Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu MYK Üyesi ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Büyükada’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan hak savunucularına ilişkin açıklamalarda bulundu.

 “Herkes ayağını denk alsın” mesajı toplumun bütün kesimlerine yeniden dikte edildi” değerlendirmesinde bulunan Başaran, "İnsan hakları savunucularının İstanbul Büyükada’da yaptıkları toplantı esnasında kaçırıldıkları haberi toplumda şok etkisi yaratmıştı. Yapılan uygulamanın rutin bir gözaltı işlemi olmadığı aşikardı. Hak savunucularının avukatları dahi gözaltına alınma nedenlerine dair bilgi sahibi olamadan, yandaş medya çarşaf çarşaf kendilerine servis edilen 'ajanlık' hikayesini yazdı. Bir devletle gerilen ilişkilere böyle misilleme yapılacağı yetkili ağızlar tarafından dillendirildi" ifadelerini kullandı.

"Türkiye’de yargının, siyasi linç için bir araç haline getirildiğini her fırsatta dillendirdik" ifadelerini kullanan Başaran, "Baskı ile hüküm sürenler bilmelidir ki, tarih kendileri ile aynı yanılgıya düşenlerin hikayeleri ile doludur" dedi.

Başaran, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Hak savunucularını derhal serbest bırakın,

İnsan hakları savunucularının İstanbul Büyükada’da yaptıkları toplantı esnasında kaçırıldıkları haberi toplumda şok etkisi yaratmıştı. Yapılan uygulamanın rutin bir gözaltı işlemi olmadığı aşikardı.

Büyükada’da yaşanan linçin ardından 6 kişi tutuklanmış, 4 kişi adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Ancak çıkarılan gürültüye tutuklanan kişi sayısı az gelmiş olacak ki, yandaş medya serbest bırakılan 4 kişi hakkında daha yakalama kararı çıkarıldığını müjdeledi.

Senaryo baştan hazırlanmıştı. Hak savunucularının avukatları dahi gözaltına alınma nedenlerine dair bilgi sahibi olamadan, yandaş medya çarşaf çarşaf kendilerine servis edilen 'ajanlık' hikayesini yazdı. Bir devletle gerilen ilişkilere böyle misilleme yapılacağı yetkili ağızlar tarafından dillendirildi.

“Herkes ayağını denk alsın” mesajı toplumun bütün kesimlerine yeniden dikte edildi. Öylesine bir dezenformasyon ortamı yaratıldı ki, bırakalım hak mücadelesi yürütenlerin korunması ile ilgili ulusal ve uluslararası yükümlülükleri, en sıradan şüpheli hakları dahi ayaklar altına alındı.

İnsan hakları savunucuları demokratik bir sistem için hayati öneme sahiptir. Bu yüzden uluslararası alanda dahi hakları güvence altına alınmıştır. Erdoğan-AKP iktidarı, son dönemde budadığı hakların OHAL ilanı ile birlikte telaffuz edilmesine dahi katlanamaz hale gelmiştir.

İktidar, yaşanan binlerce hak ihlalinin, işkencenin, öldürmenin görünmez hale gelmesini ve cezasızlıkla sonuçlanmasını yüksek sesle söylemekte ve buna karşı mücadele yürüten demokrasi, yaşam ve hak savunucularını tehdit etmektedir.

Türkiye’de yargının, siyasi linç için bir araç haline getirildiğini her fırsatta dillendirdik. Vekillerimiz, yöneticilerimiz ve üyelerimiz siyasi faaliyet yürütemesinler diye cezaevlerine konulmaktadır. Demokratik alan daraltılarak yok sayılmaktadır. Toplumsal muhalefetin her kesimi bu durumdan nasibini almaktadır. İnsan hakları savunucularına karşı gerçekleştirilen linç kampanyası ve tutuklamalar da bu gerçekliğin bir parçasıdır.

Ancak bilinmesi gereken bir şey var ki, hak arayışı baskı ve tehdit ile sönümlenmez. Hak ihlalleri devam ettiği müddetçe hak savunucuları da olacaktır. Onları hapse atmak, baskı uygulamak, çalışamaz hale getirmek gül bahçesi yaratmayacaktır.

Evrensel niteliklere sahip bir hukuk sistemi ve haklar demeti Türkiye halkları için elzem ihtiyaçlardır. Bizler HDP olarak hak savunucularının ve onların mücadelelerinin destekçisiyiz. Baskı ile hüküm sürenler bilmelidir ki, tarih kendileri ile aynı yanılgıya düşenlerin hikayeleri ile doludur"

(HABER MERKEZİ)