HDP, başta 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları olmak üzere Türkiye’nin yakın tarihinde meydana gelmiş yolsuzlukların araştırılması için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104. ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını istedi.

HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken ile Pervin Buldan, basına sansür, yolsuzluklarla mücadele ve Eğitim-Sen başta olmak üzere son günlerde demokrasi ve barış mücadelesinde önemli rol üstlenen siyasi partilere, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve muhaliflere yönelik başlatılan operasyonların araştırılmasına ilişkin Meclis Araştırması açılmasını amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına önerge verdi.

Yolsuzlukların araştırılması için verilen Meclis Araştırma talebinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bu yana seçilmiş siyasetçilerin ve atanmış bürokratların bizzat organizasyonu içerisinde bulunduğu veya aracı oldukları yolsuzluk olaylarının sürekli bir şekilde gündemde bulunduğuna dikkat çekildi.

Yolsuzluğun az gelişmiş demokrasiler ve şeffaflık ilkesini öncüllemeyen yönetim anlayışlarında var olduğunun bilinen bir gerçek olduğunun vurgulandığı gerekçe bölümünde, özellikle güçler ilkesi ayrılığının siyasi ve idari anlamda netleşmediği, resmi ideolojinin tüm ayrı güçleri bir çatı altında topladığı yönetsel anlayışlarda yolsuzluk gündelik hayatın bir gerçekliği haline dönüştüğü ifade edildi.

'YÜZLERCE MİLYARLIK KOL SAATİ HEDİYELERİ...'

"Türkiye’de yolsuzlukla yüzleşme anlamında ciddi bir hakikat arayışı gereklidir." denilen gerekçede, "Yolsuzluğun sadece idari, bürokratik ve adli değil, siyasi arka planının var olduğu gerçekliği de unutulmamalıdır. Türkiye’nin başta Kürt Sorunu olmak üzere köklü sorunları çözememesinden kaynaklı gelişemeyen demokrasi kültürü ve hukuk devleti niteliği siyasilerin, bürokrasinin ve finans çevrelerinin içerisinde olduğu yolsuzluk girişimlerine zemin hazırlamıştır. Son dönemde Türkiye’de yolsuzluğun gündemleşmesi, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde yapılan bir polis operasyonu ile gerçekleşmiştir. Bu operasyonlar sırasında çok sayıda gözaltı gerçekleşmiştir. Gözaltına alınanlar arasında siyasetçi yakınlarının, finans çevrelerinin, iş adamlarının olması ve basına yansıdığı kadarıyla evlerde yapılan aramalarda bulunanlar yolsuzluk kanısını güçlendirecek şekildedir. Dolarlar ile dolu ayakkabı kutuları, para kasaları, para sayma makineleri, yüzlerce milyarlık kol saati hediyeleri, uluslararası boyutu da olan bu yolsuzluk iddialarını güçlü kılmaktadır. Nitekim kurulan yolsuzluk networkleri tipik bir siyaset, iş dünyası ve kuryelerin dâhil olduğu yolsuzluk ilişkilerini ortaya koymaktadır. Nitekim yolsuzluk operasyonlarından sonra yaşanan iktidar kavgası da bu operasyonların tarafları olan iktidar kliklerine dair toplumda yer alan kuşkuları derinleştirecek niteliktedir. Çünkü bir yanda yolsuzluklara adı bulaşmış, haklarında ciddi deliller bulunan siyasetçilerin, ellerindeki iktidar erkini kullanarak soruşturmada yer alan kamu görevlilerini bertaraf etmeye çalışması diğer yanda ise soruşturmayı yürüten kamu görevlilerinin delilleri ve yolsuzluk iddialarını iktidar klikleri arasındaki anlaşmazlık dönemine saklaması söz konusudur." değerlendirmesine yer verildi.

'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU'

"Tüm dünya kamuoyunu da uzun süre meşgul eden 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında iddia edilen yolsuzluk miktarı hacmi, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunun yapıldığını göstermektedir." denilen gerekçede, "Başbakan’ın çocuklarından ve bakanlardan tutalım da yabancı iş adamlarına kadar geniş bir şebekeyi içerisine alan bu yolsuzluk iddiaları aradan iki yıla yakın bir süre geçmesine rağmen herhangi bir etkin adli işleme tabi tutulmamıştır. Aksine, yolsuzluk şebekesi içerisinde değerlendirilen kişiler, ülkede işsizlik had safhaya varmışken, çatışmalı bir ortam söz konusuyken nispet yaparcasına yat turları düzenlemekten geri durmamıştırlar. Bu cesareti sağlayan kaynaklardan biri TBMM’nin geçen yasama döneminde yolsuzluklara ilişkin kurduğu komisyon olmuştur. 24. Yasama döneminde kurulan komisyon Cumhurbaşkanı’nın baskısı ve AKP’nin sayısal çoğunluğu yüzünden yolsuzlukla mücadelede etkin bir işlev görmek yerine, yolsuzlukların üstünü örtmek şeklinde işlev görmüştü. Bilinmelidir ki, yolsuzlukların hâkim olması ve yolsuzluk yapanların korunması sadece siyasi rejimi değil, ahlak normlarını da çürütür. Aynı şekilde sınıf ve kimlik merkezli birlikte yaşam umutlarını da yok olmaya doğru yöneltir. Bu kapsamda Türkiye’de yolsuzluklar ile yüzleşilmesi geç kalınmış ama bir an önce de gerçekleştirilmesi gereken bir gerekliliktir. Tüm bunlardan hareketle, başta 17-25 Aralık olmak üzere Türkiye’nin yakın tarihinde meydana gelmiş yolsuzlukların araştırılması için bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz." ifadeleri kullanıldı. (Hürriyet)