Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Demir Çelik, Muş ve Diyarbakır’da yakılan okullarla ilgili açıklama yaparak "Okulu açan biziz, okulu yakan biz değiliz. Okulu kim yakıyorsa onu açığa çıkarmak devletin görevidir." dedi.

Muş’ta Eğitim Sen’in düzenlediği basın açıklamasına katılan HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Kürtçe okulların mühürlenmesi ile ilgili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamaya tepki gösterdi.

Her şeye rağmen ana dilde eğitime devam edeceklerini ifade eden Çelik, "Bülent Bey'in ya da Başbakan Yardımcısı Sayın Devlet Bakanının açıklamaları hele hele demokratik çözüm sürecini tartıştığımız bu döneme beisle iştigaldir, ayıptır ve yazıktır. Kürt ana dilini öğrenmeyecekse, Kürt ana dili ile yazıp çizmeyecekse aslı vatandaşlık nerede kalıyor?" diye sordu.

''OKULU AÇAN BİZİZ ,OKULU YAKAN BİZ DEĞİLİZ''

Muş ve Diyarbakır’da yakılan okullarla ilgili gazetecilerin sorularını cevaplayan HDP’li Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

"Okulu açan biziz, okulu yakan biz değiliz. Okulu kim yakıyorsa onu açığa çıkarmak devletin görevidir. Biz sadece okulu değil kamu yararı gösteren hiçbir yeri ama hiçbir yeri; bu basın olur, yargı, maliye, hükümet konağı, cami, öğretmenevi, okul ya da cemevi olur. Kamusal hizmeti gören hiçbir yere taciz, şiddet başta yakma yıkma olmak üzere yakma ve yıkmayı kabul etmiyoruz reddediyoruz, doğru görmüyoruz. Ama bu yapmanın önünde bir gerekçe olmamalı. Yani yapan biziz, yapmaya da devam edeceğiz. Yapmaya çalışanın yıkmayla işi yoktur, yakmayla işi yoktur. Onu bize yakıştırıyor olması konusunda ve pozisyonunda olanları aracılığınızla kınadığımı ifade etmek istiyorum."

Eğitimde yapılan kanun değişiklerini yakından takip ettiklerini kaydeden Çelik, şunları söyledi:

"Siyasal partimizin milletvekilleri başından itibaren konunun takipçileri olmuşlardır. Ana dilde eğitimin yapılabilmesine yönelik bir kısım kanun değişiklikleri teklifi başta olmak üzere soruşturma, araştırma önergeleriyle bu olayı pekiştiren bir noktadan yaklaşmışız. Kaldı ki biz 2009’dan bu yana belediyelerimizin eğitim destek evlerinde ana dilde eğitimi veren, ana dilde eğitimi esas alan, ana dilde eğitim üzerinden de gerekli bilimsel çalışmaları yürüten bir siyasal partiden ve gelenekten geliyoruz."

'OKULLARIN AÇILMASI İÇİN RESMİ BAŞVURULAR YAPILMIŞTIR'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Kürtçe okullar için başvuru yapılmadığı açıklamasına cevap veren HDP’li Çelik, "Bu okulların tümünün açılması için resmi başvurular yapılmıştır. Ama Milli Eğitim Bakanlığı, milli eğitim müdürlükleri, şube müdürlükleri tarafından reddedilmiştir. Biz mevcut var olan kanun teklifini Meclis'e sunduğumuzda seçmeli ders noktasına koyan, seçmeli dersin yanı sıra o özel okullarda öğretilmesi yolunu açan o hükümete, bu manada ciddiyete ve samimiyete davet etmiştir. Onun gereği de bu okullarda ana dilde eğitim yapılacağını içeren müracaatlarımızı yaptık reddedildi. Bunun Anayasa'ya uygun olmadığı gerekçisiyle reddedildi. Biz artık ana dilimizi inkâr etmek hakkına lüksüne sahip değiliz. Ana dilimizle eğitim görmek istiyoruz." diye konuştu.

'DEVLET, PARASIZ, NİTELİKLİ ANA DİLDE EĞİTİMİ VERMEK ZORUNDADIR'

Devletin tekçi, inkârcı, asimilasyoncu politika uyguladığını ifade eden Çelik, "Devletin layıkıyla yerine getirmediği görevi birileri yerine getiriyor diye devletin onu yıkmaya, tahrip etmeye, ortadan kaldırmaya ya da müracaatı yapılmamış, formalitesi yerine getirilmemiş diyerek bu müdahaleleri haklı göstermeye hakkı yoktur. Her şeyden önce parasız, nitelikli ana dilde eğitimi vermek zorundadır. Vermeyen devletin yerine biz sivil itaatsizlik, halk inisiyatifi ve parti örgütlü temelinde bu hakkı kendimiz yerine getiriyoruz. Bu görevi ifa eden bizlerin üstüne polisi, mühürü, yasağı ve jandarmasıyla geliyor olması anlamsızdır. Günümüzün hukuk devleti bir an evvel bu ayıptan kurtulmalıdır. Çözümden yanaysam, parmağımı silahtan tetikten çekmek durumundayım. Şiddete başvurmamalıyım. Bu karşılıklı iyi niyet ve güven adımlarını pekiştirmelidir. Bu manada şiddet dışı, silah dışı her türlü çözüm parametrelerinin tartışıldığı, konuşulduğu demokratik siyaseti tez elden harekete geçirmeliyiz. Benimki iyi seninki kötü ya da seninki iyi benimki kötü anlayışından kurtulur, elimizdeki taşları, cebimizdeki taşları bırakır, barıştan özgürlükten yana olursak bu işi çözeriz." şeklinde konuştu. (diyarbakirhaberleri.com)