HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne bağlı Koruköy’de ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve köylülere işkence edildiği yönündeki iddialara ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Ablukanın devam ettiği Koruköy’deki işkence iddialarını hükümete soran Yıldırım, herkesin “Nusaybin ne oluyor?” diye sorması gerekiyor dedi.

Nusaybin’de yeni bir Cizre yaşandığını savunan Yıldırım, Nusaybin’den hastaneye ulaşabilenlerin vücudunda ağır işkence izlerine rastlanmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlara, ne olduğunu bilmedikleri belgeler imzalatılmaktadır. Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanına soruyoruz, köyden çıkmak isteyenlere neden izin verilmemektedir. Çıkışı kabul edilmeyenlere imzalattırılmak istenen kağıtların içeriği nedir? Unutulmamalıdır ki Cizre toplumun belleğine kazınmıştır. Nusaybin’de yeni bir Cizre yaşanıyor” dedi.

Basın toplantısı düzenleyen Yıldırım şöyle konuştu:

Bu ülkenin bir ilinin bir ilçesinin bir köyünde 10 gündür sokağa çıkma yasağı ucubesi altında, bir mezalim yaşadığından toplum ne kadar haberdardır? Kuruköy’de kesintisiz bir zulüm, kesintisiz işkence ve yargısız infaz haberleri ortalıkta dolaşırken resmi yetkililer kafasını kuma gömmüş, bütün çağrılarımıza rağmen açıklama yapmamıştır.

‘NUSAYBİN’DE YENİ BİR CİZRE YAŞANIYOR’

90’lı yılları aratmayan, hatta bazı yerlerde 90’lı yıllara rahmet okutan OHAL uygulamaları ve zulüm politikalarıyla kaşı karşıyayız. Nusaybin’den hastaneye ulaşabilenlerin vücudunda ağır işkence izlerine rastlanmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlara, ne olduğunu bilmedikleri belgeler imzalatılmaktadır. Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanına soruyoruz, köyden çıkmak isteyenlere neden izin verilmemektedir. Çıkışı kabul edilmeyenlere imzalattırılmak istenen kağıtların içeriği nedir? Unutulmamalıdır ki Cizre toplumun belleğine kazınmıştır. Nusaybin’de yeni bir Cizre yaşanıyor.

‘15 TEMMUZ’UN ZEMİNİNİ BU İKTİDAR HAZIRLADI’

Cizre’de sokağa çıkma yasağı sona erdikten 3 ay sonra yasalaşan bir paketle Cizre olaylarının sorumlularına dokunulmazlık zırhı getirildi. Hukuktan kopmuş, insanlık dışı uygulamalara imza atmış komuta kademesine askerlere dokunulmazlık getirerek 15 Temmuz’un alt yapısını oluşturdunuz. O gün Haziran ayının başında Cizre’yi Nusaybin’i, Sur’u bu hale getiren askeri personele dokunulmazlık getirerek iktidar darbenin zeminini hazırladı. Askere dokunulmazlık getirenler, ondan 10 gün önce de HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmakla meşguldü.

‘BU KARA DELİKLER SORUMLULARI YUTAR’

AKP böyle bir süreçte referanduma gitmek istiyor ama referandumdan ‘hayır’ da çıksa evet de çıksa gidicisiniz. Bu toplumun feraseti ve vicdanı güçlüdür. 16 Nisan’da hepimiz şahitlik edeceğiz ki, hem de anlamlı bir farkla ‘hayır’ çıkacak. O zaman da Binali Yıldırım kendi siyasi hayatını bitirmiş olacak. Zaten kendisi itiraf etti sistemin bittiğini, bu sistemle devam edilemeyeceğimi. Dolayısıyla Binali Yıldırım siyasi mevta olacaktır. Aynı geçen yıl Cizre, Sur, Silopi konusunda esip gürleyen Davutoğlu gibi gidecektir. Siz Cizre ile özdeşleşmiş olan Davutoğlu gibi olacaksınız. Davutoğlu iyi kötü bir seçim kazanmıştı. Siz neyi kazandınız? Bu gibi olayların bir kara delik olduğunu başta da bu olayların çatışmaların sorumlularını yutacağını bir an olsun Başbakan aklından çıkarmamalıdır.

Vicdan sahibi olan herkesi, tüm sivil toplum örgütlerini ‘Nusaybin’de ne oluyor’ diye sormaya çağırıyoruz. Her eve neden ayrı ayrı gidilerek işkence yapılıyor? Bütün köyün bütün yetişkin erkekleri neden gözaltında? Kadınlar çocuklarını neden doyuramıyor? Köydeki 5 bin hayvan neden telef olmakla yüz yüze? 2017 Türkiye’sinde oluyor bunlar.

‘AKP MARDİN MİLLETVEKİLİ NEDEN SUSUYOR’

Mardin’in AKP’li milletvekilleri var. Onlardan birine sesleniyorum; siz 1992 yılının eylül ayında bilge insan Musa Anter’le birlikte kurşunlandınız. Kurşunlanan bir gelenekten, kurşunlayan bir iktidarın mensubu olmaya nasıl devam ediyorsunuz ya da nasıl evrildiniz? Seçim bölgenizde bir köyde işkence uygulanıyor. Bundan haberiniz var mı? Varsa neden susuyorsunuz? Bu zulmün bu katliamın müsebbibi misiniz? Mensubu olduğunuz iktidar seçim bölgenizde seçmenlerinizi kurşunluyor.

Milletvekillerimiz hukuk garabetine tekabül edecek şekilde tutuklanıyor. Sonra tahliye edilerek, hiçbir hukuka sığmayacak şekilde yeniden tutuklanıyorlar. Baluken ve Encü ile ilgili tutuklama kararı hangi maddeye göre çıkarıldı? Zaten tutuklu olan birinin tahliyesinden bahsediyoruz. TCK’da böyle bir usul yok.

‘2 YILDIR ZULUM ETTİĞİNİZ HALKA İŞİNŞİZ DÜŞECEĞİNİ BİLMELİYDİNİZ’

Anlaşılan o ki gözünü referandumda baskıyla, zorla ‘evet’ çıkarmaya kilitlemiş olanlar HDP’yi kendine büyük bir rakip olarak görüyor. HDP önemli bir hayır kampanyası yürütüyor. Cumhurbaşkanı bu seçimin belirleyeninin CHP ve MHP değil, HDP olduğunu çok iyi anlamış. Dün istemeye istemeye HDP’li seçmenden oy istedi. Cumhurbaşkanı bunu anlamış ve istemeye istemeye HDP seçmenine sesleniyor. 2 yıldır zulmettiğiniz halka işinizin düşeceğini önceden bilmeliydiniz. Tespitiniz doğru, ama geç kaldınız. Ne diyor; “Oy verin” diyor. Doğru tespit etmiş Cumhurbaşkanı. HDP çok güçlü bir katılımla ‘hayır’ oyu verecek. Öyle gidip Elazığ’da Kürt şehirlerinin kıyısından köşesinden dolaşarak HDP ve seçmeninden oy istemek, öyle mi? Hiç tereddüt etmeyin, bizim seçmenimiz ve tabanımız zerre tereddüt etmiyorlar. Hem de çok güçlü bir hayır oyu verecekler. İddia ediyoruz etkinliğimizin yüksek olduğu illerde Türkiye’deki en yüksek ‘hayır’ oyu çıkacak.

Bütün bunlar Anayasa paketiyle ilgili. Ne diyor Cumhurbaşkanı, Başbakan? Bizim adımızı ağzına alarak bizim hayır dediğimizi hatırlatıyor. Bu da partimizin nasıl doğru bir çalışma yaptığını gösteriyor. 3 yıldır başkanlık istiyorsun ve bunu mütemadiyen dile getiriyorsun. Bu paket 1.5 ay önce gündeme geldi. Bütün kanalları teslim aldınız, allayıp pulladınız bu paketi. 18 maddeden 1 maddeyi bu halka sunamıyor musunuz da biz ‘hayır’ dediğimiz için hayır diyorsunuz. Biz kendi teklifimizin her maddesini tek tek toplumumuza anlatır savunurduk. Bugüne kadar bir madde bile tartışmaya açtıklarını ve halkı bunun üzerinden ikna ettiklerini gördünüz mü? Varsa yoksa ‘HDP hayır diyor’. O zaman sizin yürüttüğünüz evet kampanyası değil. Yürüttüğünüz ‘hayır’a hayır’ kampanyası. Siyasi iktidar paketine güvenmiyor. Siyasi iktidar kendi paketine ‘evet’ dedirtecek bir argüman üretemiyor.

(Haber Merkezi)