Adana'da bir gösteri sırasında feci şekilde can veren 15 yaşındaki İbrahim Aras'ın son anlarını gören bir tanık ortaya çıktı. Tanık, İbrahim'in ölümüne polisin attığı biber gazı kapsülünün neden olduğunu söylerken polisleri de teşhis etti.

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre Adana'da, 15 yaşındaki İbrahim Aras'ın, iddialara göre, polislerce atılan biber gaz kapsülüyle vurularak öldürülmesine ilişkin ilk kez bir tanık ortaya çıktı.

MOBESE kamerası görüntülerine göre olay yerinde bulunan ve Aras vurulduktan sonra yanına ilk giden kişi olan Mehmet Nesip Ayaz, savcılık tarafından alınan ifadesinde, çocuğun polisler tarafından vurulduğunu söyledi.

Tanık Ayaz, MOBESE kamerası görüntülerinden elde edilen fotoğraflar üzerinden, olay sırasında ateş eden şüpheli polisleri teşhis etti. Ayaz, Aras'ta herhangi bir cisim ya da patlayıcı olmadığını da vurguladı.

Yaklaşık 20 gün önce bir başka dava kapsamında tutuklandığı anlaşılan 30 yaşındaki Mehmet Nesip Ayaz, Aras Ailesi'nin avukatlığını yapan Vedat Özkan'ın ısrarlı iz sürmesi sonucu, tutuklu olduğu Adana E Tipi Cezaevi'nde ortaya çıktı.

Savcılar tarafından dün ifadesi alınan Ayaz'ın, MOBESE kamerası kaydına göre Aras'ın vurulduğu gün olay yerinde olduğu ve cesedin başına giden ilk giden kişi olduğu anlaşıldı.

"İBRAHİM, GAZ KAPSÜLÜYLE VURULDU’’         

Ayaz, ifadesinde, bir duvar dibinde gösterileri izlediğini, eylemcilerin kendisinden 15 metre ileride durduğunu, Aras'ın da grubun içinde olduğunu, kimi eylemcilerin elinde molotofkokteyli ve taşların bulunduğunu anlattı. O esnada "Gazi dayının kahvehanesi" diye bilinen kahvehanenin önünde üç polisin durduğunu savunan Ayaz, şunları söyledi:

"Benim bulunduğum yerden eylemciler ve polisler net olarak görülüyordu. Polislerden biri kalkan tutuyordu. İkisi de farklı şekillerde eylemcilere doğru ellerinden tüfeklerle ateş ediyordu. Polis benim bulunduğum duvara doğru gaz kapsülü sıkıyor, kapsül duvara değince duman ve gaz yükseliyordu. Bir ara ölen çocuk , bizim Deli Fikriye'nin Sokağı diye adlandırdığımız sokaktan aniden çıkarak, karşıya geçmeye çalıştı. Karşıya tam vardı, polise baktı. O esnada kafasından vuruldu ve yere düştü. Yanında eylemci yoktu ve yalnızdı. Vurulup yere düşünce yanına ilk ben gittim. Kafası parçalanmıştı. Çocuğun kafatası parçalarını topladım. Etrafını sopalarla çevirdim. Komşular battaniye ve nevresim gibi ince çarşaf attı. Ölen çocuğun yanında gaz kapsülü vardı. Polislere doğru koşarak, çocuğun vurulduğunu söylemeye çalıştım. El işaretleri yaptım. Elimde poşet olduğu için polisler beni eylemci sanarak, tüfeklerle ateş etti. Polislerin durduğu yer ile çocuğun vurulduğu yer birbirini görmemektedir. Ben polislerin bilinçli olarak ateş ettiğini düşünmüyorum. Ama kötü bir sonuç meydana geldi. Bu olay polisin atmış olduğu gaz kapsülünden meydana gelmiştir."