HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilk tepki Meclis Genel Kurulu’nda geldi. HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, kararın siyasi iktidarın referandum kampanyasının bir ürünü olduğunu söyledi.

Kararın derin dehlizlerde alındığınıifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Dost - düşman, bütün siyasi çevreler bilmelidir ki söz konusu o kâğıt parçası, şu siyasi iktidar tarafından "terörist" olarak kabul edilen savcılar ve hâkimler tarafından hazırlanmış bir iddianamenin ürünüdür. Okuduğunuz kararın savcıları şu anda içeride, o kararın hâkimleri içeride. Teröristlerin arkasına sığınmış bir siyasi iktidarın kararı bizim için bir yargı kararı olamaz. Yıldırma operasyonlarının tamamı referandum takvimiyle iltisaklı yürüyor.

Siyasi iktidar referandum sürecinde başlatmış olduğu siyasi soykırım operasyonlarına tam hız devam ediyor. Bu karar "hayır" kampanyası yürütenlere karşı yürütülen pespaye bir kampanyanın ürünüdür. Karar, bizim için hukuki bir nitelik taşımamaktadır. Hukuka, akla, izana, bilime aykırı olan bir kâğıt parçasındaki yazıya binaen, Eş Genel Başkanımızın milletvekilliğinin düşürülmesi, anlaşılan, bir yerlerin derin dehlizlerinde yürütülen tartışmalar sonucunda karar altına alınmış.

4 Kasımdan beri partimize, eş genel başkanlarımıza, milletvekillerimize dönük geliştirilen bu siyasi operasyonlar, yıldırma ve korku salma operasyonlarının tamamı referandum takvimiyle iltisaklı yürüyor. Anayasa 83 ve üçüncü fıkrası "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır. Üyelik süresince zaman aşımı işlemez." der.

Ayrıca Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin bir yıllık kararı okunuyor ama bir başka sayfasında bu cezanın 10 ay hapis cezası olduğu Yargıtayca kabul edilmiş oluyor. Anayasa'ya aykırı bir tavır takınıldığı açıktır. Şu Meclis artık millet iradesinden kopmuş, utanç verici işler yapan bir siyasi iktidara tanıklık ediyor. Utanç verici işler yapılıyor. Millet iradesini diline pelesenk edenler, millet iradesinin nasıl ayaklar altına alındığı günleri bu ülkeye bir utanç olarak yaşatıyor.

6,5 yıl hapis cezasında vekillik düşürülmemişti, 10 ayda düşürüldü. Karar Eylül ayında, beş buçuk ay önce alınmış. Peki, Yargıtay, Adalet Bakanlığı'na ne zaman yazmış? Kasımın başında. Ne zaman? Üç buçuk ay önce. Peki, niye bugün? Çünkü o zaman referandum yoktu. Üç yıldır o hayalleri suya düşüren bir siyasi partiye dönük siyasi soykırım operasyonlarının başlamasının takvimi yok orta yerde. O partinin son bir yılda 10 bin üyesi, çalışanı, milletvekili, belediye başkanı tutuklanacak, Anayasa 83 eğilip bükülecek, Anayasa 84 lastik gibi bir yere çekilecek. Ne anlatıyorsunuz Allah aşkına?

Parlamentonun 3'üncü büyük partisinin Eş Genel Başkanının milletvekilliğinin düşürülmesi gibi pespaye bir karara dönüştürülecek, öyle mi? Burada bizden önce de milletvekilliği yapanlar vardı. Kemal Aktaş altı buçuk yıl ceza yemişti; milletvekilliği düşmedi geçen dönem, 24'üncü Dönemin sonuna bırakıldı. 6 buçuk yılda düşürülmeyecek, on ayda düşürülecek, öyle mi? Biz, bunun nerenin derin dehlizlerinde hazırlandığına, bu referandumla ilişkisinin ne olduğuna, birilerinin başkanlık hayallerinin ve vesayet sisteminin siyasi iktidarın gözünü ne kadar bürüdüğüne tanıklık ediyoruz."