HDP İstanbul Milletvekili Celal Doğan, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada yerel yönetimlerde yaşanan değişimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Doğan, şöyle konuştu:
Belediye başkanlığı benim açımdan çok kutsal bir görevdir. Aklım erdiğinde iki tane arzum oldu: Mesleğimi avukat olarak yapmak, siyasette de belediye başkanı olarak görevime devam etmek. Çünkü belediye başkanlığı gerçekten özgür bir beynin o şehri yönetme anlayışıdır.
Bir ressam gibidir belediye başkanı, özgür bırakılmalıdır. Çok kocalı bir Hürmüz gibi olmamalıdır. Yani başında Demokles'in kılıcı gibi sayısız vesayet makamları ve kişilerin olduğu bir anlayıştan azade olması gerekir.
Bugün karşılaştığımız manzarayı biraz daha irdelemek gerekir. Belediye başkanlarının istifa ettirilmesi hukuka uygun değilmiş, kanuna aykırıymış gibi tartışmalar yapılıyor. Bu ülkede başbakanın nasıl geldiği, nasıl gittiği Anayasa'da yazılı değil mi?
Sayın Ahmet Davutoğlu yüzde 49 oyla seçilmedi mi? Ne oldu, ne dendi? "Ahmet Bey siz şöyle buyurun, Binali Bey siz şöyle buyurun. Siz inin bu arabadan, siz binin Binali Bey" denmedi mi? Başbakanların bu şekilde değiştiği anlayışta siz Türkiye'de 5 belediye başkanı, artı 1 belediye başkanını istifaya zorlamışsınız. Bunun tartışılacak çok bir tarafı yok. İrade böyle istemiştir. Peki, irade böyle istedi diye bu arkadaşların hakkı hukuku yok mudur? Vardır ama bu siyasetçinin kişiliğinden kaynaklanan da bir şeydir. Siyasetçi bu kişiyle müstahak mı, değil mi?
PARTİME BAĞLILIKTAN HİÇ KİMSE BENİ ALIKOYAMAZ
Türkiye'de, Özal'dan bu yana, bu dönem de dâhil, rızası alınan bir bakan var mı acaba? Arkadaşlarımız büyük ihtimalle televizyonlardan öğreniyorlar, radyo haberlerinden öğreniyor büyük bir kısmı. Azillerden haberleri var mı? Yok. Siz icazetli gelirseniz ipotekli yaşamak zorundasınız.
Belediye başkanları bu makama gelirken kim gösterdi bunları? - Tayyip Bey'in dediği gibi kendisi gösterdi. Peki, o gösterdi diye belediye başkanının hak ve hukukunun alaşağı edilmesi mi gerekir? Hayır. Peki, bu arkadaşlardan, "Arkadaş, ben beş yıl için geldim, varsa bir suçum ben yargılanmak istiyorum, bu görevde kalmak istiyorum" diyecek bir tek kişi çıktı mı? Hayır. Ve bir de açıklamaları var, enteresandır: "Partime bağlılıktan hiç kimse beni alıkoyamaz." Amenna saddakna, kimse seni alıkoymasın. Gittikten sonra ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Ne anlamın var senin?
Çoluğumuz var, çocuğumuz var, akrabalarımız var, selamullah eden insanlarımız var. Bunların karşısında benim onurum ne olacak? Bu onur, hesap verme ağırlığındaki kefeden daha fazla çekmiyorsa böyle teslim olursun.
ŞEHİRLE ÖZDEŞLEŞMİŞ SIFATIM BENİM EN BÜYÜK SERVETİM
Türkiye'de çok kıymetli belediye başkanları var. Yıllardır isimleri pırlanta olarak taşınır. Kendimi övmek hoş değil ama ben marka bir şehir bıraktım. Benim servetim yok, zengin olmuş bir belediye başkanı değilim. 3 yıl boyunca 10 müfettişin didik didik yaptığı tahkikat sonucuyla söylüyorum. Beytülmala dokunmadım, o konuda müsterihim ve alnım açık. Mükemmel bir şehir bırakmaya çalıştım.
Hatta, şu benim en büyük ödülüm oldu: Kayseri'ye gittiğimde, Denizli'ye gittim, nereye gittiysem "Sizin Celal Doğan'ınız var" dediler vatandaşlar. Benim şehirle özdeşleşmiş sıfatım en büyük servetim oldu. Çok mükemmel de bir şehir bıraktım, meydanları olan bir şehir bıraktım.
100 bin kişiyi alabilen meydan yapan bir belediye başkanınızı gösterin. Kanalizasyonun etrafında 11 kilometrelik bir park bıraktım. Yetmedi, 191 milyon metrelik bir hayvanat bahçesi bıraktım. 4 organize sanayi, 1 tane ticaret sanayi merkezi bıraktım. Bıraktığımda Gaziantep'in ihracatı 7 milyar dolara çıkmıştı ve şehir 2040'a göre planlanmıştı.
ONURLA AYRILMAK ÇOK DAHA GÜZEL
Belediye başkanı şehrine âşık olmalıdır, onu çocuğu gibi görmelidir. Daha doğrusu çocuklarınız elinizde nasıl serpilirse kente âşık olan belediye başkanı şehrini öyle serpiltir ve büyütür. Sayın Cumhurbaşkanının son açıklamasını; İstanbul'la ilgili şikâyetlerini haklı buluyorum. Belediye başkanı olmak güzel bir şeydir. Onurunla ayrılmak çok daha güzeldir.
KAYNAK: Demokrat Haber
