Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, OHAL’in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

OHAL tezkeresinde 3 Ocak’ta yapılan MGK tavsiye kararının işaret edildiğini ancak 3 Ocak’ta bilinen bir MGK toplantısının yapılmadığını ifade eden Bilgen, “MGK ne zaman toplanıp bu kararı almıştır? Bir gizli toplantı mı yapılmıştır? Yapıldıysa, o toplantıda başka hangi kararlar alınmıştır? Toplantının yeri neresidir? Toplantıya kim başkanlık yapmıştır” diye sordu.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Bilgen’in açıklamaları şöyle:

OHAL kararının aslı gerekçesi 15 Temmuz darbe girişimiydi. 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 4 partinin katılımıyla kurulan komisyon fiilen çalışamamış, partilere bir kez de Darbeyi Araştırma Komisyonu tarafından darbe yapılmıştır. 15 Temmuz Darbeyi Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarını bitiriş biçimi tam da OHAL’in uzatılması kararıyla örtüşüyor.

OHAL, vatandaşın günlük hayatını doğrudan etkilemektedir. Her açıdan, vatandaşı doğrudan ilgilendirmektedir.  Refahı, özgürlükleri kısıtlayacak bir düzenlemedir. OHAL’in uzatılması demek yeni KHK’ler demektir, yeni işten atılmalar demektir, yayın organlarının kapatılması demektir. Yani Türkiye 3 ay daha bu haksızlıklara teslim edilecektir. Başbakan, daha sabah saatlerinde OHAL’e ilişkin Bakanlar Kurulu kararını açıkladığında dolar yükselmeye başladı.

‘HEDEF OHAL ŞARTLARINDA REFARANDUM’

OHAL’in uzatılmasının bir nedeni daha var, Türkiye gündemine getirilen, dayatılan başkanlıktır.  Bu tam da Kenan Evren’in amacına uygun bir şekilde, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini artıran bir düzenlemenin referandumunu OHAL şartlarında yapmayı hedefliyor. Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmiş olması, hukuk ilkelerinden ve evrensel değerlerden beri olmasını gerektirmez. Demokrasi sadece halk tarafından seçilmek değildir, hukuka bağlılıktır, konsensüstur.

MGK NEREDE VE NE ZAMAN YAPILDI?

Dün öğle saatlerinde partilere gönderilen OHAL’in uzatılmasıyla ilgili yazıda şu ifadeler yer almaktadır: “MGK’nin 3.1.2017 tarihli ve 501 sayılı tavsiye kararı göz önünde bulundurularak 3.1.2017 tarihinde kararlaştırılmıştır”.

Şimdi sorularımızı tekrarlamak istiyoruz: MGK’nin daha önceki kararları, toplantının nerede yapıldığı ve hangi kararların alındığı belirlidir, basına açıklanmaktadır. 499 sayılı karar OHAL’le ilgili ilk karardır. 500 sayılı karar da 30.11.2016 tarihlidir. 30.11.2006’dan sonra MGK ne zaman toplanıp 501 sayılı kararı almıştır. Bir gizli toplantı yapıldıysa, o toplantıda başka hangi kararlar vardır? Toplantının yeri neresidir? Toplantıya kim başkanlık yapmıştır? Bunu bilmek kamuoyunun da bu yazının muhatabı olan milletvekillerinin de hakkıdır.

Bu hükümet MGK toplantılarının periyodunun 1 aydan 2 aya çıkarılmasını büyük bir sivilleşme adımı olarak yansıtmıştı. Ama dün Başbakan Yardımcısının yaptığı açıklamaya baktığında MGK’nin her gün toplantı yapabildiği öğrenmiş oluyoruz. Daha vahimi, toplantı yapmadan karar alabildiğini öğrenmiş oluyoruz.

‘OLMAYAN TOPLANTININ EVRAKI’

Ayrıca Hükümet Sözcüsü, Bakanlar Kurulu açıklamasında, gündemlerinde OHAL olmadığını söylemişti. Ama bir gün sonra Başbakan, OHAL’i uzatma kararı aldıklarını söyledi.

Dün Bakanlar Kurulu bu kararı aldıysa hangi saatlerde MGK toplanmış olabilir? Hükümet bu resmi yazıyla ya Meclis’i yanıltmaktadır ya tam bir yeni vesayetle karşı karşıyayız. MGK adına da Bakanlar Kurulu toplantı yapılmış gibi belki de ileride yapacağı bir toplantının sayı ve kararını Meclis’e göndermiştir. MGK Genel Sekreterliği bu şaibeli durumla ilgili net bir izah yapmalıdır.

Daha önemlisi, Meclis’in saygınlığının bu kadar azaltılmış olmasıdır. Bu, halkın iradesine saygısızlıktır. Meclise karşı böyle ciddiyetsiz bir tutum takınanların, halk iradesinden ne anladıklarını bütün toplum takdir edecektir.  Neyi yetiştirmeye çalıştıklarını bilmiyoruz ama birkaç saat içinde olmayan bir toplantını evrakını yetiştirmek usulsüzlüktür. 

Hükümet Sözcüsünün Genel Kurul’da yaptığı açıklama hiçbir ikna edicilik taşımıyor. Son açıklamasında “Telefonla karar ve iradeleri alınmıştır” diyor. Literatürde “telefonla karar ve irade almak” diye bir tanım yok. Toplanırlar ve kararları imzalarlar.

‘YA SAHTECİLİK YA KUMPAS’

Bizim açımızdan MGK kararlarının anayasal düzen içindeki pozisyonu acilen tartışmaya açılmalıdır. Bunun yolu böyle fiili durumlar oluşturmaktan geçmez. Bu tablo ya bir evrakta sahtecilik girişimidir ya da Bakanlar Kurulu’na, Başbakan’a bir kumpastır. Onların olmadığı bir toplantıda birisi imza koymuştur. Hangisi olursa olsun, MGK üyelerinin bu konuda kamuoyunu aydınlatması gerektiğini düşünüyorum.

(Haber Merkezi)