Soner Aydın / Demokrat Haber

Türkiye’nin kader oylaması diye tabir edilen 7 Haziran seçimlerine üç aydan kısa bir süre kaldı ve partiler adaylarını belirlemeye başladı. Ancak en büyük sürpriz Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki seçimlerin aksine 7 Haziran seçimlerine parti olarak girme kararı oldu.

HDP’nin parti olarak seçimlere girme kararı almasının ardından 12 Eylül ürünü % 10’luk seçim barajını aşıp aşamayacağı merak konusu oldu. Birçok ilde HDP’nin aday adayları belli olurken, Mersin’de de HDP’nin aday adayları belli olmaya başladı.

HDP’nin Mersin kadın aday adaylarından Nursel Demir ve Özlem Şen'le yaklaşan genel seçimler, HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı konusu ve Kadına yönelik şideti konuştuk. İşte HDP’nin kadın aday adaylarından Nursel Demir ve Özlem Şen yaptığımız söyleşiden öne çıkanlar;

“…Düzen partileri içinde mutlu yaşayacağımızı düşünmüyorum. Düzen partilerinin bu güne kadar ortaya koyduğu siyasi tutum bundan sonra da ortaya koyacakları siyasi tutumu bize gösteriyor…”

Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Mezunu, uzun yıllar kadın ve ekoloji hareketi içinde yer alan, şuan Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi Bölge Koordinatörlüğünü yürüten Nursel Demir şunları anlattı “HDP benim yaşam felsefeme en yakın düşen, kendimi içinde bir birey olarak, kadın olarak hissedebildiğim, mücadele ettiğim alanları kapsayan bir parti. Bu nedenle HDP’den aday adayı oldum. Diğer partiler düzen partilerdir. Ve ben düzen partileri içinde mutlu yaşayacağımızı düşünmüyorum. Düzen partilerinin bu güne kadar ortaya koyduğu siyasi tutum bundan sonra da ortaya koyacakları siyasi tutumu bize gösteriyor. Bu sürecin içinde yer almam mümkün değil. Hem feminist hareketlere yönelik hem de çocuk istismarına karşı yaptığım çalışmalarda, aynı zamanda ötekiler olarak tanımladığımız bütün grupların çalışmalarında yer aldığım için düzen partilerinin bu gruplara bakış açısını biliyorum. Bu yüzden elbette onların içinde yer alamazdım. Kendimle ters düşmüş olurdum. HDP’den aday adayı olmamdaki amaç sırf Milletvekili seçilip meclise girmek değil. Kanun yapıcıların kaderimizi teslim almalarının önüne geçmektir.

Aynı zamanda milletvekili dokunulmazlığını elde ederek yapmış oldukları haksızlıkları yolsuzlukları örtmek amacıyla gidilen bir partide benim bulunamam mümkün değildi. O nedenle HDP.”

 “…Uzun yıllar feminist hareket içinde yer aldım. Bir feminist olarak HDP’nin içinde yer alabiliyor olmamın en önemli nedeni HDP’nin bunu sağlayan bir yapıya sahip olması.”

“Türkiye’de partilerin içinde ki cinsiyet kotasını görünür hale getiren, bunu bugüne kadar ısrarla ve inatla ortaya koyan HDP ve geçmişidir. Dolaysıyla ben kendimi bir kadın olarak HDP’nin içinde birey hissediyorum. Bunu hissettiren sürecin kendisidir. Uzun yıllar feminist hareket içinde yer aldım. Bir feminist olarak HDP’nin içinde yer alabiliyor olmamın en önemli nedeni HDP’nin bunu sağlayan bir yapıya sahip olması. HDP Türkiye’ye ve diğer düzen partilerinin hepsine kendi tüzüklerinde kadına ne kadar yer vermeleri gerektiğini anlatan bir partidir. Bu anlamda burada olmaktan dolayı kendimi çok değerli ve önemli hissediyorum.

Hükümetin kadın politikalarını artık tüm ülke gördü. Biz sokaklarda, alanlarda, işyelerimizde, tarlalarda, elimiz kolumuz bağlıyken bile kapalı kapılar arkasında, her yerde sesimizi yükselttik.

Son zamanlarda artan kadın cinayetleri, aile içi şiddet bize hükümet politikalarının gelmiş olduğu noktayı anlatıyor. Bunun için uzağa gitmeye gerek yok. Rakamlara bakmamız yeterli. Gazetelerin üçüncü sayfasında ki cinayetler artık birinci sayfaya taşındı. Bu bize cinayetlerin geldiği dehşet verici durumu anlatan göstergelerden biridir sadece.

Biraz geçmişe dönersek, 90’ların başında kadın hareketlerinin ivme kazandığı yıllarda benim de feminist bilincim oluşamaya başladı. İlk uyanışlarla birlikte bugüne geldim. 8 Martlar kuşlar, böcekler, çiçeklerdi bu ülkede hep. Bugün hiçte böyle olmadığını gördü insanlar ama aradan 24-25 yıl geçti. Çok uzun soluklu bir mücadele bu. Bu kadar geç olmamalıydı. Bugünlerdeki 8 Martlara baktığımızda şunu görüyorum. Genç kadınlar gerçekten çok doğru bir yerde yer alıyorlar. Bizim 30’lu yaşlarda fark ettiğimiz bir dolu problemi, sorunu onlar 20’li yaşlarında keşfetti.”

“…8 Mart’ın sadece bir gün değil 365 gün hayatımızın her alanında alması gerekir. Bugün dâhil olmak üzere çok çalışmamız gerekiyor…”

“Yapmamız gereken çok çok fazla iş var. Trans kadın arkadaşlarımız şiddete uğruyor. Türkiye’de insan hayatının cinsleriyle, türleriyle, cinsel tercihleriyle, ırklarıyla belirlendiği bir önem sıralaması var. En korkuncu bu. Bununla mücadele edebilmemiz için yapmamız gereken çok şey var. 8 Mart’ın sadece bir gün değil 365 gün hayatımızın her alanında yer alması gerekiyor. Bugünden itibaren çok çalışmamız gerekiyor.

Bütün hareketler ihtiyaçtan doğar. İhtiyaçların ve sorunların farkına vardıktan sonra bu sorunlar ve ihtiyaçlar ile ilgili mücadele vermek o insanın sorumluluğudur artık. Fark ettiğiniz andan itibaren o sorumluğu üstlenirsiniz ve o sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye çalışırsınız.

Bütün bu haksızlıklara, ayrımcılıklara izin veren düzen partilerine değil bunların karşısında duran, bunlarla mücadele etmeyi kendine ilke edinmiş bir parti olan HDP ye oy vermelisiniz. ”

“…Birlikte birçok şeyin üstesinden gelebiliriz. Yalnız değiliz. Biz dünyanın yarısıyız. Gökyüzünün yarısı bizim…”

“Kadınların evden çıkması gerekiyor artık. Kadınların sokağa çıkması gerekiyor. Ben ataerkil ideoloji ile belirlenmiş kadın rollerinin reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu reddetmek bir bilinç bir cesaret gerektiriyor. Bunun bedeli ağır. Başka türlü yaşadığımız ızdırabı sonlandırmamız mümkün değil. Sorun çıkmasın diyerek eve kapandığımızda sorunlar ikiye katlanıyor.

Birlikte birçok şeyin üstesinden gelebiliriz. Yalnız değiliz. Biz dünyanın yarısıyız. Gökyüzünün yarısı bizim. Ancak bir araya gelirsek güçlü olabiliriz. Kadınları sokağa, gece ve gündüz yürüyüşlerine davet ediyorum. Biz çoğuz, çok güçlüyüz, başaracağız.”

Nursel Demir kimdir?

Aslen Mersinli olan Nursel Demir, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Mezunu. Milli Savunma Bakanlığından emekli oldu. Kadınlara özel bir spor salonu açan Demir, şuan Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesinin Bölge Koordinatörlüğünü yürütmekte. 30 yıla kadın bir süredir kadın hareketi içinde yer alan Demir, ÖDP fahri üyeliğini yürüttü. Ardından Yeşiller Partisi ile Eşitlik ve Demokrasi Partisinin birleşmesiyle oluşan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin kurucu PM üyesi olan Nursel Demir, 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Kadıköy ‘Birlikte Başarabiliriz Platformu’ Belediye Başkan Adayı oldu. Seçimlerden sonra Bursa’ya döndükten sonra bir grup arkadaşıyla beraber bağımsız bir kadın derneği olan ‘Koza Kadın Derneğini’nin kuruluşunda yer aldı. Kadın ve Toplumsal Ekoloji alanında çalışmalar yürütüp, dergiler çıkarttı.

*****************

 “…Mersin kozmopolitlik bir şehir. Türkler, Araplar Kürtler, Aleviler gibi bir çok etnik kökenden halklar var. Yörükler var

Üniversitede iken HDK sürecinin başladığını dile getiren Özlem Şen şunları söyledi;“Sürecin nasıl devam edeceğini bilmiyordum. Sonrasında HDP kuruldu. Kocaali’de yerel seçimlerle birlikte HDP’ye dâhil oldum. Yerel seçimlerde seçim koordinasyonunda yer aldım. Sonrasında Mersin’e yerleştim. Mersin kozmopolitlik bir şehir. Türkler, Araplar Kürtler, Aleviler gibi bir çok etnik kökenden halklar var. Yörükler var. Çalışmalarıma burada devam etmek istedim. Aynı zamanda kadın mücadelesi içinde de her zaman yer aldım. 2014’te Kadın Emeği Kolektifinde kadın çalışmalarına devam ettim. Tabi benim için öncelikli olan kadın mücadelesi. Toplumun yarısını oluşturan bir cinsiyet olan kadınlar sürekli erkek iktidar tarafından tahakküm altına alınmak isteniyor. Bir başka mücadele alanım is ekoloji. Çünkü aynı tahakküm doğada da aynı tahribata yer açıyor. Çok ciddi bir doğa talanı var.”

“…HDP dışında kimse Alevilere ne olduğunu, Alevileri sorunlarını dile getirmedi. Ben herkesin kendi farklılıklarını yaşayabileceği bir parti olduğu için HDP’den aday adayı oldum…”

“Öncelikle HDP’nin bir baraj sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Bu barajı yıkacağımızdan çok eminim. Çünkü yürüttüğü politika toplumda yer buluyor. Ben bir Kürt Aleviyim. Eşit temsiliyetimin HDP’de karşılık bulacağına inanıyorum. Gerek içinde yürüttüğüm politikadan gerek toplumdan aldığım geri dönüşlerden bunu gördüm. Toplumda sanki Alevilerin yeri CHP’ymiş gibi görünüyor. Ama bugün baktığımızda Alevilerin maruz kaldığı katliamlarda, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta iktidar onlardı. Alevilere üstün bir dille ne yapacaklarını söylediler. HDP dışında kimse Alevilere ne olduğunu, Alevileri sorunlarını dile getirmedi. Ben herkesin kendi farklılıklarını yaşayabileceği bir parti olduğu için HDP’den aday adayı oldum.”

“…HDP şunu yağacağız, bunu yapacağız demek yerine proje üretiyor ve bu projelerini hayata geçiriyor. Söylemden öteye geçip eylem gerçekleştiriyor…”

“HDP gerçekten kadın mücadelesi veren bir parti ve ben bir kadın olarak, bir birey olarak HDP içinde kendime yer bulabiliyorum. Gerek Eşbaşkanlık sistemi, gerek 275 Milletvekili adayını önüne koyuyor olması bunun bir göstergesi. Birde HDP şunu yağacağız, bunu yapacağız demek yerine proje üretiyor ve bu projelerini hayata geçiriyor. Söylemden öteye geçip eylem gerçekleştiriyor. Bugün baktığımızda ben bir Feministim ve Feminist bakış açısında kendimi var edebileceğim parti HDP’dir. HDP’de bir kadın hareketi var. Aynı zamanda Ortadoğu’da ve Türkiye’de öncülük edebilecek bir hareket bu. HDP bize bir alternatif sunuyor. Onun için burada kendimi var edebiliyorum. Tabi bu yeterli mi? HDP’de bunun yeterli olmadığını söylüyor. Bunları yaptık bu kadar demiyor. Bunlar önümüzü açan şeyler ve bundan sonra yolu geliştirterek devam edeceğiz.”

“…Bir barış süreci yürütecekseniz bunu kadınlarla yapabilirsiniz. Onun için kadınlarla birlikte bu süreç yürütülüyor…”

“Bugün HDP’nin bileşenlerine baktığımızda içinde Barış İçin Kadın Girişimi var, Barış Anneleri var, her Cumartesi bir araya gelen Cumartesi Anneleri var. Bugün bakıyoruz bütün kadınların umudu YPJ var. Bizde referanslarımızı orada ki deneyimlerden alıyoruz artık. Çünkü bir barış süreci yürütecekseniz bunu kadınlarla yapabilirsiniz. Onun için kadınlarla birlikte bu süreç yürütülüyor. Üstelik önünde ki bu kadar engele, ataerkil sisteme rağmen bu süreç kadınlarla yürütülüyor. Özellikle ataerkil söylemleriyle kadın cinayetlerini artıran bir sistem varken. HDP tüm tepkilere, tüm baskılara rağmen kadınlarla birlikte yürüyor.”

“…Özgecan’la birlikte isyanımız daha da yükseldi…”

“Aslında biz zaten yılladır bir kadın mücadelesi veriyoruz. Özgürlüğümüz için bir mücadele veriyoruz. Ama son dönemlerde özellikle Mersin yerelinden bahsedersek Özgecan’ın katledilmesinin ardından kadınlar seslerini daha gür çıkartmaya başladı. Tabi ki iktidar her zamanki gibi bunu da siyasi rant haline getirmeye başladı. Bizim verdiğimiz mücadeleyi elimizden alamaya çalıyor. Üstelik bize karşı söylemleriyle yapıyor bunu. Şu anki iktidar ve bundan önceki iktidarlarda dâhil olmak üzere bu zamana kadar üretmiş oldukları politikalar kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti artıran bir durumda. Bir cins kıyımı var. Ama dediğim gibi Özgecan’la birlikte isyanımız daha da yükseldi. Ataerkil iktidar bu sürecin önünü nasıl kapatacağız, bu zemini nasıl kaydıracağız diye düşünüyor. Önümüze bir idam söylemi ürettiler. Sanki idamı biz talep ediyoruz gibi. Ama biz biliyoruz bu ülkede idam cezalarının olduğu dönemde hiçbir tecavüzcü idam edilmedi, aksine tecavüzcüsüne direnen birçok kadın idam edildi. Bunun çözümünün bu olmadığını biliyoruz. Çözüm söylemlerin değişmesi. Bu toplumsal cinsiyetçi normlardan, ataerkil sitemi nasıl yıkacağımızdan bahsediyoruz biz. Pembe otobüslerle, gelip geçici söylemelerle üretilen politikalar bize bir şey katmaz.”

“…HDP’nin ‘Yeni Yaşam’ çağırısı daha çok kadınlaradır. Ben kadınlarla yeni bir yaşamın var edilebileceğine inanıyorum. Gelsinler ve beraber eni yaşamı var edelim diyorum…”

“7 Haziran seçimleri bir kırılma noktası. Biz ya bu iktidarın özellikle kadınlara hükmetmesine razı geleceğiz ya da hem bu iktidarın politikalarına karşı hem de ataerkil sisteme karşı ciddi bir duruş sergileyip kadınlarla beraber bu barajı bu sistemi yıkacağız. Önümüzde iki seçenek var. Biliyorum ki hiçbir kadın artık ezilmek istemiyor. Artık ötekileştirilmek, şiddet görmek istemiyor. Sokakta rahat yürümek istiyor. Bu cins kırımının önüne geçebilmek için ve kendimizi, eşit temsiliyetimizi HDP içinde var edebiliriz. HDP’nin ‘Yeni Yaşam’ çağırısı daha çok kadınlaradır. Ben kadınlarla yeni bir yaşamın var edilebileceğine inanıyorum. Gelsinler ve beraber eni yaşamı var edelim diyorum.”

Özlem Şen Kimdir?

Aslen Maraş’lı olan Özlem Şen, Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünden mezun oldu ve şuan Mersin Üniversitesi Yönetim Bilimleri Bölümünde Yüksel Lisans yapmakta. Türkiye, Ortadoğu ve Dünya genelinde ki politikaları ciddi anlamda takip edip, tezler hazırlayan ve uzun zamandır kadın hareketleri içinde yer alan Şen, Kadın Emeği Kollektifin’de aktif faaliyet yürüttü.