Diyarbakır'da düzenlenen ve iki gün süren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu'nun ardından "özerklik" önerisinin 14 maddede çerçevelendiği deklarasyona bazı akademisyenlerden destek geldi.

FİNCANCI: YÖNETİM MODELİNDE ÇOK İLERİ BİR AŞAMA

Dicle Haber Ajansı’nın haberine göre; Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı akademisyen Şebnem Korur Fincancı, deklarasyonun yönetim modellerinde çok ileri bir aşama olduğunu ifade ederek, Türkiye halkaları için çok önemli bir deklarasyon olduğuna dikkat çekti.

Özellikle AKP iktidarını yok sayan bir bildirge olduğu için AKP'nin bu noktada saldırgan olacağını dile getiren Fincancı, "Kürtler dışındaki halkların da demokratik özerkliğe sahip çıkması gerekir" dedi.

Kürtlerin özerklik taleplerinin halkları bölmediğini aksine birleştirici bir nitelik taşıdığını dile getiren Fincancı, "Bu talepler aslında tüm halklar için. Deklarasyon aynı zamanda kadınlar, çocuklar çevre, sağlığının piyasalaşmaması için ortak akılla dünyayı yeniden kurmanın bir yolu olacaktır" diye konuştu.

Fincancı, Türkiye'nin batısının da özyönetim talebine sahip çıkması gerektiğinin altını çizdi.

FİKRET BAŞKAYA: FİZİBİLİTESİ OLAN BİR PROGRAM

Akademisyen Fikret Başkaya, DTK'nin sonuç bildirgesinde ele alınan özerklik taleplerinin son derece önemli olduğunu belirterek, "Fizibilitesi olan bir program. Kürtler kendi üzerine düşen görevi yaptı. Ancak burada muhatabın tavrı önemli" dedi.

Deklarasyonun haklı talepler içerdiğini söyleyen Başkaya, "İlk defa Türkiye'nin Batısı haysiyetli bir tavır ortaya koymaya cesaret gösterirse sonuç alınabilir" diyerek, Türkiye halklarının Kürtlerin meşru taleplerine destek vermesi gerektiğine vurgu yaptı.

MESUT YEĞEN: GÜÇLÜ BİR YERİNDEN YÖNETİM

Akademisyen Mesut Yeğen de, DTK'nin sonuç bildirgesinin taleplerinden ortaya çıkanın "güçlü bir yerinden yönetim", "yetki paylaşımı" ve "yetki devri" olduğunu ifade ederek, "Dolayısıyla Kürt hareketi, Türkiye siyasetinden bütün Türkiye'yi yetki devri üzerinden yönetilmesi teklifinde bulunmuş oldu. B

u teklife baktığımızda diplomasi, dış güvenlik haricindeki bütün yönetim fonksiyonları merkezi idareyle bölgesel meclisler üzerinden örgütlenecek yerel idare tarafından birlikte yerine getirilmesi öneriliyor. Bu da şimdiye kadar tartışılan yerinden yönetim modelini işaret ediyor. Aslında bir tarafından bakarsanız etnik referansları olmayan, daha ziyade coğrafi ve idari referanslarıyla oluşmuş bir tür federalizm örülmüş oluyor" diye konuştu.

Deklarasyonun, Türkiye'yi ayrıştırıcı değil, hem etkin yönetimle buluşturan hem de Kürt meselesi etrafındaki tansiyonu yatıştıracak olması itibariyle bütünleştirici bir işlem görevi göreceğini dile getiren Yeğen, "Ancak Türkiye siyaseti mevcut koşullarda bu teklifi kabul etmesi görülmüyor. Kürt hareketi de ortaya koymuş olduğu teklifi bir defacto ilan şeklinde değil, müzakere edilmek üzere ortaya konulmuş bir referans mektubu olarak açıklamış oldu" dedi.