Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak yargı önüne getirilmesinden sonra aralarında eş genel başkanlarının da bulunduğu birçok milletvekilline, "ifade verme" çağrısı gönderildi. Ancak HDP'liler daha önce aldıkları karar gereği ifade vermeye gitmeme tutumunu sürdürüyor. 

Bunun üzerine savcı ve yargıçların "zorla getirme" kararı vermeden, ifadeye gitmeyen vekiller hakkında gıyabında dava açacağı ve mahkemelerin de bu davaları görmeye devam edeceği ileri sürüldü.

Ancak HDP, yaşananların asıl sorumlusunun AKP olduğuna işaret ederek, yargıçların "zorla ifadeye götürmeme" eğiliminin AKP'nin, "Siyaseti sürekli bir baskı ve basınç altında tutma" yaklaşımının bir sonucu olduğuna işaret etti. 

'İKTİDAR FARKLI EĞİLİMLER GÖSTEREBİLİR'

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, kendilerine de gayri resmi olarak, "Savcıların zorla götürme kararı vermeyeceği" yönünde bilgiler geldiğini belirterek, "Ama bu genel uygulamanın bu yönlü olacağı anlamına gelmez. Yargı, duruma göre ve iktidarın işaret etmesine göre farklı eğilimler gösterebilir" dedi ve HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'a gönderilen "davet yazısını" buna örnek gösterdi. 

'SİYASETİ KONTROL ALTINDA TUTMA EĞİLİMİ'

Göründüğü kadarıyla yargı sürecinin de hükümet inisiyatifinde geliştiğinin altını çizen Bilgen, "İster hükümetin kontrolünde bu süreç işlesin, isterse kontrol dışı farklı yöntemler gelişsin. Bunun bir tehdit, şantaj ve pazarlık aracına dönüştürülmesi başlı başına bir sorun. Siyaseti kontrol altında tutma eğilimidir. Bu uygulamanın bu hedefi gerçekleştirmek üzere getirildiğini düşünüyoruz" dedi. 

'YARATACAĞI İNFİAL GÖRÜLMÜŞ OLABİLİR'

Ayrıca ifadeler alınmadan yargılama sürecine devam edilmesinin de birçok sorunu beraberinde getireceğinin altını çizen Bilgen, "İlk ifadede kişinin bizatihi bulunması gereken savunma hakkı ile ilgilidir. Fiili bir durumla, yargılamanın devam etmesi, ileride başka tartışmaları beraberinde getirecektir. Bu da sürecin tamamlanmamasını demektir. Zaten bu bir yargı süreci değildir ve iktidar bunu elinde bir koz olarak tutmaya çalışıyor" dedi. 

Hükümetin toplumdan gelecek olan reaksiyonları ve uluslararası alandaki olası tepkileri düşünerek böyle bir adım atmış olabileceğini belirten Bilgen, özellikle milletvekillerini zorla götürme eğiliminin yaratacağı "infialin" görülmüş olabileceğini dile getirdi. 

'TASFİYE POLİTİKASININ DEVAMI NİTELİĞİNDE' 

Bilgen, sözlerini şöyle tamamladı: "Zaten bu noktaya getiren kendileridir. Eğer bir yumuşama sinyali vereceklerse, önce doğrudan sivillere yönelik topluma yönelik yürüttükleri yaşamı tümüyle sıfırlayan, yaşama hakkı başta olmak her türlü özgürlüğe saldıran yaklaşımlarını sona erdirmeleri lazım. Aksine bu durumda tasfiye politikasının devamı niteliğindedir."

Kaynak: DİHA