AKP’de kadın özgürlüğünü savunan bir anlayışın olmadığını vurgulayan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, “Bütün bu politikaları kadın milletvekilleri olarak teşhir ettiğimiz için, kadınlara yöneliyorlar” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerine yönelik 4 Kasım 2016’da düzenlenen operasyon, birinci yılını geride bıraktı. HDP’lilerin kendilerine yönelik gözaltı ve tutuklamaları “Siyasi darbe” olarak nitelendirdiği 4 Kasım’da HDP eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 15 HDP milletvekili gözaltına alındı. Hala 9 milletvekili tutuklu olan HDP’nin milletvekilleri Figen Yüksekdağ, Besime Konca, Nursel Aydoğan, Tuğba Hezer ve Faysal Sarıyıldız’ın vekillikleri düşürüldü. Bu süreci değerlendiren HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, 4 Kasım’da HDP’li vekillerin tutuklanmasını ve vekilliklerinin düşürülmesini siyasi bir darbe olarak tanımladıklarını vurguladı.

‘KATLİAMLARLA YAPAMADIKLARINI REHİN ALMA POLİTİKASI İLE YAPIYORLAR’

Konca, 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım seçimlerine işaret ederek, “1 Kasım’da HDP tekrar parlamentoya girince ve iktidar HDP’yi baraj altında bırakamayınca, katliamlarla yapamadıklarını aslında yasayı, anayasayı ve hukuku da çiğneyerek tutuklamayı, rehin  almayı yaygın bir operasyon kararı olarak önlerine koydular. 4 Kasım’ın buradan başlayan bir süreçtir” dedi.

DBP’nin 102 belediyesinin 94’üne kayyım atandığını hatırlatan Konca, “DBP’nin belediyelerinin yerelde, yerel yönetim, kadın belediyeciliğini, halkın kendi kendini nasıl yönetebileceğinin koşulları çok rahat açığa çıktı. Bunlar büyük kazanımlardı ve büyük mücadele sonucu ortaya çıktı” şeklinde konuştu. HDP’li vekillerin vekilliklerinin düşürülmesine ilişkin konuşan Konca, yaptıkları açıklamalarda suç unsuru olabilecek hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Konca, “Bugün 94 belediyenin içinde bulunduğu durum işgal durumudur. Özellikle kadın belediye eş başkanlarından başladılar, operasyon oradan başladı. Uzun bir mücadele sonucu eş başkanlık sistemini kurumsallaştırdık. Bütün bu saldırılarda aslında kadın iradesine saldırı ile gerçekleşen ve oradan başlayan bir saldırı gerçekliği söz konusudur” dedi.

’25 YILDIR DEĞİŞMEYEN YAKLAŞIM’

1993’te DEP, 4 Kasım 2016’da ise HDP’li milletvekillerinin gözaltına alınıp tutuklanmasını karşılaştıran Konca, “25 yıl önceki yaklaşım ile aynı yaklaşımdır. Fakat bu dönemde farklı olan durum şuydu; Kürt  sorununun çözümü konusunda Kürtlerin iradesini  açığa çıkarma ve bunun mücadelesini  verme, kazanımlarını güçlendirmiştir. Yerel yönetimlerde belediyelerde yaşanan değişim süreci, yaşanan gelişmeler ve kazanımlar bugünkü kaygıyı çok daha fazla geliştirmiştir. Yoksa refleks olarak aslında aynı reflekstir” ifadesinde bulundu. 

‘AMA BİZ AYNI DEĞİLİZ’

HDP’nin bugün Türkiye partisi olduğunu dile getiren Konca, “Devletin refleksi hiçbir zaman değişmemiştir, demokrasi istememiştir. Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin parlamentoda yer almasını hiçbir parti istememiştir. 90’lardaki hükümetlerle bugünkü hükümet arasında bu konuda demokrasi karşısında sorunların çözümü, Türkiye’nin sorunlarının çözümü karşısında refleksleri aynıdır.  Ama biz 90’ların yapısı değiliz. Hem demokratikleşme mücadelesi konusunda hem de kadın mücadelesinin geldiği nokta, hem Kürt sorununun çözümü noktasında ve Kürtlerin kazanımları konusunda 90’lara benzemiyoruz” diye konuştu.

‘KADIN İRADESİNE SALDIRI’

Kadına yönelik politikaların kayyımlarda daha fazla gördüklerini dile getiren Konca, “Kayyum atandıktan sonra kadın daire başkanlıkları, kadın müdürlükleri, kadın birimleri, 55’e yakın belediyelerimize bağlı kadın kurumlarımıza, hem kadını sosyal olarak, ekonomik olarak yaşama katılımı, hem şiddetle mücadele merkezleri bütün bu alanlar el konuldu. Kimisi Kuran kursuna çevrildi, kimisi polislere şiddetle mücadele birimine devredildi. Adeta işgalci bir şey ile hukuku çiğneyen, yerel yönetimleri alt üst eden bir anlayışla aslında bütün kadın kurumlarına çalışmalarına ve kadın iradesine bir saldırı gerçekleşti” diye ifade etti.

Parlamentoda kadının sesi olmak ve siyaset yapmak hedefi ile yola çıktıklarını aktaran Konca,  “Türkiye kadınında, toplumunda başka bir siyaset var, başka bir örgütlenme, mücadele de mümkündür noktasına getirdi aslında. Bu kadar şiddetli yönelmelerinin nedeni de aslında budur. Söylediğimiz bütün sözlerimiz ve yaptığımız bütün etkinliklerimiz bugün her türlü saldırı ile karşı karşıya kalmamızın nedeni haline geliyor” dedi.

‘AKP’DE KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ANLAYIŞI YOK’

HDP’li vekillerin tutuklanmasına ve ceza almalarına değinen Konca, “Bize uygulanan şiddet biçimi Türkiyeleşti. Bugün 80 milyon Türkiye, geleceği noktasında kaygı içindendir. Hukuki olarak kapatamadıkları için saldırılarla kapatmaya çalışıyorlar. Parlamentoda kaç kişi kalırsak kalalım, parti il ve ilçe teşkilatlarımızda kaç kişi olursak olalım mücadelemizi sürdürüyoruz” diye ifade etti.

Bütün sistemlerin çatışmalı dönemlerde ilk kadına saldırdığını belirten Konca, “Dünyanın her yerinde çatışmalı süreçlerden en çok zarar gören kadınlardır. Türkiye’de bu çok daha fazladır. Biz toplumsal olarak tekçi cinsiyetçi, milliyetçi, militarizm ve dinci bir devlet anlayış her zaman kadın haklarını ve özgürlüklerini yok sayan bir gerçekliktir. Burada biz çok yol aldık. Çok mücadele ettik fakat AKP iktidarı döneminde en fazla bu kazanımlara bir saldırı söz konusudur” diye belirti. Konca, AKP’de kadın özgürlüğünü savunan bir anlayışın olmadığını vurguladı.

‘KADIN POLİTİKALARINI TEŞHİR ETTİĞİMİZ İÇİN BU SALDIRILAR’

Konca, “Belediyeye bağlı kadın kurumları kapatıldı. DBP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel’in tutuklanması, KJA’dan doğru Ayla Akat‘ı,  Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın tutuklanması. Aslında bugüne kadar siyasette aktif rol almış, yıllarını bu siyasete vermiş ve her türlü saldırı karşısında da boyun eğmemiş olanlardır. Kadın mücadelesinden de vazgeçmemiş kadın gerçekliğini iktidarın cinsiyetçi, milliyetçi, militarist anlayışının sonucudur.

Kadın siyasete aktif rol alırsa mutlaka siyaset demokratikleşecek. Eşit bir katılım gerçekleşecek. Bu doğallığında erkek egemenlikli siyaset anlayışı için bir tehlikedir. Kadınlar olarak toplumun yarısıyız. Eğer sen burada yarısını özgürleştirirsen kadın siyaseti ve mücadelesi ile toplumun bir bütününe sirayet edecek. Bugün bütün iktidarlar da bunu yapıyor. Kadını köleleştirerek kadını kendi egemenliğine kendi ideolojik politik arka bahçesi ve argümanı haline getirerek aslında ayakta durabileceğini düşünüyor.

Bu özellikle AKP’de çok belirgindir. Rahat bir şekilde çıkıp cinsiyetçi saldırılarda Meclis’te de bu konuda cinsiyetçi yasaların çıkarılmasında da cüretkar davranıyor. Bunun önünü aldığımız için bunu teşhir ettiğimiz için bu kadınlara yöneliyorlar. Çünkü önergelerimizle, soru önergelerimizle, araştırma önergelerimizle aslında HDP kadın grubu parlamentoda ciddi bir şeyler yaptık” şeklinde konuştu.

‘SİYASİ DARBE DEVAM EDİYOR’

Milletvekilliği düşürülen Figen Yüksekdağ’a ilişkin de konuşan Konca, “Eş başkanımız Figen Yüksekdağ’ın gözaltına alınma, yargılanma biçimi aslında bütün Türkiyeli kadınlara mesajdır” diye konuştu. Bu saldırılar karşısında boyun eğmeyeceklerini ifade eden Konca, “Durmayacağız durduracağız, bu faşizmi hep birlikte durduracağız. Eş başkanlarımızın milletvekillerimizin, yüzlerce belediye eşbakanımızın ve binlerce çalışanımızın bugün rehin alınıyor olması, tutuklu olması bu darbeyi hala sürdürdükleri anlamına gelir” dedi. Konca, HDP Kadın Meclisi olarak 25 Kasım’ı güçlü karşılayacaklarını ve bundan sonra da mücadelelerine devam edeceklerini söyledi.

KAYNAK: mezopotamyaajansı.com