HDP Kars Milletvekili ve Sözcüsü Ayhan Bilgen, 2019 seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Seçim ittifakına ilişkin soruya yanıt veren Bilgen, “Türkiye'nin bu kritik döneminde gerçekten demokrasi isteyen, barış isteyen bu konuda tutarlı, ilkeli yaklaşıma sahip olan herkesle birlikte siyaset üretmeye birlikte sorunların siyasal zeminde çözülmesi için çaba sarf etmeye hazırız” dedi.

HDP eski Eş Genel Başkanı’nın tutukluluk süresine değinen Bilgen, Demirtaş’ın siyaset yapmasının yasaklanabileceği ihtimali olduğunu söyledi.

 Bilgen, “Uzun bir süredir tutuklu yargılanıyor olması kabul edilemez. Ama önümüzdeki günlerle ilgili bir değerlendirmede bulunmak zor. Çünkü Türkiye hukuku artık öngörülebilir olmaktan çıktı. Kendisinin de ifade ettiği yargının adil ve bağımsız olmadığını biliyoruz. Sayın Demirtaş'ın siyaset yapmasını engelleyebilirler” ifadelerini kullandı.

Bilgen, Cumhuriyet’ten Ali Haydar Çelebi’nin sorularını yanıtladı.

HDP seçim ittifakları konusunda nerede yer alıyor?

 Şu anda içinde bulunduğumuz ortam Türkiye'de olağanüstü koşullarda seçim planlaması yapıldığını gösteriyor. Dolayısıyla rutin bir seçim takvimiyle bu süreci yönetmek imkansız. Muhalefet açısından çünkü olağanüstü koşullar var, fiilen Türkiye savaşın içinde siyaset inşa ediyor, içerde toplumsal gerilim son derece yüksek ve kamplaştıran siyaset tarzı var. Bu koşullarda seçim stratejisinin hiç şüphesiz gerçekten sorunları çözecek toplumsal beklentiyi karşılayacak bir mantıkla yürümesi gerekiyor. Biz bu açıdan şöyle yaklaşıyoruz. Türkiye'nin bu kritik döneminde gerçekten demokrasi isteyen, barış isteyen bu konuda tutarlı, ilkeli yaklaşıma sahip olan herkesle birlikte siyaset üretmeye birlikte sorunların siyasal zeminde çözülmesi için çaba sarf etmeye hazırız.

HDP’NİN İTTİFAK STRATEJİSİ VAR MI?

Bunu sadece parlamento ekseninde sadece bilinen üç dört parti arasında ilişki gibi okumak son derece eksik olur. Çünkü siyasetin en temel sorunlarından birincisi  iktidarın otoriter uygulamaları ikinci ise toplumsal muhalefetin toplumsal etkinin siyasal zeminlere hak ettiği  ölçüde taşınmaması. HDP'nin rolü görevi seçimlerde üstlenmesi gereken misyon seçim öncesinde hazırlığını yapması gereken bu toplumsal tepkinin bu toplumsal muhalefetin ortaklaşması ve siyasal karar üzerine taşınmasıdır. Dolaysıyla bizim ittifak stratejimiz sadece partiler arası işbirliği değil bir pozisyon paylaşıp tartışması değil, doğrudan doğruya toplumsal dayanışmayı toplumsal umudu güçlendirecek canlandıracak bir ittifak stratejisi olması lazım. Ancak Türkiye'deki boşluğu doldurmak muhalefetin etkin bir biçimde görevini rolünü oynamasını sağlamak açısından anlamlı, yoksa bir artı biri yan yana koyup masa başında matematiksel hesap yaparak bir planlama yapmak herkes için hayal kırıklığı olabilir.

‘BOYKOTUN İNANDIRICI OLMASI LAZIM’

 Seçim güvenliği, şartların adil olmaması durumunda boykot ve sine-i millet gibi tavırları gündeminize alır mısınız?

 Hangi koşullarda Türkiye seçime gidecek, ne kadar demokratik seçim yarışı olacak bunun için şimdi biz ne yapabileceğiz ve önce yerel seçim mi olacak, mevcut anayasada olduğu gibi olması gereken tarihlerde mi olacak? Yoksa işte iktidarın bütün söylemlerine rağmen önce milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimi mi olacak? Bunlar son derece belirleyici ve anlam içeriyor böyle bir durum karşısında bizim seçimden sonrasına dair bir şeyler söylememiz son derece zor.

Ama şunu çok net biçimde ifade etmemiz gerekiyor yani Türkiye'de seçimlerin gerçekten seçmen iradesinin sandığa yansımasının rol oynaması seçmen iradesinin siyasal karar sürecinde seçimlerde belirleyici olması için partiler hem halka karşı açık ve dürüst olmalı hem de siyasal sorumlulukları  mazeretlerle örtme eğilimlerinden uzak durmalı.Bunu şu anlamda söylüyorum; Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçim sistemi yeni bir denge ortaya çıkardı; yani iki turlu bir seçim sistemi olacak ikinci turda kendi doğallığında iki aday arasında bir yarışma ve bu iki aday arasının etrafında kümeleşme olacak. Burada önemli olan ikinci turu hazırlayacak koşulların şimdiden olgunlaştırılmasıdır. Yoksa şöyle bir algı siyaset açısından güvensizliği derinleştirir; yani 'kaybettik çekiliyoruz' kazanırsak iyi kaybedersek kötü, bu ilkesiz bir duruş olur.

Partilerin kapatılması,  milletvekillerinin tutuklanması, milletvekilliği düşürülmesiyle ilgili hiç bir söz söylememek bunu dert edinmemek ama sonunda sonuca  bakıp sonucu sanki Sürpriz bir durummuş gibi  gündem haline getirmek sadece iktidara olan güvensizliği değil, muhalefete olan güvensizliği de pekiştirir. Dolayısıyla muhalefet seçim sonunda karşılaşacağı bir risk görüyorsa, bir öngörüsü varsa tepkisini de şimdiden ortaya koymalı, tedbirini de şimdiden almalıdır. Yoksa sonuç üzerinden sergilenecek bir tavır  hem uluslararası kamuoyu hem de iç kamuoyu açısında bir anlam ifade etmez.

Önümüzdeki seçimleri de kapsayacak olan  yeni düzenlemeyle seçime kolluk kuvvetlerine müdahil olma yetkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Geçmişte bu hiç tanıklık etmediğimiz bir durum değil. Referandumda da bu son derece ciddi bir şekilde gerçekleşti. Bunu daha sistematik yapmak, daha yaygın yapmak için bir takım düzenlemeler yaptılar. "İttifak yasası" diye tarif ettikleri paket içerisinde buna zemin oluşturacak düzenlemeler yaptılar. Bir ülkede seçimin meşruiyeti yarışın demokratikliği gerçekten özgür bir ortamda gerçekleştiği ile ilgilidir. Yoksa dünyada şeklen seçim yapılan bir çok ülke var. Yüzde 30-40 katılım gerçekleşiyor Böylesine düşük katılımların olduğu seçimlerde yüzde 90'a yakın oy alıyor. Hatta bazılarında parti kurmak yasak, muhalif aday olmak suç sayılıyor. Ama seçim yapılıyor. Dolaysıyla seçimi anlamlı kılacak koşulların oluşturulmasıdır.

Gerek Türkiye'de batı şehirlerinde farklı toplumsal dinamiklerin seçim sürecine dair umudunu heyecanını arttıracak planlar, söylemler, daha çok Kürtlerin yaşadığı kırsal kesimlerde sandık hilelerine karşı şimdiden önlem almak, şimdiden görünür kılmak siyasetin sorumluluğunda. Seçimi toplumsal barışın toplumsal özgürlüğün bir zemini olarak görüyorsanız daha çok koltuk kapmak için siyaset yapmıyorsanız bu sorunların çözümünü toplumda göreceksiniz. Yani toplumun sandığa sahip çıkmasını partisine vekiline sahip çıkacak bir siyasi mücadele tarzı geliştireceksiniz.

HDP’NİN CUMHURBAŞKANI ADAYI NETLEŞTİ Mİ?

Cumhurbaşkanı adaylık konusunda kimlerin ismi ön plana çıkıyor? HDP'nin 2019 yol haritası belli mi? Nasıl bir yol izleyecek?

 Bizim açımızdan öncelikli gündem Türkiye'nin demokratik koşullarda seçime girmesidir. Seçim takvimi belli olduğunda bizde gereken tartışmaları planlayıp parti tabanında önerilen isimler üzerinden değerlendirme yapıp şekillendireceğiz. Bugünden adayı tartışmak yerine nasıl bir siyasete ihtiyaç var nasıl bir nasıl bir söyleme ihtiyaç var. Bütün toplumsal muhalefetin buluşabileceği bir zemin kolayca inşa edilir bunu da ilkesel arayış içinde bakmak gerekiyor.

Türkiye siyasetinde HDP'nin genişleyebileceği iki hat var. Birincisi  geçmişte AKP'ye oy vermiş muhafazakar seçmene ulaşmak, ikincisi ise yaşama biçimiyle ilgili baskılardan rahatsız olan Alevilere dair bir söz söylemek.

Bunlar sadece kimliklerle ilgili tercihler değil. Sonuçta ekonomi politikası önümüzdeki günlerde ciddi bir ekonomik kriz sinyali veriyor. Kampanya bununla ilgili olabilir. Türkiye dış politika ve güvenlik tartışmaları içinde seçime gidebilir. Dolaysıyla ortadoğuda barışçıl bir siyasetin Türkiye iç siyaset açısından önemli olduğu bir dönem seçmen psikoloji içinde seçime gidebilir .Tüm bunlar hem aday hem de söylemleri belirleyecektir.

 Söyleşinin tamamı burada.