimliklerini saklayarak siyaset yapmanın bir anlamı yok. O zaman bitmeye mahkumsun. Ben 30 Mart seçimlerinde HDP’den Bahçelievler Belediye Meclis Üyesi adayıydım.  Burada seçim kampanyasında Çerkesce konuşmalar yaprak seçim ofisleri açtık. Bir tane Çerkesce anlayan yoktu ama alkışlanıyordum.

Kürt siyasetine yönelik her zaman yapılan bir eleştiri vardır. ‘Kürtler bu ülkede Cumhurbaşkanı olabiliyor, Başbakan olabiliyor. Genelkurmay başkanı oluyor ve her türlü makama geliyor. Peki siz nasıl ayrımcılığa tabi tutuldunuz?’ Aynı eleştiri Çerkesler için de yapılabilir. Siz ayrıma tabi tutulmadığınız halde neden ayrımcılık yapıyorsunuz’ denilemez mi?

Çağlayan Şişman: Bence tam tersine, birleştirici mesajlar veren tek parti HDP. ‘Bütün halklar eşitçe ve kardeşçe bir arada yaşayalım. Herkes kendi ana diliyle, öz kültürüyle yaşayabilsin’ diyor. Bu mu bölücülük?  Çerkes bir parti liderine – ismi lazım değil- ‘Çerkes misiniz?’ diye sorulduğunda ‘Türk oğlu Türküm’ diye cevap veriyor. ‘Ben Çerkesim’ dese, o kimlikle siyaset yapamayacak, o bulunduğu noktaya gelemeyecek.

Sizin için Çerkeslik alt kimlik mi üst kimlik mi? Alt kimlik-üst kimlik tartışmaları hakkında nasıl düşünüyorsunuz?

Çağlayan Şişman: Çerkeslik benim ana kimliğim. Ne alt kimliğim, ne üst kimliğim. Ben Çerkesim.

 Cemal Demirok: Önce insanız tabi. Bir sosyalist olarak, benim için kendi soydaşım da, bir Ermeni de, Kürt de, Süryani de, Laz da, Boşnak da bir. Ben bütün haklara eşit mesafedeyim. Ama benim annem de babam da Çerkes ve bu gerçekliği değiştiremem. Kimse doğacağı aileyi seçemez. Ben Çerkes doğdum, Çerkes olarak öleceğim. Evlenirsem Çerkes geleneklerine göre evleneceğim, öldüğümde Çerkes geleneklerine göre bir cenaze töreni yapılacak. Bunu değiştiremeyiz. Bizim ‘Habze’ diye bir anayasamız var. Bu herkesin bildiği gibi yazılı bir anayasa değil. Hele 12 Eylül anayasası hiç değil! Şimdi ileri demokrasi diyoruz ya; hatta Demirtaş ‘radikal demokrasi’ terimini kullanıyor. Ben de ‘Habze’ için ‘radikal ötesi demokrasi’ diyorum. ‘Habze’ bizim anayasamız ve Habze’de ırkçılık asla yok. Bize saldıran Çerkeslerin bir çoğu ‘habze’yi bilmiyor maalesef ve edep kurallarını aşıyorlar. Önce Çerkesliği bileceksin. Türkten çok Türkçü olup, Çerkesliği savunduğunu iddia eden arkadaşların önce ‘Habze’nin ne demek olduğunu thamadelerine (Büyüklerine) sormalarını istiyorum. ‘Habze’nin ne olduğunu öğrenirsek, o zaman gerçek Çerkes olacağız. Hatta daha da öteye gidersek insan olacağız. ‘Ben Çerkesim’ diyor, sosyal medyada kullanıcı adının önüne T.C. koymuş. T.C.’nin Çerkeslere yaptıklarını bilmeden o ibareyi yazıyorsan bunu sorgulaman lazım. 1922’de Manyas-Gönen bölgesindeki Çerkesler neden sürüldü? Bunun bilinemsi gerekiyor. Gönen-Manyas olayları ne demek bunu araştırsınlar. Osmanlı’nın Çerkeslere uyguladığı politikayı da araştırsınlar. Osmanlı Rus Çarlığı ile Çerkeslerin 20 sene boyunca askere alınmaması konusunda anlaşarak Çerkesler sürgün edildi. Ama Osmanlı, iki yıl sonra Çerkes gençlerini askere almaya başladı. Kadınlarımızı saraya ve İngiliz insan tacirlerine peşkeş çekiyor. Osmanlı da aslında Çerkeslere çok iyi davranmıyor. Tarihlerini iyi araştırsın Osmanlıcı Çerkes kardeşlerimiz.

Çağlayan Şişman: Çerkes atasözü ‘Köklerini unutma’ der. Ne anlama geliyor bu? Çerkes atasözleri yorumlandığı zaman aslında pek çok şeyin çözümü bulunabilecek. Çerkes geleneğine göre, yedi göbek dedelerini tanıyacaksın ve onlarla ilgili en az birer hikaye bileceksin. Bunu bilmeyen eskiden gerçek Çerkes sayılmazdı. ‘Sen kendini unuttun’ denilirdi ve şahitliği bile kabul edilmezdi. Biz kendimizi çoktan kaybettik, köklerimizi unuttuk.

Sırrı Sakık’ın Boşnakları ve Çerkesleri hedef alan ‘Suyun ötesinden gelenler haddiniz bilin bu topraklar bizim’ şeklindeki sözleri için ne diyorsunuz? HDP’nin bu noktada Çerkeslere kapıyı göstermeyecek bir programa sahip olduğunu düşünüyor musunuz? Bununla ilgili HDP içinde bir tartışma yapıldı mı?

Canberk Apiş: Sırrı Sakık’ın o sözleri çarpıtıldı. Sakık o sözleri, Meclis’teki diğer Çerkes kökenli milletvekillerinin Türklerden daha sıkı şekilde Türkçülüğü savunmaları nedeniyle söylendi. O sözlerden bir süre önce BDP, Çerkes Soykırımının tanınması için bir önerge vermişti. Ardından Abhaz kökenli olan bir Sakarya milletvekili ‘Sizin ne haddinize Çerkeslerle ilgili önerge vermek’ demişti. Sakık’ın sözlerinin burada savunulacak bir tarafı yok. Siyasette böyle duygusal tepkilere yer yoktur. Ancak o sözlerin hangi şartlar altında söylendiğini de teslim etmemiz gerekiyor.  Kısa bir süre önce çocuğunu kaybetmiş, Çerkes kökenli milletvekili, Çerkeslerle ilgili önerge veren bir partiye Türk Milliyetçiliği üzerinden saldırıyor. Sakık aslında bu noktada haksız değil. Eğer bu topraklarda milliyetçilik yapılacaksa, bana göre bu vatan bizim vatanımız değil. Eğer toprak milliyetçiliği yapılacaksa, bu vatan Türklerin ve Kürtlerin vatanı. Evrensel düşüneceksek hepimiz burada yaşıyoruz, ben de aynı yasalara tabiyim, aynı vergiyi ödüyorum, aynı saçma sapan iktidarlara katlanmak zorunda kalıyorum. Bu anlamda bakarsak burası herkesin vatanı.

Bize kimliğimizi ifade etmememiz dayatılıyor ama, Pşave Ethem, Kurtuluş Mücadelesi verirken Ethem Bey’di, hain ilan edilince ‘Çerkes Ethem’ oldu. ‘Ben Türküm’ demeyen Türkiye’de siyaset yapamıyordu. Çerkeslere karşı bunca hakaret yapan bir sistem karşısında bu kadar sessiz kalıp da Sakık’a gösterilen aşırı tepkinin de bir ikiyüzlülük olduğunu düşünüyorum.


Cemal Demirok: Sebahat Tuncel, Çerkes Soykırımı’nın tanınması için yasa teklifi verdi. İmzayı koyanların hepsi de BDP’li vekiller. Ama bunlar görünmezden gelindi. Biz  yıllarca Çerkes Soykırımı’nın tanınması için sokaklarda imza topladık.  Ama bir sonuç alamadık. Sayın Tuncel ise bu teklif ile bizim sonuç alamadığımız konuyu Meclis gündemine getirdi. Örneğin, Demirtaş geçtiğimzi 21 Mayıs’ta yaptığı konuşmada Başbakan’a seslenerek Soçi’ye gitmemesi gerektiği konusunda uyardı. ‘Çerkeslerin kanıyla sulanan Kızıl Çayır’da olimpiyat yapılmasına tepki göster’ dedi ama Başbakan bu uyarıları da dikkate almadı. Yani Kürt siyasetinin Çerkesler için verdiği mücadeleyi vermemek de olmaz.

HDP Grubu’nda ilk kez bir Çerkes olarak Çerkes Soykırımı hakkında bir konuşma yaptım, ama bu konuşma kendi gazetelerimizde, yayın organlarında bile yer almadı. Jineps gazetesi orta sayfalarda ‘Türkiye’de bir ilk’ başlığı ile haberi verdi. Peki madem Türkiye’de bir ilk olduysa, bu haberin olması gereken yer ve verilmesi gereken önem bu mudur? 

HDP’li Çerkesler olarak, Çerkeslerin de yeni anayasada ‘Kurucu Asli Unsur’ olarak yer alması gibi bir talebiniz var mı?

Canberk Apiş: Bizim kurucu unsur olarak kendimizi kabul etmemiz bence anavatandan vazgeçmek anlamına geliyor. Bizim kurucu olacağımız tek coğrafya Kafkasya’dır ve öyle olmalıdır. Biz bu topraklarda bir var olma mücadelesi veriyoruz ama vergi ödediğimiz bu devletten uzun vade talebimiz, Rusya ile diplomatik yollardan ilişkiye geçerek Çerkeslerin Kafkasya’ya dönüşü önündeki engellerin  ortadan kaldırılması için çaba harcamalı.

 Bu uzun soluklu bir mücadele ve belki de biz görmeyeceğiz.

‘Ana unsur’ olarak anayasada yer alabiliriz, çünkü 150 yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Ama Çerkes toplumu olarak Türkiye Anayasası’nda ‘Ana unsur’ olarak yer almamızın da bizi buraya tamamen bağlamaması lazım.

Cemal Demirok:  BM’ye bağlı olrak UMKO diye bir örgüt oluşturuldu. UMKO, ‘Vatansız Milletler Topluluğu’ demek. UMKO, Çerkesçe’yi ‘Yok olma tehdidi altındaki diller’ kapsamına aldı. Rusya, Çerkeslere özlük haklarını ve çifte vatandaşlık haklarını vermelidir. Oradaki arazilerini iade etmelidir.

HDP’li Çerkesler şunları istiyor:

• İnsana saygılı yeni bir anayasa. HDP’li Çerkesler olarak insan haklarına saygılı yeni bir anayasa istiyoruz.

• Etnik ve kültürel kimliklerin yaşatılmasının güvence altına alınmasını istiyoruz. 40 yaşın altındaki Çerkeslerin yüzde 90’ı anadillerini konuşamıyor.

• Anadil eğitimi yaşama geçirilmeli. Çerkeslerin yoğunlukta olduğu yerlerde bu bölümler açılmalı.

• Çerkesce televizyon ve radyo yayınları yapılmalı. Bu tür yayınlar devlet tarafından desteklenmeli ve teşvik edilmeli.

• Çerkes kültürüne yönelik çalışmalara yapan sivil toplum kuruluşları desteklenmeli.

• Dönüş hakkı ve çifte vatandaşlık hakkı kesinlikle tanınmalı.

• Kuzey Kafkas Cumhuriyetleri ile ticari ve diplomatik ilişkiler güçlendirilmeli.

• Abhazya Gürcistan meselesi, Güney Osetya meselesi konusunda Türkiye Cumhuriyeti aktif davranmalı. Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanımalı.HDP’li Çerkeslere tepki gösteren Abhaz vatandaşlarımız şunu bilmeli. Abhazya’yı işgal etmek isteyen Gürcistan’a silahlar hangi ülke  tarafından karşılıksız olarak veriliyor? Hangi devlet veya devletler,  Gürcistan’a silah veriyor, bunları araştırsınlar ve bize ondan sonra tepki göstersinler.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın