Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) Ankara’da yaptığı toplantı sonrası bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Duhok anlaşmasının sevinç verici bir gelişme olduğu belirtilirken, hükümetin Rojava kantonlarını değil Irak Şam İslam Devleti’ni (IŞİD) tehdit olarak görmesi gerektiği belirtildi.

HDP MYK’sının 27 Ekim tarihli Ankara’da yaptığı toplantısının ardından bugün sonuç bildirgesi açıklandı.

Toplantıda, siyasal durum değerlendirmesi, partinin yürüteceği çalışmalar, Kobani’deki IŞİD tehdidi ve durumun aciliyeti tartışıldı.

HDP MYK tarafından açıklanan sonuç bildirgesinde yer alan ifadelerde ise öne çıkanlar şöyle:

DUHOK ANLAŞMASI           

“Duhok Anlaşması’nı sevinçle karşılıyoruz. Kürdistan Federe Parlamentosu’nun Rojava kantonlarını tanıma ve destekleme kararı ve bu temelde Irak Kürdistan Federe Hükümeti tarafından Kobani’ye gerçekleştirilen silah yardımı da olumlu gelişmeler arasında.”

IŞİD, PYD VE KORİDOR TARTIŞMASI   

AKP Hükümeti, Kobani’ye yardım koridoru konusunda ayak sürüyen, sürece yayan tutumu halen devam ediyor. Öyle ki, bu tutum Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile IŞİD’i bir tutma ve PYD’yi ‘terör örgütü’ ilan etme aymazlığına kadar varmıştır. Türkiye’yle hiçbir çatışmaya girmemiş, her fırsatta Türkiye ile dostluğunu ilan etmiş PYD’nin “terör örgütü” ilan edilmesi kabul edilemez. Musul Konsolosluğu’nu basan, 49 konsolosluk görevlisini rehin alan, halen de her fırsatta Türkiye’yi tehdit eden IŞİD ile PYD’nin bir tutulması yanlışlığının halk tarafından bilinmesi gerekir.

“Hükümet Rojava kantonlarını tehdit olarak görmekten vazgeçmeli. Asıl tehdit IŞİD’dir.

“6-8 Ekim tarihlerinde Kobani için yapılan eylemler sırasında yaşamlarını yitiren onlarca insanın failleri hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Hükümet, yol açtığı bu ölümlerin sorumluluğundan kaçamayacak.”

MÜZAKERE SÜRECİ                  

“Hükümet, barış sürecini tıkayan bir tutum ve yönelim içerisine girmiştir. İmralı’da Sayın Öcalan’ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte, görüşmelerin gerçek bir müzakereye dönüştürülmesinin koşulları sürekli ertelenmektedir. Sayın Öcalan’ın ‘Başmüzakereci’ sıfatı tartışmaya açılmaktadır. Hatta Başbakan Yardımcısı Arınç tarafından ‘çözüm sürecine mahkûm değiliz’ denilerek, sürecin hükümet tarafından bitirilebileceği iması yapılmaktadır.”

KOBANİ OLAYLARI

“Hükümetin Bingöl’de, ardından Kars Kağızman’da gerçekleştirdiği yargısız infazların toplumda 1990’lara dönüş endişelerini geliştiriyor. Başbakan Davutoğlu’nun Bingöl’deki karanlık suikastten sorumlu tutarak “cezalandırdık” dediği, Genç ilçesinde infaz edilen 4 insanın, Bingöl merkeze hiç girmedikleri ve bu olayla hiçbir alakalarının bulunmadığı netleştirildi.

“Yüksekova’da üç askerin öldürülmesinin, can yakan, barışa dair endişeleri büyüten bir diğer gelişme. Asker, polis, gerilla hiçbir gencin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması için çıkılan yola her geçen gün yeni bir set konuluyor. Ayrıca çatışmasızlık sürecini zora sokan her gelişmenin de karşısında olacağız.”

GÜVENLİK PAKETİ          

“Güvenlik paketi” ile birlikte polise infaz yetkisinin verilyor. Kamuoyu, çözüm süreci kapsamında demokratik siyasal alanı fiilen yok eden yasaların kaldırılmasını bekliyor ancak AKP tersi yönde istikamette hareket ediyor.

SOMA KATLİAMI           

“Soma faciasının üzerinden 5 ay geçti ancak sorumlular halen cezalandırılmadı.

“Partimiz, doğanın yıkımına ve kentsel çevrenin talanına olduğu gibi, iş cinayetlerine ve işçilerin maruz bırakıldıkları vahşi sömürü koşullarına da karşı durmaya, bu yönde mücadele yürüten halk kesimleriyle birlikte hareket etmeye devam edecektir.”

(imctv)