HDP’nin hukukçu milletvekili Meral Danış Beştaş, tutuklu vekillere ilişkin olarak “Anayasa Mahkemesi yeterince gecikti. 7 ay oldu ve AİHM bu sürenin makul olmadığına karar verebilir” dedi.

Tutuklu yargılandığı davada 21 Nisan’da tahliye edilen HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, cezaevinde yaşananları, HDP milletvekillerinin tutukluluklarına itiraz edilmesine rağmen Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 7 ayı aşkın süre geçmesine rağmen hala karar vermemesini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tutumunu, HDP’nin 20 Mayıs’ta yapacağı kongre ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretine ilişkin dihaber'e değerlendirmelerde bulundu.

‘GAZETELER VERİLMİYORDU’

Her gün cezaevinde yaşanan hukuksuzluklardan onlarcasının kendilerine geldiğini ifade eden Beştaş, Bandırma Cezaevi’nde kalan Osman adlı ağır hasta tutuklunun mahkemeye ya da hastaneye ters kelepçe ile götürüldüğünü, götürülürken dayak atıldığı, yerde sürüklendiği bilgisi geldiğini anlattı. Beştaş, “Tutsaklara zorla askeri disiplinle baskı kuruluyor. Sayımda tekmil vermek, işkence gibi onlarca hak ihlali yaşanıyor. Defalarca bunları meclise getirdik. Şu ana kadar bir şey değişmedi. Bu tabloya duyarsız kalmamamız gerekir. Ben Silivri 9’uncu bölümde kalıyorduk. Özel bir bölümdü sözde. Çok titiz uygulamalara maruz kaldık. Özgürlükçü Demokrasi, Cumhuriyet gazeteleri verilmiyordu. Kitaplar gönderilmiyordu. Her şey güvenlik paranoyasına bürünmüş” dedi.

‘İKTİDAR BÜYÜK BİR KORKU YAŞIYOR’

Cezaevindeki baskı yöntemleriyle herkesin biat etmesinin ve teslim alınmasının amaçlandığını savunan Beştaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kaldığı cezaevinde hiçbir hukukun işlemediğine vurgu yaptı. Öcalan’a uygulanan tecridin hiçbir karşılığı olmadığını ve bunun hukukta yeri olmadığını kaydeden Beştaş, devletin kendi yasalarını dahi her gün çiğnediğini söyledi. Beştaş, “Kürt halkının hassasiyetleri bilinmesine rağmen bu yapılıyor. Teslim alınmayınca, talepler daha da güçlü çıkınca ikircilik durumunu yaşıyorlar. Türkiye bir güvenlik algısıyla yönetiliyor. Çok vahim bir korku var iktidarda. Bu korku da onları esir almış durumda. Tırnak içinde 15 Temmuz’u çok iyi kullanıyorlar. Kendilerine yönelik tüm muhalefeti susturmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

‘NE YAPARLARSA YAPSIN HESABINI VERECEKLER’

Hükümet dokunulmazlıkların hesabını ileride veremeyeceğini dile getiren Beştaş, 20 Mayıs’ta meclisteki 3 parti eliyle HDP’ye darbe yapılmak istendiğini ve sonrasında dokunulmazlıkların kaldırıldığını söyledi. HDP’ye dönük bütün uygulamaların sistematik olduğunu anlatan Beştaş, hiçbir tutuklama kararı, tahliye kararı ya da hiçbir itiraz merkezi akıldan bağımsız olmadığını ve bununla kamuoyuna algı aşılandığını dile getirdi.

Beştaş’ın konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle: “HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’a ceza veren mahkeme başkanı FETÖ’den ihraç edildi. Sadece bir cenaze törenine katılıp, konuşmamış dahi. Cenaze törenine katılmak hiçbir şekilde suç olamaz. Demirtaş’a dava açan savcı ve hakimler de bir bir ihraç edildi. İktidar sözde ‘FETÖ ile teröristlerle mücadele ediyoruz’ söylüyor. Ama yine onların söylemine göre bu terörist olarak tanımladığı hakim ve savcılar milletvekilliklerimiz düştü. Demirtaş’a ceza verdiler. Bu terörizme sırtını dayamak demektir. HDP, Kürt söz konusu olduğunda bunlar havada kalıyor. KCK Ana Davası’nı da gördük yıllarca cezalar verildi.

Ergenekon, Balyoz davaları beraatla sonuçlanırken melese Kürtler Kürt siyasetçileri olunca cezalar yağıyor. Bize yönelik çok dava ve cezalar da FETÖ ile çağdaşlaştırılan kişiler hazırladı. Bırakmak, itiraz etme, tutuklama kamuoyunu alıştırma ve meşrulaştırmaya dönüktür. Ne yaparlarsa yapsınlar bunun hesabını verecekler. Tecritte kalan arkadaşlarımız var. İdris Baluken, Burcu Çelik hala hücrede tutuluyor. Tüm bunlarla iktidar biz sizi kabul etmiyoruz diyorlar. Bize bedel ödetmek istiyorlar. Bütün saldırılara karşı dimdik durmaya devam edeceğiz.”

‘AYM KARAR VERMEZSE AİHM KARAR VERMELİ’

“Anayasa Mahkemesi’ne ne kadar tarafsız ve bağımsız denilebilir ki!” diyen Beştaş, AYM Başkanı’nın “KHK’ye bakma yetkimiz yok” dediğini ve bununla da kanunsuz KHK’lerin çıkmasına onay vermek anlamına geldiğini dile getirdi. Bu tavrın siyasetten bağımsız olmadığını dile getiren Beştaş, denetim süreci olmadan yüz binlerce kişinin ihraç edildiğini ve bunlardan 37 kişinin intihar ettiğini söyledi. Beştaş, “Milletvekillerinin davasında da karar vermemesinde hukukla açıklanacak bir izahı yoktur. Çünkü kendi kararı var. Biz de diyoruz kendi kararınıza uyun.

Hukukta içtihat bağlayıcıdır. Tehdit edilmiş bir mahkemeden bahsediyoruz. AYM yeterince gecikti. Ve bir an önce karar vermesini istiyoruz. Yoksa AİHM karar verir. Bence AİHM karar vermesi gerekir. AİHM’de makul süre vardır. 7 ay oldu ve AİHM bu sürenin makul olmadığına karar verebilir. İç hukuk, AYM başkanın açıklamalarına bakılarak AİHM karar vermelidir. 1992 yılında köy yakmaları, faili meçhul cinayetlerinde AİHM iç hukuk yollarının tüketilmesine gerek yoktur deyip karar verdi. Şimdi de aynısı yapabilir. Çünkü iç hukukta biat eden bir yargıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.