Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Sinop'ta yaşanan olayları kınadı. Kışanak, "Gün boyunca kışkırtılmış, organize edilmiş, belli merkezlerden yönetilen küçük bir grupla sanki Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi bir durum yaratılmıştır. Yaşanılanlar vahimdir, şiddetle kınıyoruz" dedi.

Partisinin Meclis Grubu'nda konuşan Kışanak, sözlerine farklı dillerle "Dilim kimliğimdir" anlamına gelen cümleyle başladı. 7 bin anadil bulunduğunu dile getiren Kışanak, ana dille bölünme korkusunu yan yana getiren garabet bir anlayış var olduğunu ifade etti.

7 bin anadil olduğunu, ancak 195 devlet bulunduğunu anlatan Kışanak, dil ile devlet arasında bir bağlantı olmadığına dikkat çekti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "anadilde eğitim böler" diye bir cümle sarf ettiğini belirten Kışanak, kendi dili olan Zazacanın ise kaybolmaya yüz tutmuş diller arasında bulunduğunun altını çizdi. Dil böler diyerek ‘ne kadar devlet varsa o kadar dil olsun’ anlayışını geliştirmenin soykırım olduğunu vurgulayan Kışanak, böylesine soykırım anlayışını kınadıklarını söyledi. Bu düşünceden vazgeçmeye çağıran Kışanak, asimilasyonun bir insanlık suçu olduğunu belirterek, anadilin yasal güvence altına alınmasını istedi.

"SİNOP BELEDİYE BAŞKANI KIŞKIRTICI BEYANLARDA BULUNDU"

Kimsenin kendilerinden anadillerinden vazgeçmelerini istememesi gerektiğini dile getiren Kışanak, partilerinin Karadeniz turuna değindi. Sinop'taki olaylara değinen Kışanak, çıkan olaylar kimsenin görevini yapmadığını gösterdiğini kaydetti.

İçişleri Bakanlığı'na gerekli bilgiler verildiğini ve önlem alınmasının istendiğini ifade eden Kışanak, CHP Sinop Belediye Başkanı'nın açıkça kışkırtıcı beyanlarda bulunduğunu iddia etti. Bu manidar durumu CHP'nin sosyal demokrat bir parti olduğunu zannedenlerin dikkatine sunduğunu belirten Kışanak, en kritik günde şehirde olmayan Vali'nin davranışını eleştirdi.

İçişleri Bakanlığı'yla görüşmede muhatap bulunduğunu dile getiren Kışanak, ancak Sinop'ta gerekenin yapılmadığını savundu. Kışanak, "Gün boyunca kışkırtılmış, organize edilmiş, belli merkezlerden yönetilen küçük bir grupla sanki Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi bir durum yaratılmıştır. Yaşanılanlar vahimdir, şiddetle kınıyoruz. Ancak bu asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır" dedi.

Karadeniz halkının barış isteyen, demokrasi yanlısı olduğunu vurgulayan Kışanak, bir grup provakatörün yaptığının halka mal edilemeyeceğini belirterek "Görüntüleri kare kare izlesinler, belki aralarında Ogün Samastlar da çıkabilir. Önlem alsınlar" uyarısında bulundu.

"UMUYORUM BİR HEYET İMRALI'YA GİDECEKTİR"

DHKP-C'ye yönelik operasyonlar kapsamında KESK'te yapılan aramaları ve gözaltıları kınayan Kışanak, gözaltındakilerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Diyarbakır'da görülen KCK ana davasındaki tahliyelere de değinen Kışanak, buruk bir sevinç yaşadıklarını, yargılamaların hukuksuz olduğunu iddia etti.

Birbiri ardına yapılan yargı paketleriyle toplumun beklenti içine sokulduğunu anlatan Kışanak, AK Parti'ye "Gelin bu kez 4. yargı paketini doğru dürüst çıkaralım. Yargı garabetini ortadan kaldıralım." diye seslendi. Örgütlü olmanın suç olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Kışanak, insanların "bu yönetimi istemiyorum" deme hakkına sahip olması gerektiğini vurguladı. Örgüt üyeliğinin silahlı eylemle sınırlandırılması gerektiğini belirten Kışanak, acilen yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini kaydetti.

Sadece iyi niyetler, güzel sözlerin bu süreci kurtarmaya yetmeyeceğini, pratik adımların atılması gerektiğini belirten Kışanak, BDP'nin 35 belediye başkanının tutuklu olduğunu hatırlatarak "212 belediye meclis üyesi tutuklu. Tutuklu belediye başkanları görevden alındı" ifadelerini kullandı. İmralı'ya gidecek heyetle ilgili de konuşan Kışanak, "İmralı'da Kürt halk önderi Öcalan'ın başlattığı görüşmeler önemlidir, kıymetlidir. Biz BDP olarak bunu destekliyoruz, arkasındayız. Umuyorum en kısada zamanda partimizden bir heyet İmralı'ya gidecektir" şeklinde konuştu.

"FRANSA'DAKİ CİNAYETLER TÜRKİYE'DEN BAĞIMSIZ YAPILMADI"

Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması gerektiğini kaydeden Kışanak, Fransa hükümetinin birinci derecede cinayetleri aydınlatmadan sorumlu olduğunu vurguladı.

Bu cinayetlerin Türkiye'den bağımsız olarak yapılmadığının altını çizen Kışanak, Türkiye'nin aydınlatma konusunda görevi olduğunu ve aradan 40 gün geçmesine rağmen bir açıklama yapılmadığını kaydetti. Cinayet zanlısı Ömer Güney'in kimlerle Türkiye'de irtibat kurduğunun açığa çıkartılmasının Türkiye ve AK Parti hükümetinin sorumluluğu olduğunu belirten Kışanak, eğer sürece katkı yapmak istiyorlarsa bunun ortada olduğunu dile getirdi. Kışanak, bu tuzağın arkasındaki güçlerin açığa çıkarılarak boşa çıkarılmasını istedi.