HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, NATO krizi, çocuk hakları, Zarrab davası ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

NATO tatbikatından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘düşman hedef’ olarak gösterilmesini değerlendiren Yıldırım, “NATO’da insan onuruna yönelen bir uygulama ile karşılaştık Bu ülkenin kurucusu Atatürk’ün hedef tahtasına konması ya da Erdoğan’ın hedef tahtasına konmasının ötesinde, bu uygulama kime yapılırsa kabul etmeyiz. Savunulur tarafı yok” dedi ve ekledi: “Türkiye NATO için bu kadar vazgeçilmezken soruyoruz; münferit bir şey mi yoksa oluşan algının NATO içine sirayet etmesi mi? Atatürk ile Erdoğan’a karşı geliştirilen uygulamayı sadece siyasetçi olarak değil insan olarak kabul etmemiz mümkün değil. Problemli, sorgulanması ve mahkum edilmesi gereken bir konu. Ama bu tartışılırken Türkiye’nin bırakın 20 yıl, 10 yılı; 2 yıl önceye göre uluslararası toplum nezdinde itibarının bu kadar sorgulanır ve ele ayağa düşürülür bir raddeye gelmiş olması biz siyasilerin sorması gereken bir konudur”

27 Kaım’da ABD’de görülecek Zarrab davasına değinen Yıldırım, hükümetin gündem değiştirdiğini savundu.

Yıldırım, “27 Kasım’da Reza Zarrab yargılanmaya başlayacak. Yaklaştıkça iktidar niyeyse tutuşuyor ve bu konu her gündeme geldiğinde gündemi değiştiriyor. Ya nüfus politikalarıyla ya Afrîn ile ya Atatürk - Mustafa Kemal ikilemi üzerinden gündem değiştiriyor. Ama bu gerçeklikle bir hafta sonra karşı karşıya geleceğiz. Ne doğurganlık, cinsiyetçilik ne çocukların eğitim durumu, ne Afrîn’de çılgın projelere imza atmanız ne de Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili dilinizi değiştirmeniz bu süreci değiştiremez” dedi.

Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, şöyle konuştu:

20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Ülkemiz açısından da bütün dünya açısından da çocuklar için durumun iyileştiğini söylemek çok zor. Milyonlarca çocuk, savaşlar nedeniyle, ya kendi ülkesinde ya göç yollarında hak kısıtlamasıyla karşı karşıya kalıyor. Bugün dünyada çocuk hakları açısından en büyük problem yaşam hakkının kaybı. Çocuklarımız hiç bu kadar yaşam hakkı tehdit altında bir toplumsal gerçeklikle karşılaşmadı. Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, yarın da Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinin yıl dönümü. 11 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası için terörist demişlerdi. Daha sonra da üzeri kapatılmıştı.

ÇOCUK İSTİSMARI, ÇOCUK EVLİLİKLERİ VE ÇOCUK İŞÇİLER

Ülkemizde çocuklara yönelik istismar vakaları 10 yılda yüzde 700 arttı. İstismar dava sayısı 15 bin 51. Bir de yargıya intikal etmeyenler var. 2016’da neredeyse her 5 evlilikten biri çocuk yaşta evlilikti. Son 10 yılda yarım milyon çocuk, çocuk yaşta evlendirildi. SGK verilerine göre 1 milyon 170 bin çocuk işçi çalıştırılıyor. TÜİK verilerine göre de 708 bin. Sadece 2016 yılında 56 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bunlar kayda geçenler.  Suriye savaşından kaçıp ülkemize sığınan çocuk mülteci sayısı 1 milyonun üzerinde. Resmi rakamlara göre 2 bin 16 çocuk cezaevinde.

AÇLIK GREVİNDEKİ EĞİTİMCİLER NURİYE GÜLMEN İLE SEMİH ÖZAKÇA

Bugün 257 gün oldu. Nuriye ve Semih Hoca'nın çığlığını taş duydu, beton duydu, ama bir tek iktidar duymadı. Duyduysa da kendi kodları üzerinden yorumlamakla yetindi. Siyasi iktidar mazlumların bir türlü sesi olamadı. Üstelik kendilerini sürekli-kutsal mağdurluk şemsiyesi altına almış durumdalar. Dev yürekleriyle Nuriye ve Semih Hocalar hak uğruna hakikat uğruna direniyorlar. Başlarına ne gelirse mevcut iktidar sorumludur.

İki kargo şirketinin emekçileri direnişteler. DHL Ekspres Kargo’da, TÜMTİS’te örgütlenen 9 işçi işlerinden oldular. Nuriye ve Semih Hocalar gibi. Yine Antep’te Babacanlar Kargo’da sendikalı oldukları için işten çıkarılan 9 işçi işsiz bırakıldılar. Bu işçilerin işlerine iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz.

ZARRAB DAVASI

27 Kasım’da Reza Zarrab yargılanmaya başlayacak. Yaklaştıkça iktidar niyeyse tutuşuyor ve bu konu her gündeme geldiğinde gündemi değiştiriyor. Ya nüfus politikalarıyla ya Afrîn ile ya Atatürk - Mustafa Kemal ikilemi üzerinden gündem değiştiriyor. Ama bu gerçeklikle bir hafta sonra karşı karşıya geleceğiz. Ne doğurganlık, cinsiyetçilik ne çocukların eğitim durumu, ne Afrîn’de çılgın projelere imza atmanız ne de Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili dilinizi değiştirmeniz bu süreci değiştiremez.

HAK İHLALLERİ, İŞSİZLİK VE EKONOMİ

Gün yok ki dünyanın aksi istikametinde rekor kırmayalım. AKP Hükümeti'nin çatıştığı ülkeler, iklim endeksinde, eğitimde, ifade özgürlüğünde rekor kırıyorken, AKP tutuklu yazarlar, gazeteciler ve hukukçular, kapatılan TV sayısı, iklim değişikliği performans endeksi, döviz karşısında TL’nin değer kaybedişi, işsiz sayısı, akaryakıt fiyatlarında, vergi kalemi sayısında rekor kırıyor. Verginin vergisini alan tek ülkeyiz, bunu rekor olarak sayamıyoruz. Zengin-yoksul arasındaki gelir uçurumu, cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tutuklu hükümlü bulundurmak, belediye başkanlarını görevden almak konusunda da rekor kırıyoruz. Standart and Poors yeni listesini yayımladı. 2013'te ekonomisi en kırılgan 5 ülkeden biri Türkiye idi. Diğer 4 ülke değişti, değişmeyen tek ülke Türkiye. Credit Suise’in raporunda da servet değişiminde en fazla düşüş yaşayan ilk üç ülke arasında Türkiye var. Yetişkin başına servet değişiminde en çok düşen ülkelerden biri de Türkiye.

Yıldırım, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Soru: NATO krizini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yıldırım: NATO'da yaşanan münferit mi yoksa oluşan algının NATO'ya sirayet etmesi mi?

NATO’da insan onuruna yönelen bir uygulama ile karşılaştık Bu ülkenin kurucusu Atatürk’ün hedef tahtasına konması ya da Erdoğan’ın hedef tahtasına konmasının ötesinde, bu uygulama kime yapılırsa kabul etmeyiz. Savunulur tarafı yok. Ancak Türkiye Ortadoğu’da NATO’nun önemli bir aktörüyken, uluslararası toplum nezdinde Ortadoğu'daki belirleyiciliğini ve jeopolitiğini etkin kullanma hali hiç tartışılmazken; uluslararası toplum, siyasi aktörler ve devletler nezdinde bu kadar ele ayağa düşürülme halini tartışmak, nedenini araştırmak biz siyasilerin en önemli görevidir. Türkiye NATO için bu kadar vazgeçilmezken soruyoruz; münferit bir şey mi yoksa oluşan algının NATO içine sirayet etmesi mi? Atatürk ile Erdoğan’a karşı geliştirilen uygulamayı sadece siyasetçi olarak değil insan olarak kabul etmemiz mümkün değil. Problemli, sorgulanması ve mahkum edilmesi gereken bir konu. Ama bu tartışılırken Türkiye’nin bırakın 20 yıl, 10 yılı; 2 yıl önceye göre uluslararası toplum nezdinde itibarının bu kadar sorgulanır ve ele ayağa düşürülür bir raddeye gelmiş olması biz siyasilerin sorması gereken bir konudur.

(Demokrat Haber/Ankara)