HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, üç Kürt kadın siyasetçinin Paris'te katledilmesine ilişkin iddianamede yer alan katilin MİT ile bağlantısı olduğuna ilişkin suçlamaları Meclis gündemine taşıdı.

Kürkçü, Başbakan’a “Hükümetiniz, Başbakanlığınıza bağlı olarak görev yapan Milli İstihbarat Teşkilatı'na yönelik suçlamaları da içeren ve 23 Ocak 2017'de görülmeye başlanacak olan Paris Cinayetleri davasının iddianamesinden haberdar mıdır? Haberdar ise bu iddianamede yer alan suçlamalar, özellikle MİT'in Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını hedef alan suikastlar ve suikast girişimlerinde bulunduğu iddiaları ile ilgili olarak nasıl bir tutum almayı düşünmektedir?” diye sordu.
 
Başbakan Binali Yıldırım'ın cevaplaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na sunulan soru önergesi şöyle:
 
9 Ocak 2013'te, Paris'te öldürülen, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in katil sanığı Ömer Güney, 23 Ocak 2017'de hakim önüne çıkmayı beklerken bir beyin hastalığı teşhisiyle kaldırıldığı Paris'teki Pitie-Salpetriere Hastanesi'nde 17 Aralık 2016'da öldü.
 
Ölümü sanığın yargılanmasını sona erdirmekle birlikte, halen mahkeme önündeki iddianamede yer alan, Güney'in cinayetleri Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) emir ve yönlendirmesiyle işlemiş olabileceğine ilişkin, uzman raporlarıyla doğrulanmış kanıtlar ve tanık ifadelerine dayalı vahim iddialar, içeride ve uluslararası medyada yaygın olarak tartışılıyor.  
 
Soruşturmadan sorumlu Başkan Yardımcıları Jeanne Duye, Christophe Teissier ve Laurence Le Vert'in hazırladıkları iddianamede Güney'in cinayetler sırasında MİT'le bağlantılı olduğu açık bir dille ileri sürülüyor: İddialar, tanık beyanları yanı sıra ekspertiz raporlarıyla doğrulanan iki maddi kanıta dayanıyor.
 
Birincisi halen internette [https://www.youtube.com/watch?v=r9kqIkAhscQ adresinde] erişime açık olan, 12 Ocak 2014’te YouTube üzerinde yayınlanmış bir ses kaydı. Kayıtta Güney'in amiri konumundaki MİT görevlileriyle Avrupa'daki Kürt siyasetçilerden Nedim Sever, İbrahim Gündoğdu ve Remzi Kartal'a yönelik bir suikast planını ayrıntılarıyla görüştüğü, destek ve silah talep ettiği işitiliyor. Savcılar, ekspertiz raporlarına dayanarak kayıttaki sesin “Ömer GÜNEY’e ait olmasının daha büyük ihtimal olduğu” sonucuna varıyorlar.
 
İkincisi ise 14 Ocak 2014'te “BİRGÜN” gazetesinde yayınlanan “'MİT, Ömer GÜNEY’e 6.000 Euro verdi’ iddiası” başlıklı haberde yer alan, 18 Kasım 2012 tarihli, “GİZLİ” ibareli, “Sara kod adlı SAKİNE CANSIZ” başlıklı -MİT'e ait- bir bilgi notu (ARZ NOTU).
 
Belgeden Ekim 2012’de “LEJYONER” kodlu “haber kaynağından” MİT’e gelen bir mailde, Sakine CANSIZ’ın sık sık VILLIERS-LE-BEL ve PARİS’e uğradığı bilgisi verildiği ve hatta “bu kaynağın” CANSIZ’ın resmi-bürokratik işlemleri esnasında kendisine eşlik etmekle görevlendirildiği anlaşılıyor. Yine, TÜRKİYE’ye son gelişinde LEJYONER’e; örgüt kadrolarına yönelik her türlü saldırı, sabotaj ve suikast eylemlerinin emrinin verildiği ve bu amaçla kendisine 6.000 Euro para verildiği belirtiliyordu. Not, nihayet Sakine CANSIZ’a karşı eyleme geçilmesi önerisini içeriyor, bunun için ONAY istendiği belirtiliyordu.
 
Bilgi Notu’nun altında şu kişilerin adları yer alıyordu:
 
-O. YÜRET: Şube Müdürü,

-U.K. AYIK: Daire Başkanı,

-S. ASAL: Başkan yardımcısı,

-H. ÖZCAN: Başkan. (D1748, D1751).
 
İddianame belgenin otantikliğini değerlendirirken Alman basınında (Der Spiegel’in 2014/7 nolu baskısında) yayınlanan bir habere yer veriyor: “Alman gizli servislerine göre, söz konusu belgede kullanılan 'dil' ve belgedeki 'filigran' otantikti ve yine belgeyi imzalayan kişiler gerçekten de PKK üzerine çalışan kişilerdi. Bu imzacı kişiler arasında, Alman gizli servis görevlilerinin de yakından tanıdığı ŞUBE MÜDÜRÜ olan ve bir süre önce ALMANYA’ya ziyarette bulunan bir ANKARA delegasyonunda da yer alan UĞUR KAAN A. da vardı.”
 
Cemil Bayık yukarıdaki bilgiyi, 14 Mart 2015'te Kandil'de Cumhuriyet gazetesinden Ahmet Şık'la yaptığı bir söyleşide MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan naklen doğruladı. Cemil Bayık şöyle diyordu: “Bizimle görüşenler olayın kendileri dışında olduğunu söyledi. Hakan Fidan öyle söyledi. Hakan Fidan 'bizim resmi kâğıtlarımız kullanılmış' dedi. 'Kurum içerisinde kurum teknolojisiyle üretilmiş belgeler var' dedi. MİT’in bunun dışında olduğunu inkâr etmedi ama dedi ki 'biz yapmadık. MİT’in içinde olan çeşitli kesimler yaptı.'”
 
Bu gerekçeyle;
 
1. Hükümetiniz, Başbakanlığınıza bağlı olarak görev yapan Milli İstihbarat Teşkilatı'na yönelik suçlamaları da içeren ve 23 Ocak 2017'de görülmeye başlanacak olan Paris Cinayetleri davasının iddianamesinden haberdar mıdır? Haberdar ise bu iddianamede yer alan suçlamalar, özellikle MİT'in Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını hedef alan suikastlar ve suikast girişimlerinde bulunduğu iddiaları ile ilgili olarak nasıl bir tutum almayı düşünmektedir?
 
2.Hükümetiniz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in 9 Ocak 2013'te Paris'te gene Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Ömer Güney tarafından öldürülmesini hem öldürülen yurttaşlarımızın yaşam hakkı ve onları öldürenin cezai sorumluluğu bağlamında hem de o günden bu yana süregiden MİT'e yönelik iddialar açısından araştırmış mıdır? Araştırmamışsa neden?
 
3.Dava dosyasından anlaşıldığına göre, soruşturmayı yürüten Fransa adli makamları, istinabe yoluyla cevaplandırılması amacıyla Türkiye'deki muhataplarına sorular gönderdiler. Ancak, bu sorulara verilen yanıtlar, Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nda tutulmuş,  Fransa adli makamlarına gönderilmemişti. Bu yanıtlar neden Fransa'daki ilgili makamlara gönderilmemiştir? Hükümetiniz halen Dışişleri Bakanlığında tutulduğu bilinen bu yanıtları açıklamayı düşünüyor mu?
 
4.Paris İstinaf Mahkemesi'ne sunulan iddianamede ileri sürülen kanıtlardan -özellikle ses kaydından- Ömer Güney'in Remzi Kartal, Nedim Sever ve İbrahim Gündoğdu'ya yönelik suikastlar için MİT görevlileriyle açıkça planlama yaptığı ve amiri durumundaki bu kişilerin Güney'i yönlendirdikleri anlaşılmaktadır. Bu kaydın otantikliğinin araştırılması için Başbakanlığınızca herhangi bir çalışma için emir verilmiş midir? Başbakanlığınıza bağlı olarak görev yapan MİT'in Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını -hangi suçları işledikleri iddia edilirse edilsin- kendi belirlediği ölçülere göre bir başka ülkenin egemenlik alanında yargısız infazla öldürmeye karar vermesi ve bu doğrultuda harekete geçmesi, Anayasa, yasalar ve uluslararası antlaşmalar karşısında mümkün müdür? Değilse bu ses kaydının 12 Ocak 2014'te sosyal medyada yayınlanmasının ardından Başbakanlığınızca MİT bünyesinde bir inceleme ve araştırma başlatılmış mıdır? Başlatılmamışsa neden? 
 
5.Paris İstinaf Mahkemesine sunulan iddianamede ileri sürülen kanıtlardan Sakine Cansız'ın öldürülmesi için yazılmış olduğu ileri sürülen MİT'e ait 18 Kasım 2012 tarihli “Arz Notu”nun 14 Ocak 2014'te Birgün gazetesinde ve ardından başka pek çok medya ve sosyal medya kanalında yayınlanmasından sonra Başbakanlığınızca bu belgenin otantikliğine dair bir araştırma yapılmış mıdır? Yapılmamışsa neden?
 
6.Cemil Bayık'ın Ahmet Şık ile yaptığı söyleşide MİT'in Sakine Cansız'ın öldürülmesiyle ilgili “arz notu”na dair MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan naklen söylediği “bizim resmi kâğıtlarımız kullanılmış, kurum içerisinde kurum teknolojisiyle üretilmiş belgeler var” iddiası üzerine Başbakanlığınızca MİT'e yönelik bir araştırma emri verilmiş midir?  Verilmişse, araştırma sonuçlanmış mıdır, sonuçlanmamışsa hangi aşamadadır?  Verilmemişse neden?
 
7. MİT'e ait “arz notu”nda açık bir biçimde tanımlanan, görevlendirilmesi, finansmanı ve yönlendirilmesi planlanan eylem MİT'in yasalarla belirlenmiş faaliyet kapsamı içinde midir? Değilse bu eylem Başbakanlığınızca da açıkça bir suç olarak görülmekte ve tanımlanmakta mıdır?
 
8.MİT'e ait “arz notu”nda adları yer alan O. YÜRET: Şube Müdürü, U.K. AYIK: Daire Başkanı, S. ASAL: Başkan yardımcısı ve H. ÖZCAN: Başkan, gerçek kişiler midir? Gerçek kişilerse bu belge kapsamında haklarında kişisel sorumlulukları bağlamında herhangi bir inceleme başlatılmış mıdır? Başlatılmışsa hangi aşamadadır? Başlatılmamışsa neden?
 
9.  “Paris cinayetlerine adı karışan MİT mensuplarının ödüllendirildiği, bu kapsamda O. Yüret ve S. Asal'ın daire başkanı oldukları, U.K. Ayık ve H. Özcan'ın ise teşkilatta bir üst göreve terfi ettirildikleri” doğru mudur?

(Haber Merkezi)